SAMSUN

Seyyid Ahmet Avrasi

Ve tarih bir gün, acz içinde kıvrana kıvrana şahadete susamış bir ülkücüden daha müthiş bir silahın keşfedilemediğini yazmak zorunda kalacaktır.

İnanıyorum ki, hem Türk hem Müslüman olmak hem de muasır dünyaya öncülük etmek mümkündür.

Kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz. Kavminin efendisi, kavmine hizmet edendir. Vatan sevgisi imandandır.

Kesin olarak iman etmişimdir ki, Müslüman Türk milleti ve onun devleti güçlüyse, İslam dünyası da güçlüdür.

İslam dünyasını esir almak isteyen şer kuvvetlerin ilk hedefi Türk devleti ve Türk milleti olmuştur.

Dinimizin ve milliyetimizin düşmanları, din ve milliyet gibi iki mukaddes varlığımızı birbirine düşman göstermek oyunundan kolay kolay vazgeçeceğe benzemiyor.

Türk devletini yıkmak ve Türk milletini parçalamak isteyen bölücüler yalnız Türklüğe değil, İslam 'a da ihanet etmektedirler.

Batmayacağına inanarak suya bas, yürür gidersin. Mucize yürüyebilmen değil, inanabilmendir.

Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur.

Kadrolar değişmedikçe, anayasalar, kanunlar, kararnameler ve tüzükler değişse bile bir mana ifade etmez.

Çok defa beynelmilelci sloganlara yapışarak vatan çocuklarını kendi öz tarihlerine milli ve mukaddes kültür ve medeniyetlerine, milli ülkülerine yabancılaştırmaya; dinlerine , dillerine, bayrağına ve tarihine düşman etmeye çalışıyorlar.

Hayretle gördüm ki, bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayretle gördüm ki, bu ülkede İslam kelimesinden ürkenler var. Ve yine ürpererek gördüm ki, bu ülkede Türk ve İslam kelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılan kişi ve çevreler var.

Biz Müslüman Türküz . Bizi, gelecek asırlarda yine biz olarak temsil edebilecek güçlü kadrolara muhtacız.

Bir Doğu Anadolu çocuğu olarak, doğduğum ve büyüdüğüm bölge etrafında döndürülmek istenen hain niyetlere, kahpe tertiplere karşı elbette kayıtsız kalamazdım. Beni yakından tanıyanlar, bütün hayatımı ve çalışmalarımı Türk-İslam Ülküsü'ne vakfettiğimi elbette bilirler.

O mantığa göre çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir. "Hocam, diyorlar ki insan maymunun gelişmiş şekliymiş." sorusuna verdiği cevap .

Bugün yeryüzünde iki sömürgeci "blok" vardır. Bunlardan biri kara renkli " kapitalist emperyalizm"; diğeri ise bütün fraksiyonu ile "kızıl emperyalizm". Birincisi "çok uluslu şirketlerin" paravanasında, "az gelişmiş veya gelişmekte olan halklara yardım etmek, özgürlük ve uygarlık götürmek" maskesi altında, ikincisi de "ezilen, sömürülen halklara bağımsızlık özgürlük ve adalet götürmek" maskesi altında,"sınıfsal savaş " sloganı ile "iç savaşlar " çıkarmakta ve "dünya proleterlerinin dayanışması" adı altında işgalini gerçekleştirmektedir.

Türk Milletinin hayatî meselesi, tamamen kendinden olan kendini çok seven milli tarihine, milli kültürüne gönülden bağlı ve bu değerlere yabancılaşmamış aydın ve milliyetçi kadrolardır. İşte milli eğitim Türk Milletine daima bunları vermelidir.

Vatanımız ve milletimiz dört bir yandan ayrı renk ve biçimde gelişen kültür emperyalizmine maruz kalmaktadır. Kapitalist ve komünist oyunlara ilaveten Arap ve Fars kültürünün ülkemizdeki tahribatı çok büyük olmaktadır.

Türküm , Müslüman'ım ve medeniyim diyen Türk-İslam ülkücülerine, en az 200 yıldan beri ezilen hor görülen vatan çocuklarına devrimbazların neden, niçin ve nasıl düşman edildiğini acaba gösteremeyecek miyiz? "Türküm" derse ilkel olmakla itham edilen; milletin tarihine, kültürüne ülküsüne yabancılaşmayan öğretmen, memur, polis, öğrenci, işçi ve halkın ıstırabı ne zaman bitecek?

Türk milliyetçilerinin çile ve ızdıraba duçar olduğu dönemler Türk Milli şuurunun yeni bir zaferini müjdelemektedir. Mustaripler, mağdurlar ve mazlumlar çoğalıp Türk milliyetçilerinin saflarını takviye ettikçe hareketin aşk ve hararet potansiyeli de artmaktadır.

İtikat ve ibadete bidat katan, İslamiyet'i kendi dar idraklerine göre tamamlamaya kalkan beyinsizler, kendilerine ne ad verirlerse versinler, asla İslam 'a hizmet etmemektedirler.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Karasu, Cizredeki olay MGK'da planlandı dedi AKPyi ve Erdoğan'ı suçladı!

Yorum: Baştan söyleyeyim bir Türk olarak kendi devletimin yetkililerine inanır ve güvenirim faka bu çözüm ihaneti döneminde AKP'den sağlıklı bilgi alamıyoruz ayrıntılarını terör örgütüne inanmamakla beraber açıklamaları dikkatle takip ediyoruz ve bir şeyle anlamaya çalışıyoruz.

Haber: Şırnak’ın Cizre ilçesi savaş alanına çeviren PKK ile HÜDA-PAR üyeleri arasındaki 3 kişinin öldüğü çatışmalarla ilgili KCK AK Parti'yi suçladı.

'Hüseyin Ali' mahlasıyla Özgür Gündem’de yazan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, olay yaratacak iddialarda bulundu.

Mustafa Karasu, son dönemde PKK ile Hüda-Par arasında yaşanan çatışmalar hakkında, “Hüda-Par’ın kullanılması ve Özgürlük Hareketi’nin önüne çıkarılması Milli Güvenlik Kurulu’nda kararlaştırılmıştır. Ya da Milli Güvenlik Kurulu içindeki çekirdek yapıyla bu saldırılar planlanmıştır. Dolayısıyla bu saldırı planının baş sorumlusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır” dedi.

Cizre’deki olayların "Hüda-Par yanlılarının polis ve asker himayesinde Kürt yurtseverlerine saldırması" olduğunu öne süren Mustafa Karasu, "Cizre’deki olaylar ne iki taraflı çatışmadır, ne de bilinmez güçlerin provokasyonudur. Cizre’deki olaylar, devlet ve AKP hükümetinin Hüda-Par denilen kesimleri Kürt halkına ve gençlerine saldırtmasıdır. Bunun dışındaki tüm tespit ve değerlendirmeler yanlıştır, suçluların görülmesini önleyen bir ele alıştır" iddiasında bulundu.

Mustafa Karasu'nun bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:

MGK'DA PLANLANDI İDDİASI

Eğer bir provokasyon varsa o da AKP hükümetinin provokasyonudur. Kürt Özgürlük Hareketi’nin çözümü dayatması ve müzakereyi gündemleştirmesini boşa çıkarmak, seçime kadar oyalamak ve seçimden sonra saldırıyı arttırmak planlanmıştır. Hüda-Par’ın kullanılması da bu planlama içinde vardır. Hatta Hüda-Par’ın kullanılması ve Özgürlük Hareketi’nin önüne çıkarılması Milli Güvenlik Kurulu’nda kararlaştırılmıştır. Ya da Milli Güvenlik Kurulu içindeki çekirdek yapıyla bu saldırılar planlanmıştır. Dolayısıyla bu saldırı planının baş sorumlusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır.

Ancak Hüda-Par’ın saldırıları bilinçli olarak iki taraflı bir çatışmaymış gibi gösterilmektedir. Halbuki AKP’nin zihniyeti, politikası ve Hüda-Par çevresinin söylem ve tutumu iyi takip edilirse ortada AKP- Hüda-Par yapımı bir saldırı ve provokasyon olduğu görülür. Bir provokasyon yapılıyor, bu da Kürt Halk Önderi ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin çözümü dayatmasına karşıdır. Saldırılar da çözümü olmayanların çözümden kaçınmak için yaptığı provokatif saldırılardır.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

SURİYELİ ÇİFTİN ÜZERİNDEN CEPHANE ÇIKTI

Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde, bir ihbarı değerlendiren polis, Suriyeli uyruklu Halil A. (28) ile eşi Sariha Şıh M.’nin (26) üzerinde 19 adet tabanca, 19 adet şarjör ve 5 fişek ele geçirdi. Tabancalar ve mermilere el koyan polis, çifti gözaltına aldı.
bugün 22.30 sıralarında 155 polis ihbar hattını arayan bir kişi, Gaziantep’ten Şanlıurfa’nınSiverek ilçesine hareket eden dolmuş içerisinde iki kız çocuğuyla seyahat eden evli çiftin hareketlerinden şüphelendiğini söyledi.
Bunun üzerine harekete geçen polis, Şanlıurfa Birecik yolu D-400 karayolu üzerinde dolmuşu durdurdu.
Dolmuştan indirilen Halil A. ile eşi Sariha Şıh M. üzerinde yapılan aramada, bellerinde sarılı vaziyette bulunan 19 adet tabanca, 19 adet şarjör ve 5 fişek ele geçirildi. Tabanca, şarjör ve mermilere el koyan polis, çifti gözaltına aldı. Milliyet
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

DESTİCİ: “MİT MÜSTEŞARI BBP’DEN ELİNİ ÇEK”

Büyük birlik partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği kazada helikopteri kiraladığı iddiasına tepki göstererek "MİT Müsteşarına sesleniyorum; Büyük Birlik Partisi’nden elini ve maşalarını çek. Büyük Birlik Partisi’ne bu Oyun ve tezgâh tutmaz. Sen yiğitsen, o helikopter düştüğündeki radar kayıtlarını açıkla” dedi.

BBP Genel Başkanı Destici, İçkale Otelde Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) üyeleri ve İl Başkanları ile bir araya geldi. Toplantı öncesi basın toplantısı düzenleyen Destici, bir gazetecinin “Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopteri Destici kiraladı” sorusuna sert tepki gösterdi. Destici, MİT müsteşarına seslendiğini belirterek şunları söyledi: "Büyük Birlik Partisi’nden elini ve maşalarını çek. Büyük Birlik Partisi’ne bu oyun ve tezgâh tutmaz. Sen yiğitsen, o helikopter düştüğündeki radar kayıtlarını açıkla. Eğer bu olayın aydınlanmasını istiyorsanız, iftirayı, alçaklığı, münafıklığı bIrakacaksınız. O cihazları, kim kimin talimatı ile söktü onu açıklayacaksınız.”
Bunun kabul edilebilir bir şey olmadığını belirten Destici, "Bu iftiranın zirvesidir. Daha önce, içimize sızmaya çalışmış, daha önce partimizi gençlik teşkilatlarımızı bir yerlere bulaştırmaya çalışmış, bir takım yapılarla iş birliği içerisine girmiş beslemeleri manşetlere çekerek onlarla derin işbirlikleri yaparak Büyük Birlik Partisi’ni, onun genel başkanını, onun kadrolarını, kirletme adına, itibarsızlaştırma için attıkları bu çamur kendi yüzlerine yapışacaktır” diye konuştu.

‘BBP’NİN YÜKSELİŞİ RAHATSIZ ETTİ’Destici, konuşmasında, "Muhsin Yazıcıoğlu kurtuldu geliyor" bilgisini kim yaydı. Şu an onlar hangi görevlere getirildi, onu açıklayacaksınız” ifadesini kullandı. "Bu dosyaya takipsizlik verenleri nasıl başsavcı yaptınız, dosyayı aydınlatmak için çalışanları nasıl düz savcı yaptınız siz bunun cevabını vereceksiniz" diyen Destici, "Bu yaklaşan 2015 seçimi öncesi, Büyük Birlik Partisi’nin yükselişini rahatsız etmiş vaziyette. ‘Büyük Birlik Partisi’nin içini nasıl karıştırırız? Büyük Birlik Partisi’nin önüne nasıl geçeriz?’ bütün hesap budur. Bir takım operasyonlarla karşı karşıya kalacağız. Bizi bir takım yerlere ilişkilendirmeye çalışacaklardır, bulaştırmaya çalışacaklardır.”

‘NE İSLAMİ NE İNSANİ’BBP’ye yönelik girişimleri eleştiren Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birlik ve beraberliğimizi bozmak, çamur at izi kalsın misali haberleri kendi yandaş medyalarında yapacaklardır. Ne insanı ne İslami ne de demokratik bir tavırdır, adilik, alçaklık, kahpelik, münafıklıktır. Bu adiliği, kahpeliği iftirayı yapanları aynen bu sıfatlara sahip olduğunu buradan ifade etmek istiyorum.”

‘HODRİ MEYDAN’Destici, seçim kanunu ile ilgili yapılan itirazlarının Anayasa Mahkemesi yetkilileri tarafından görüşüleceğini ve Türkiye’nin 2015 seçimlerinde daha demokratik bir milli iradenin Meclis’e yansıdığı seçimi yaşayacaklarını ifade ederek “Barajdan korkmuyoruz’ diyenlerin etekleri tutuştu. Korkmuyorsanız hodri meydan” diye konuştu.

‘PKK’DA BEDELLİ PARASI ALIYOR’Destici, “Devlet bedelli için 18 bin TL, PKK ise 80 ila 100 bin Euro alıyor” iddiasında bulundu. Bunun çözüm süreci olmaığını anlatan Destici, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu bir ayrılma sürecidir. Bunu net görüyoruz. Yoksa çözümü kim istemez? Gerçekten söylendiği gibi PKK silah bırakacaksa dışarı çıksa hangimiz istemez. Hangimiz buna hayır diyebiliriz. Çünkü PKK’nın niyeti belli, amacı belli. Yol haritalarında yazanlar belli. Irak’ın Kuzeyini özerkleştirdiler. SimdiSuriye’nin kuzeyini özerkleştiriyorlar. Sıra Türkiye’nin Güney Doğu Anadolu bölgesinde. Bunlar hafife alınacak şeyler değil. Bir milletin belasını ilgilendiren şeylerdir bunlar. Resmi olarak özerklik yok ama fiili olarak var. Mahkeme kurmuşlar, vergi alıyorlar. TSK nasıl askere alıyorsa onlarda haber verip bir evden genci asker olarak PKK’ya alıyor. Vermeyenleri kaçırıyor. Zengin olanlara bedelli fırsatı sunuyor. Devlet bedelli için 18 bin TL, PKK 80, 100 bin Euro. İhalelerin tamamı PKK ve KCK’nin kontrolünden geçiyor.” İHA
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Milli iradeye saygınız varsa çıkıp 2008'de Oslo’da pkk ile ne görüştüğünüzü açıklarsınız.

Büyük Birlik Partisi (BBP) MKYK Üyesi ve BBP Elazığ İl Başkanı Mustafa Selami Ekici, önümüzdeki günlerde Muhsin Yazıcıoğlu davasında yeni gelişmeler olacağını söyledi.
Tüm oyunlara, hukuksuz uygulamalara rağmen Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili davaya devam edeceklerini belirten avukat Ekici, ”Bu davayı kapattırmayacağız. Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünde sorumlu olan herkesi hukuk önüne çıkarmak boynumuzun borcudur. Önümüzdeki günlerde bu konuda başka gelişmeler de olacaktır.” dedi.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun içinde bulunduğu helikopterin düşmesiyle ilgili davanın avukatlığını yapan Ekici, partisinin merkez ilçe kongresinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Selami Ekici, "Cumhurbaşkanı geçen günlerde 'Türkçeden Türk dilinden felsefe yapılmaz' diye bir ifadede bulundu. Tayyip Erdoğan’ın Türklükle, Türk dili ile bir problemi olduğunu ve Türk tarihini de iyi bilmediğini anlıyoruz. Fethullah Gülen Hocaefendiye ‘Hasan Sabbah’ diyebiliyorsa ‘haşhasi’ diyebiliyorsa bu Tayyip Erdoğanın Türk tarih bilincine sahip olmadığını göstermektedir. Belki kendisi Türk tarihini bilmiyor ama danışmanları, ki danışmanları İran hayranı kendisini yanlış yönlendiriyorlar. Eğer Fethullah Gülen Hocaefendiyi birine benzeteceksen eğitimde Nizamiye Medreseleri ile atılım yapmış Nizamül Mülk’e benzediğini herkes biliyor. Onun için ya Türk tarihini iyi bilin ya da Türk tarihi hakkında ileri geri konuşmayın.” dedi.
DAVUTOĞLU GÖSTERMELİK BAŞBAKAN
Cumhurbaşkanının kuvvetlendirilmiş yetkilerle devleti yönettiğini, yetkileri elinden alınan Ahmet Davutoğlu'nun ise göstermelik başbakan olarak görev yaptığını kaydeden Selami Ekici, Türkiye’yi böldürtmeyeceklerini ve soyulmasına izin vermeyeceklerini vurguladı. Ekici, şöyle devam etti: ”Meclis'te yolsuzluk ile ilgili dört bakanın Yüce Divan'a sevk edilmesi ile ilgili oylama ertelendi. Nedeni de şu; 5 Ocak'ta kamuoyunun gündemini meşgul edecek bir operasyon yapılacak ve milletvekillerini Yüce Divan'a göndermeyecekler.Yolsuzluk kesin olarak açıktır ve bu dosyaların üstü kapanmıştır. Başbakan '17-25 Aralık hükümete karşı darbedir' dedi.17-25 Aralık operasyonları yolsuzluk operasyonlarıdır paralel yapı icadı da büyük bir yalandır.”
OSLO’DA PKK İLE NE GÖRÜŞTÜĞÜNÜZÜ AÇIKLAYIN
"Eğer milli iradeye biraz saygınız varsa çıkıp 2008'de Oslo’da PKK ile ne görüştüğünüzü açıklarsınız." diyen Ekici, BBP olarak kuruldukları günden bu yana hep demokrasiden yana olduklarını ve demokrasiden taviz vermeyeceklerini kaydetti.
Selami Ekici, ”28 Şubat'ta milletin inançlarına ve inançlı insanlara karşı haksız uygulamalar ve cuntaya karşı merhum liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu liderliğinde karşı durmuş ve o karanlık günler geride kalmıştır. 2007’de de muhtıra olarak bilinen ve mevcut hükümete karşı yapılan bildiriye yine ilk tepkiyi BBP vermiştir. Ve bugün de inançlı insanlara karşı iktidar tarafından yapılan haksız müdahaleye karşı yine dik durduk hukuk dışına çıkıldığı noktada karşı olduk.” şeklinde konuştu.
BBP olarak millettin vicdanı olmaya devam edeceklerini dile getiren Ekici, hükümetin Hizmet Hareketi'ne karşı yürüttüğü hukuksuz uygulamaların geçmişte cuntacıların şimdiki iktidar partisine yaptıklarından daha berbat ve acımasız olduğunu kaydetti.
ABD, İSRAİL VE İNGİLTERE’NİN KATILIMI İLE KURULMUŞ BİR PARTİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Ekici, şunları söyledi: ”Hükümet üyelerine sesleniyorum, yaptığınız hukuka anayasaya ve demokrasiye aykırıdır. Bu iktidara yakışmıyor. 2002 yılında ABD, İsrail ve İngiltere’nin katılımı ile kurulmuş bir parti ile karşı karşıyayız. Abdurrahman Dilipak ve Ali Bulaç bunu şahitliği ile anlattılar. Türk milletine karşı kurulmuş bir kumpasla mücadele etmekteyiz. İktidar bugün Güneydoğu'da bir Kürdistan'ın temelini atmıştır ve fiilen Güneydoğu'da bir Kürdistan kurulmuş bulunmaktadır. Eğer önümüzdeki günlerde terörist başı siyasete dönerse şaşırmamak lazım. Mevcut yol haritası dedikleri, çözüm süreci dedikleri aslında ihanet projesidir. BBP olarak bu uğurda merhum liderimizi şehit versek dahi bu yoldan dönmeyeceğiz. Bunu iktidar sahiplerine ve iktidar sahiplerinin ağababalarına ifade etmek istiyorum.”
CİHAN
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

İntihar etti denilen asker meğer vurulmuş! Aklıma gelen başımıza geldi eyvah:(

Aylar önce bu çocukların intihar etmediğini düşünüyorum demiştim ne yazık ki gerçek önlenmiş :(( Daha kaç Askerimiz böyle vuruldu kimbilir! Bence İhanet sanılandan çok daha büyük !

Şırnak'ta vatani görevini yapan Er Mutlu Acısu'dan 5 Ocak 2014'te kenidini vurarak intihat ettiği söylenmişti. İntihat ettiğine inanmayan ailesi işin peşini bırakmadı. En sonunda ailesinin haklı olduğu ortaya çıktı. Er Mutlu Acısı meğer intihar etmemiş, kaza ile çıkan kurşunun kurbanı olmuş. 1 yıl sonra ortaya çıkan gerçek ailenin acısını dindiremesede bir nebze içlerini rahatlattı.

Şırnak'ta vatani görevini yapan oğullarından intihar etti yönünde acı haber alan ailesi duyduklarıkarşısında biranda yıkıldı. Ancak oğullarının intihara teşebbüs edebilecek biri olmadığını söyleyen aile işin peşini bırakmadı. İntihar etti denilen Er Mutlu Acısu'nun şehit olduğu 1 yıl süren mücadeleden sonra ortaya çıktı. Aile şimdi ise maddi ve manevi tazminat davası açmak için hazırlanıyor.

 5 Ocak 2014 tarihinde, Şırnak 6. Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı'nda 1993/3 tertip olarak vatani görevini yapan Er Mutlu Acısu'nun, görev dönüşü sırasında kendisini vurarak hayatına son verdiği iddia edilmişti. Acısu'nun ailesi, oğullarının Ödemiş Ahrandı Mezarlığı'na defnedilmesinden sonra konunun peşini bırakmadı. Acılı aile, evlatları Murat Acısu'nun intihar etmediğini düşünerek, hukuki süreci başlattı. Askeri savcılık tarafından açılan soruşturmayı takip eden aile, oğullarının intihara eğilimli biri olmadığını belirterek, konunun aydınlığa kavuşmasını istedi.
ŞEHİT DÜŞTÜĞÜ ORTAYA ÇIKTI


Olayı derinlemesine inceleyen askeri savcılık, eldeki delillerle beraber Mutlu Acısu'nun ölüm nedenini araştırdı. Bir yıl süren soruşturmanın sonucunda, Acısu'nun intihar etmediği, sorumlu olduğu aracın temizliği ile ilgilenirken başkasına ait dolu tüfeğin kazara ateş alması sonucu merminin başına isabet ettiği ve şehit düştüğü ortaya çıktı.
OLAY YERİNDE CANLANDIRMA YAPILDI


Mutlu Acısu'yun ağabeyi Murat Acısu, bir yıl önce yaşanan olayı duygulanarak anlattı. Kardeşinin şehit olduğunun ortaya çıktığını ifade eden Acısu, "Kardeşim Mutlu, Şırnak 6. Motorlu Piyade Tugayı 6. Motorize Tabur Komutanlığı emrinde görevli iken, 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığına bağlı Kabul Toplama Merkezinde (KTM) bulunan araçta nişancı görevindeydi. Aynı zamanda aracın temizlik ve bakımından sorumluydu. Zırhlı olan aracın içinde dolu, emniyeti açık bir tüfek bırakılmış. Kardeşim de aracın temizliğini yaparken silah patlıyor, çıkan mermi alnına isabet ediyor ve kardeşim olay yerinde şehit düşüyor. Biz hukuki boyutta mücadelemizi başlattığımızda Şırnak'a gittik, olay yerinde canlandırma yapıldı. Askeri savcılık, kardeşimin komutanları ve silah arkadaşlarının da ifadesini alarak birçok bilgi topladı. Sonuç olarak kardeşimin intihar etmediği şehit olduğu ortaya çıktı" dedi.
"KONU TAMAMEN AYDINLANDI"


İntihar etiğinin konuşulmasının ardından ailesinin sıkıntılı günler geçirdiğini aktaran Murat Acısu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugüne kadar bizi üzen ise çevremizde dedikoduların olmasıydı. Yalan yanlış konuşulan birçok şey bizim aile olarak canımızı sıkmış ve üzmüştü. Bugün gerçek gün yüzüne çıktı. Şehit olmuş kardeşimin hakkını aradım ve doğru olan ortaya çıktı. Bunun kamuoyunda bilinmesini, bundan sonra da konuya ilişkin farklı düşüncelerin olmasını istemiyoruz."
 
AİLE DAVA AÇACAK
Acısu ailesinin avukatı Hakan Şimşek, bir yıl boyunca hukuki mücadele sürdürdüklerini belirtti. Şimşek, maddi ve manevi tazminat davası açacaklarını ifade ederek, "Acısu ailesi, Mutlu Acısu'nun vefatını öğrendiğinde bu işin bir intihar vakası olduğuna inanmadı ve savcılık dosyası kapsamında hukuki süreç başlattık. Yaklaşık bir yıl süren hukuki mücadelenin sonunda soruşturma bizim iddialarımız doğrultusunda sonuçlandı. Askeri savcılık tarafından Er Mutlu Acısu'nun intihar etmediği, dolu ve emniyeti açık olarak bırakılan tüfeğin kazaen patlaması sonucunda vefat ettiği kesinleşti. Bu durum askeri idarenin hizmet kusuru niteliğinde olduğundan, hukuki mücadelemizi devam ettirecek maddi ve manevi tazminat davası açacağız. Burada müvekkillerim olan aile, evlatlarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken öte yandan intihar ettiği ile ilgili söylentiler acıyı daha da arttırmıştır. Hukuki sürecin sonunda konu tamamen aydınlanmıştır" şeklinde konuştu.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Türkler tarafından kurulan 13 büyük Türk İmparatorluğu

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Musolinin icraatlarına bakın bakalım tanıdık gelecek mi?

İktidar olduğunda önceleri liberallerin desteğini alan Mussolini, diktatörlüğün koyu ve keskin uygulamalarını birer birer hayata geçirmeye başlamıştı. İtalya kısa zamanda bir polis devleti haline getirildi. Kitap ve gazetelere getirilen sansür, seçim sisteminde yapılan düzenlemeler ve Faşist Parti dışındaki diğer partilerin kapanması gibi uygulamalar gerçekleştirildi. Mussolini, sendika hareketlerini de kanun dışı ilan etti ve eğitimi kontrol altına aldı. Ayrıca ekonominin faşistleştirilmesi amacıyla da tüm ülkeyi tren rayları ve otobanlarla kaplayan Mussolini, çiftçileri sürekli teşvik ederek tarım ve endüstrinin canlanmasını sağladı. Gerçekleştirdiği bu değişiklikler ve yeni uygulamalarla İtalya'da işsizlik azalmıştı ve bu da Mussolini'nin popülaritesinin artmasına neden oldu. 1922 yılının bazı dönemlerinde ülkenin iç ve dış işlerinden, kolonilerden ve kamu çalışmalarından sorumlu olan Mussolini, aynı zamanda orduyu da idare ediyordu. Tüm bakanlıkların görevlerini kendisi üstlenmişti. Bu şekilde tüm gücü elinde tuttuğuna inanan Mussolini, rekabet yaratacak herhangi bir durumun da önüne geçmiş oluyordu. Ancak bu durum kurduğu rejimin daha verimli çalışmasını engelliyor ve sıkıntı yaratıyordu.

Diktatörlük altındaki İtalya'da kanunlar yeniden yazılmış, üniversitedeki öğretim görevlileri faşist rejimi savunacaklarına dair yemin etmek zorunda bırakılmışlardı. Gazete editörleri Mussolini tarafından özel olarak seçiliyor ve Faşist Parti'den sertifikası olmayan hiç kimse gazeteci olamıyordu. Amaç tüm İtalyan halkını, şirketleri ve dernekleri kontrol altında tutmaktı. Mussolini'nin dış politikada amacı ise pasifist anti-emperyalizmin yerine agresif milliyetçilik getirmekti. Bunun ilk örneği 1923'te Corfu'nun bombalanması sırasında olmuştu. Ardından Arnavutluk'un kukla rejimine geçmesi ve Libya'nın yeniden fethi geldi.
Tamamı bu sayfada >> http://tr.wikipedia.org/wiki/Benito_Mussolini
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Terör örgütü pkk sözde "Bedelli Askerlik" başlattı YUH !........

AKP iktidarı, bedelli askerliğe 18 bin lira fiyat biçerken, askere alma başkanlığı kuran terör örgütü, oğlunu dağa göndermek istemeyen ailelerden 80 ile 100 bin euro talep ediyor

AKP iktidarının 18 bin lira karşılığında bedelli askerlik uygulamasını başlatmasının ardından terör örgütü PKK/KCK da paralel bir uygulamayı devreye soktu. “Askere Alma Başkanlığı” oluşturan terör örgütünün, her aileden bir kişinin asker olarak alınması için mahalle temsilcilerini görevlendirdiği ortaya çıktı. PKK mahalle temsilcilerinin belirledikleri ailelerin çocuklarına “Dağa Çıkış Tarihi” vererek çalışma yürüttükleri ve söz konusu gün geldiğinde de bunları zorla dağa götürdüklerini öğrenildi. PKK’lıların buradan kazanç elde etmek için özellikle maddi durumu iyi olan aileleri tercih ettiği de anlaşıldı. Çocuklarını dağda askerlik yapmaktan kurtarmak isteyen ailelerin, mahalle temsilcileri üzerinden PKK’ya 80-100 bin euro bedel ödedikleri belirtildi. PKK’nın bölgede çocuklarını askerlik için örgüte vermek istemeyenlerden bu şekilde “bedel” adı altında para aldığı ortaya çıktı.

Patlayıcılar örgütü…

PKK terör örgütü ayrıca Doğu-Güneydoğu’da gerçekleştirilen örgüt operasyonlarında ele geçirilen patlayıcılara göz dikti. Bölgede güvenliğin bozulmasından yararlanan örgüt militanlarının, emniyet güçlerinin operasyonları sonrasında emanete kaldırdıkları patlayıcıları çaldıkları belirlendi. Örgütün, ilerleyen zamanlarda başlatacağı isyanlarda kullanılmak üzere çaldığı patlayıcıları toprağa gömdüğü bölgeden gelen bilgiler arasında. Güvenlik güçleri, silahları gömüldüğü yerlerden çıkarmasına rağmen terör elemanlarınca tekrar çalındığı belirtiliyor. PKK, 27 Ekim’de Silopi’de özel bir madene 400 kilo patlayıcı taşıyan kamyonu çalmıştı. Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, kısa sürede yakalanacağını açıkladığı kamyonun aradan aylar geçmesine rağmen bulunamaması da terör örgütünün elinde tahmin edilenden fazla patlayıcı olduğunun kanıtı.

Yüzde 15’lik havuz

PKK’nın Doğu ve Güneydoğu’da ihaleleri alan firmalardan yüzde 15 komisyon adı altında vergi topladığı öğrenildi. Örgütün, iş adamlarına “kimin ihale aldığı önemli değil, verginizi verin” diyerek silahlı tehdit ettiği, işadamlarının ise AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya durumu içeren şikayet mektupları yazdıkları halde bundan bir sonuç alamadıkları kaydedildi. Örgütün, komisyon adı altında firmaların girdiği ihalelerden topladığı paraları PKK/KCK havuzunda topladığı ifade edildi. Örgütün bu havuzda topladığı paraları metropollerde kendisine yakın olan kuyumcuları ’banka’gibi kullanarak tuttuğu dile getirildi.


Fatih Erboz/yeniçağ
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Özel: Sarıkamış Harekatı, her aşaması alınacak derslerle dolu bir dönüm noktası

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Sarıkamış Şehitlerini Anma Günü Mesajı yayımladı. Özel, mesajında "İnsanlık tarihinin en acı ve kanlı muharebelerinin yaşandığı Birinci Dünya Savaşı'nın önemli cephelerinden biri olan Kafkas Cephesinde, 22 Aralık 1914-15 Ocak 1915 tarihleri arasında gerçekleşen Sarıkamış Harekâtı, tarihin akışını etkileyen ve her aşaması alınacak derslerle dolu bir dönüm noktası olmuştur.” ifadelerini kullandı. 

Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Sarıkamış Şehitlerini Anma Günü Mesajı yayımladı. Mesajında bugün, yüce milletimizin gözbebeği kahraman Mehmetçiğin; vatan müdafaası için en zor şartlar altında bile neleri göze alabileceğinin bir göstergesi olan Sarıkamış Harekâtı'nın 100'üncü yıl dönümü olduğunu belirten Özel, "Kutsal bildikleri değerler uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ebediyete intikallerinin yıl dönümünde rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Sarıkamış Harekâtı, bugün bizlere; üzerinde huzur, güven ve esenlikle yaşadığımız bu güzel vatanı armağan edebilmek için harp tarihinde eşine az rastlanacak mücadeleler veren ve gözünü kırpmadan bile bile ölüme koşan bir neslin, düşman askerini bile kendisine gıpta ettirecek bir cesaret ve kararlılıkla zorlu tabiat şartları ve imkânsızlıklar karşısında yazdığı destanın adıdır." dedi.

"Yürekleri ve alınları gibi pak bembeyaz kardan kefenleri, duruşları kadar sert buzdan tabutları ile Sarıkamış'ta vatan toprağına emanet edilen aziz şehitlerimiz; cesaretin, fedakârlığın, azmin timsali olmuş, varlığını vatanına feda etmenin ölümsüz abidelerine dönüşmüşlerdir." diyen Özel, mesajında şu ifadelere yer verdi: "İnsanlık tarihinin en acı ve kanlı muharebelerinin yaşandığı Birinci Dünya Savaşı'nın önemli cephelerinden biri olan Kafkas Cephesinde, 22 Aralık 1914-15 Ocak 1915 tarihleri arasında gerçekleşen Sarıkamış Harekâtı, tarihin akışını etkileyen ve her aşaması alınacak derslerle dolu bir dönüm noktası olmuştur. Mareşal Fevzi Çakmak kendisine yöneltilen bir soru üzerine, Sarıkamış Harekâtı'nın tarihimizdeki önemini; 'Bu muharebelerde çok değerli arkadaşlarımızı kaybettik. Çok kanlar döktük. Dökülen bu kanlar boşa gitmemiştir. Birinci Dünya Harbi'nde diğer cephelerde olduğu gibi, buradaki çetin muharebeler de bize çok değerli deneyimler kazandırmış; istiklâl ve hürriyet uğrunda canını esirgemez bir millet olduğumuzu dünyaya ispat etmiş; Osmanlı İmparatorluğu yıkılmakla beraber, daha kuvvetli bir Cumhuriyet yaratmıştır.' şeklindeki ifadelerle vurgulamıştır."

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin millî birlik ve beraberliğimizin, bölünmez bütünlüğümüzün teminatı olduğunu vurgulayan Özel mesajında, "Bugün, geçmiş tecrübelerinin ışığında her türlü hava ve arazi koşulunda muharebe edebilecek imkân ve yeteneğe sahip nitelikli personeli ile ülkesine yönelebilecek tehditlere karşı görevinin başında ve milletinin emrindedir.Milletinin bağrından çıkan kahraman evlatlarından oluşan Türk Silahlı Kuvvetleri; Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerine yürekten bağlılığı, özgün disiplini, köklü gelenekleri, caydırıcı ve kararlı yaklaşımı, güçlü ve modern yapısı ile millî menfaatlerimizi daima koruyacak; üstlendiği her görevi başarıyla yerine getirmeye devam edecektir. Bu anma günü münasebetiyle, başta Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarını, vatan, millet ve bayrak sevgisiyle savaşırken hayatlarını bu uğurda feda eden aziz şehitlerimizi, ebediyete intikal etmiş kahraman gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Hayatta olan kahraman gazilerimize, şehit ve gazilerimizin değerli aile yakınlarına en iyi dileklerimi sunuyorum." dedi. 
http://www.akcadagguncel.com/
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Sarıkamış şehitleri için 101 bin hatim okudular

ERZURUM (AA) - Türkiye İzcilik Federasyonu bünyesinde faaliyet gösteren izciler, Allahuekber Dağları'nda şehit olan 90 bin asker için 101 bin 40 hatim okudu, 352 bin 85 Kelime-i Tevhid, 4 bin 200 salavat getirdi.
Federasyon başkanı Hasan Dinçer Subaşı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sarıkamış Harekatı'nda şehit olan atalarımızı anmak için 10 yıldır anma etkinliği düzenlediklerini söyledi.
Programlara Türkiye'nin yanı sıra Afganistan, Filistin, Ürdün, Sırbistan, Kosova, Makedonya ve Lübnan'dan izcilerin katıldığını ifade eden Subaşı, atalarımızın savaş döneminde hava sıcaklığının sıfırın altında 45 derecelerde soğukta yürüdüğünü, savaştığını vurguladı.
İzciler olarak Kaynaktepe'ye çadırlar kurarak, o havayı hissetmeye çalışacaklarını belirten Subaşı, şunları kaydetti:
"Dedelerimiz ne zaman buraya geldilerse o tarihte geliyoruz. Hangi yollardan gittilerse aynı yolu yürüyoruz. Ne zaman zirveye çıktılarsa biz de o zaman zirveye çıkıyoruz. Nasıl kandil günleri başka zamanlarda kutlanamazsa nasıl evlilik yıl dönümünüzü unuttuğunuzda evde hanım azıcık kırılırsa doğum günü için başka bir gün pasta kesmiyorsanız, şehitlerimizi de aynı zamanlarda aynı yerlerde anmak ve anlamak çok daha güzel bir duygu."
Subaşı, federasyon olarak düzenledikleri anma etkinliklerine her yıl çok sayıda izci ve izci liderinin katıldığını ifade ederek, "Şehitliklerimizi ziyaret ediyoruz. Her yıl 23 Aralık'ta Erzurum'a geliyoruz, Bardız'dan kampa başlıyoruz" dedi.
Sarıkamış şehitleri için Türkiye'nin farklı illerinde dualar yapıldığını, hatimlerin okunduğunu anlatan Subaşı, "Dünyanın her tarafından gelen Allahuekber şehitleri için 100 bin 40 hatim okundu. 352 bin 85 Kelime-i Tevhid çekmiş izcilerimiz. 206 Yasin-i Şerif, 71 bin Ayetel Kürsi okumuş, 4 bin 200 salavatı şerif çekmişler ve dualarını buraya hediye olarak getirdiler. Biz de Bardız'daki tarihi camide okunan hatimlerin duasını yaptırdık" diye konuştu.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Sarıkamış Bisiklet Turu Sinop’tan Samsun’a Hareket Etti

İstanbul’dan başlayan Sarıkamış Şehitlerini Anma Bisiklet Turu’na katılan sporcular,Sinop’tan alınan toprakla birlikte Sinop Valiliği önünde düzenlenen törenleSamsun’a uğurlandı.

Düzenlenen törene Sinop Vali Vekili Kaya Çelik, Garnizon Komutanı J. Albay Şefaattin Serten, Kızılay Sinop Şube Başkanı Mustafa Korucuoğlu, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Haşim Murat Öztürk, Kafile Başkanı Tuna Akyüz ve vatandaşlar katıldı. Törende ilk olarak saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Pedal çeviren sporcuların tanıtımından sonra Kafile Başkanı Tuna Akyüz bir konuşma yaptı. Akyüz yaptığı konuşmada, “Şehitlerimiz için İstanbul’dan çıktığımız bu yolda bizleri yalnız bırakmayan Türk Kızılayı’na, güvenliğimizi sağlayan emniyet güçlerine, bizleri Sinop’ta ağırlayan Sayın Valimize ve desteklerini bizlerden esirgemeyen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Kafile Başkanı Akyüz konuşmasının sonunda, “Gönül isterdi ki gençlerimizde bu törende olsun, bizlerin yollarda nelerle karşılaştığımızı ve nasıl bir hissiyatla çalıştığımızı görselerdi” ifadelerini kullandı.
Daha sonra Kafile Başkanı Tuna Akyüz, Türk Kızılayı Sinop Şubesi Başkanı Mustafa Kurucuoğlu’na, Sinop Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Haşim Murat Öztürk’e, Garnizon Komutanı Şefaattin Serten’e flama sundu.
Sinop Vali Vekili Kaya Çelik’in, Sinop toprağını kafile başkanına teslim etmesinin ardından bisiklet turu Sinop’tan Samsun’a hareket etti.

www.elazighaberi.com
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Ali Bulaç, akp bir proje partisi!

Yorum: Madem bir projeydi neden 12 yıl akpnin kuyruğuna takıldınız ! Devlet Bahçeli akp bir projedir derken neden destek olmadınız? Halkı uyandırmak için neden MHP'ye arka çıkmadınız? Proje partisi olduğunu bildiğiniz halde 2010 referandumuna evet dediniz? En az akp kadar sizde bu suça ortaksınız. Türk milleti ne bu cihanda ne ahırette sizi af etmeyecek!

Ali Bulaç'ın köşe yazısından kısa bir alıntı: Geçenlerde Merkez Parti Genel Başkanı Abdurrahim Karslı, +1 TV’ye verdiği röportajda Abdurrahman Dilipak’ın, “AK Parti’nin bir proje olarak ABD, İngiltere ve İsrail tarafından kurulduğunu iddia ettiğini”, kuruluşuna destek veren güçlerin, şu üç şeyi talep ettiğini söyledi:

“1. Biz sizi iktidara taşıyalım. 2. Size iktidarda sorun çıkaracakları opere edelim. 3. Size gerekli finansal destekleri getirelim.” AK Parti’den istenenler de şunlardı: “a. İsrail’in güvenliğini artıracaksınız, önündeki engelleri kaldıracaksınız. b. Büyük Ortadoğu Projesi yani sınırların değişmesi. c. İslam’ın yeniden yorumlanmasında bize yardımcı olacaksınız.”
M. Ali Bulut’un yazdığına göre o dönemde bu proje rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’na da teklif edilmiş. Yazıcıoğlu, Erdoğan’a: “Kardeşim zaman ve hadiseler bana öğretti ki, Amerika’nın desteğindeki bir siyasete hizmet edilmiyor. Eğer millete dayanarak siyaset yapacaksan geleyim. Aksi takdirde Amerika hep kendine hizmet ettirir.” Tayyip Bey ona, “Bir müddet Amerika’nın dediklerini yaparız, sonra millete hizmet ederiz. Mani olurlarsa dirsek vurur, gideriz.” deyince rahmetli, “Amerika dirsek vurulacak bir güç değil. Fil ile gireceğin yataktan ezilerek çıkarsın.” demiş, teklifi nazikçe reddetmiş. (Bkz. Haber7, 11 Ocak 2014)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Bild Gazetesi: "Türk sınır görevlileri IŞİD sempatizanı"

Alman Bild gazetesi, Avrupa’dan IŞİD’e katılan genç kızların Almanya ve Türkiye üzerinden Suriye ve Irak’a ulaştıklarını belirtirken, "Türk sınırları nispeten geçirgen olarak kabul ediliyor. Sınır muhafızları rüşvete eğilimli, hatta bazıları da terör örgütü militanlarına sempati ile yaklaşıyor" diye yazdı. 

"IŞİD genç kızları böyle kandırıyor" başlıklı haberde, örgütün petrol satışı ve fidye paraları ile genç kızların gözünü boyadığını aktarırken yayınladığı grafiklerle IŞİD petrolünün Türkiye’ye satıldığı iddialarını yeniden gündeme taşıdı. Buradan kazanılan paralarla Avrupa’da Facebook, Twitter gibi sosyal medya ve internet üzerinden ulaşılan ve aralarında 15 yaşlarındaki çocukların da bulunduğu genç kızların kandırıldığını aktaran gazete, bölgeye giden çocuk yaştaki kızların IŞİD militanlarıyla evlendirildiğini yazdı. Gazete, bölgeye bu yolla kandırılarak giden kızlara örnek olarak Viyana’dan giden Sabina Selimovic (16) ve Samra Kesinovic (17), Bristol‘den Jusra Hussein (15) ve Stockwell‘den Samia Dirie‘yi (17) örnek gösterdi. (DHA)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Askerin soruşturulması için de 'izin' şartı geliyor

Hükumetin Erg..kon ve Balyoz kumpasından kendini ayıklama çabası :)
TBMM Başkanlığı’na sunulan Askeri Hakimler Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapan tasarı, komuta kademesinin bir süredir gündeme getirdiği, askeri personelin görevden kaynaklanan suçlarının soruşturulması konusunun MİT personelinde olduğu gibi belli makamların özel iznine tabi tutulması uygulamasını getiriyor.
Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasası’nın 9. maddesinde yapılan değişiklikle, askerlerin “görev suçları”na dönük soruşturma ilkeleri yeniden düzenlenerek, “izin” zorunluluğu getiriliyor. Yeni düzenleme şöyle oldu:
“Emniyet Teşkilatı Kanununun 1’inci maddesi ve 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11’inci maddesinin (D) fıkrası kapsamındaki görevler ile TBMM veya Bakanlar Kurulu kararları kapsamındaki görevler nedeniyle görev veren ya da bu nitelikteki bir görevi ifa eden asker kişilerin, görevin niteliğinden doğan veya görevle ilgili olmak şartıyla görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı adli yargının görevine girdiğinden bahisle haklarında soruşturma yapılması Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları için Başbakanın, Jandarma Genel Komutanı için İçişleri Bakanının, diğer personel için Milli Savunma Bakanının iznine tabidir. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz.”
İl İdaresi Yasası’nın 11. maddesinin “d”fıkrası, valilerin ilde çıkabilecek veya çıkan olayların, emrindeki kuvvetlerle önlenmesini mümkün görmedikleri veya önleyemedikleri takdirde, diğer illerden kuvvet veya askeri birliklerden yardım istemesini düzenliyor. Bu kapsamda görevlendirilen askeri kişilerin, olaylara müdahale ederken işledikleri iddia olunan suçlarla ilgili savcılık direkt soruşturma yürütemeyecek. Bunun için hükümetten soruşturma izni alınması gerekecek.
Yine aynı şekilde Jandarma Genel Komutanı’nın soruşturulabilmesi için İçişleri Bakanı, diğer personelin soruşturulabilmesi için ise Milli Savunma Bakanı’nın izni gerekecek. Buna göre, Suriye sınırında bir güvenli bölge oluşturulması ya da askeri bölgelerin kapsamının genişletilmesi, valilerin kent merkezindeki olaylarda askeri görevlendirmesi halinde buralarda işlenecek suçların tamamı ancak izin verilirse soruşturulacak. Tasarı ayrıca askeri mahallerde “makul” gerekçelerle “önleme araması” yapılabilmesine de olanak tanıyor.
“Askeri savcı yardımcısı” ve “yardımcı askeri savcı” unvanları kanun metninden çıkarılacak. Askeri hakimlerin sicil sistemi de yeniden düzenleniyor. Askeri hakimlerin birinci sınıfa ayrılma ve birinci sınıf olma işlemlerini Milli Savunma Bakanlığı’ndan alınarak Askeri Hakimler Kurulu’nca yapılacak. askeri mahkemeler komutanlık teşkilatından çıkartılarak adli yargıda olduğu gibi bulundukları il veya ilçenin adını alacak, askeri mahkeme kurulan il veya ilçede en az bir askeri ağır ceza mahkemesi ve bir askeri ceza mahkemesi kurulacak, askeri mahkeme kuruluşu bulunan her il veya ilçede askeri başsavcılık bulunacak.

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Diyarbakır da Polise molotof atan 1 pkk Üyesi Yakalandı! Bir otomobil yandı!

Diyarbakır'da, çeşitli olaylarda emniyet güçlerine silahlı, bombalı ve molotoflu saldırı gerçekleştirmekte olan 1 PKK mensubunun yakalandığı belirtildi .

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nden gercekleşen açıklamada, PKK/KCK terör örgütü mensuplarının deşifre edilerek yakalanması faaliyetlerine emniyet güçleri tarafından devam edildiği açıklandı . Beyanatta , "Bu çalışmalar çerçevesinde , son dönemlerde ilimizde yapılan , 21 Ağustos 2014 günü Dicle Mahallesi Fiskaya 313. Sokak üzerinde gerçekleşen ' emniyet kuvvetlerine bombalı, molotoflu ve silahlı saldırı' olayı, 19 Eylül 2014 günü Melikahmet Mahallesi Turistik Caddesi üzerinde gerçekleşen ' emniyet kuvvetlerine bombalı, molotoflu ve silahlı saldırı' olayı, 25 Ekim 2014 günü Alipaşa Mahallesi Mazi 2. Sokak üzerinde gerçekleşen ' emniyet kuvvetlerine silahlı saldırı' olayı, 30 Ekim 2014 günü Alipaşa Mahallesi Köylü Sokak Cemil Paşa Konağı Diyarbakır Kent Müzesi isimli yerde gerçekleşen 'kamu kurumu kurşunlama' olayı, 25 Kasım 2014 günü Cemi Nebi Mahallesi Siyah Ozan Sokak'ta mevcut bulunan bir internet kafede gerçekleşen ateşli silahlı yaralama olayı olmak üzere, toplam beş ayrı silahlı saldırı eyleminin faili olan şüpheli şahıs, eylemlerde kullandığı silahı ile beraber 18 Aralık 2014 günü yakalanmıştır. Yakalanan şüpheli şahıs ile alakalı gercekleşen tetkiklerde, 2 ayrı toplumsal olayda emniyet güçlerine karşı havai fişekli ve taşlı saldırı eylemi gerçekleştirdiği tespit edilmiş ve 19 Aralık 2014 günü sevk edildiği adli makamlarca tutuklanmıştır" söylendi
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Balyoz davasından tutuksuz yargılanan Tanyeri, "CD'leri Baransu hazırladı"

Balyoz davasından yargılananların ailelerinin başlattığı "Sessiz Çığlık" eyleminin 116 haftası, yine Beşiktaş'ta bulunan Demokrasi Anıtı'nda yapıldı.
Eyleme katılan eski 1. Ordu Harekat Başkanı Tuğgeneral Süha Tanyeri, Balyoz davasının digital delillerini oluşturan 11 ve 17. CD'ler üzerindeki yazıların kendisine ait olmadığının geçen hafta mahkemeye sunulan bilirkişi raporu ile kanıtlandığını söyledi. Tanyeri, bu iki CD üzerindeki yazıların, CD'leri sunan gazeteci Mehmet Baransu tarafından yazıldığını öne sürdü.
"İki CD baştan itibaren sahte"
Tanyeri, "Bütün delilleri ihtiva eden 11 ve 17 numaralı CD'lerin üzerindeki yazının bana ait olmadığını mahkeme süresince belgeleriyle defalarca mahkeme heyetine izah ettim. Ama maalesef aldıkları görev gereği bize ceza verebilmeleri için bu iddialarımızı duymamaları gerekiyordu ve ısrarla duymadılar. Ama ne oldu, 4 sene sonra iki CD'nin üzerindeki yazıların benim daha önce not aldığım kağıtlardan tane tane alınan harflerle, harf grupçuklarıyla oluşturulduğu, bunların bir makineyle CD'lerin üzerine aktarıldığı, bilimsel açıklamalarla, bilimsel izahlarla tek tek rapora geçirildi. Bu şu anlama geliyor; iki CD baştan itibaren sahte. Yani romanın kapağı sahte. İçinde ne yazarsa yazsın hiçbir şekilde inanılamaz. O CD'ler gerçekten ordu karargahında temin edilmiş olsa idi, üzerinde yazılar makineyle yazılmış yazılar olabilir miydi" dedi.
Baransu'yu suçladı
Şimdi mahkemenin makineyle yazdırılan yazıların nereden temin ettirildiğini araştırdığını belirten Tanyeri, "Bu yazıların ne zaman yazdırıldığı ortaya çıkarsa içindeki belgelerin iddia edildiği gibi 2003 yılında hazırlanmadığı ortaya çıkacak. Ne zaman yazıldığı ortaya çıkınca kimin yazdığı da belli olacak. 2010'dan sonra yazılmış bir belgede meşhur Baransu acaba ne diyecek. Ben de o zaman ona soracağım, bu yazı 2010'da yazılmış. Ve bu CD'ler 2010'da sendeydi. Dolayısı ile bunu o hazırladı. Arkadaşlar bu bir casusluk faaliyetidir. Ordu karargahından resmen planlarla ilgili bilgiler bir casusluk faaliyetiyle çalınmıştır. Casusluk faaliyeti yerine getirilmiştir, anlaşılmasın diye de Balyoz planıyla da örtülmüştür. Bu bilgiler basına da verilerek esas verildiği yer gizlenmiştir. Yoksa kalkıp Yunanistan planlarında niye değişiklik yaptı. Niye kıyı hattı boyunca engeller döşedi" diye konuştu. CNNTÜRK
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Restorasyonu Tamamlanan Türk ve İslam Eserleri Müzesi Açıldı!

Türk İslam değerlerinin sergilendiği çok önemli bir sergi açılırken sergide tarihte önemli yere sahip değerler ziyaretçilere açılırken Müslümanların ortak değerlerini gözler önüne seren eserlerde oldukça dikkat çekti.
Türk İslam ve Eserleri Sergisine Büyük İlgi
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, “Müslümanların göstermesi lazım gelen şey, açılışını yaptığımız bu müzedeki (Türk ve İslam Eserleri Müzesi) eserlerdir. Öbür tarafta bu eserleri yok edenlerin, insanları katledenlerin, ismine ne denirse densin, isimlerinin içinde İslam’ın hangi kelimesi geçerse geçsin İslam’la ilgisi bulunmadığı bütün dünyaya duyuruyoruz” diye belirtti .
Sultanahmet Meydanı’nda mevcut bulunan ve restorasyonu tamamlanan Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nin açılış töreninde açıklama yapan Çelik, bu kadar kıymetli bir eserin restore edildikten akabinde tekrardan açılmasının kendisini sevindirdiğini belirtti .
Pakistan’ın Peşaver kentinde evvelki gün Taliban’ın bir okulda yapmış olduğu katliamın kendisini çok fazla üzdüğünü ifade eden Çelik, bunları açıkladı :
“Pakistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Nijerya’da İslam ismine vatandaşlar öldürülüyor. Özellikle çocuklar katlediliyor. İnsanlar İslam’ın sembolleri, değerleri kullanılarak kesinlikle Müslümanlıkla ilgisi olmayan birtakım katil sürüleri tarafından katlediliyor. Ama en üzüntü verici olan da çocuklar katlediliyor. Kız çocuklarının okuma hakları ellerinden alınıyor. Bu müzelerde sergilediğimiz eserler medeniyetimizin esas unsurlarıdır. Müslümanlar böylesine çok büyük akıl, kalp ve estetik birikimiyle kendilerini dünyaya gösterdiler. Müslümanların göstermesi lazım gelen şey, açılışını yaptığımız bu müzedeki eserlerdir. Öbür tarafta bu eserleri yok edenlerin, insanları katledenlerin, ismine ne denirse densin, isimlerinin içinde İslam’ın hangi kelimesi geçerse geçsin İslam’la ilgisi bulunmadığı bütün dünyaya duyuruyoruz. İslam için, Müslümanlar için can azizdir. Çocuklar, bayanlar azizdir. Bu biçimde düşünen Müslümanlar, dünyaya bu müzede sergilediğimiz eserleri vermişlerdir. Sulh mesajları vermişlerdir.”
Çelik, kültürel coğrafyanın, siyasi coğrafyanın ruhu olduğuna dikkati çekerek, dolayısıyla kültürel mirasa sahip çıkmanın gün içerisinde ve gelecek için bir tercih değil, zorunluluk olduğuna işaret etti.
Bakanlık olarak kültür alanındaki çalışmalarında önceliklerinin, Türkiye coğrafyasında yaşam bulmuş tüm medeniyetlere ait kültür varlıklarını hiçbir ayrım yapmaksızın korumak ve gelecek nesillere en sağlıklı biçimde ulaştırmak olduğunu söyleyen Çelik, sözlerini şu şekilde devam ettirdi :
“Bakanlığımızca çağdaş müzecilik anlayışı çerçevesinde, ülkemiz coğrafyasında başlangıcından günümüze kadar tüm kültürlere ait eserlerin kalıplaşmış, durağan sergileme anlayışından uzak, çağdaş teşhir yaklaşımıyla, mümkün olduğu durumlarda ören yeri canlandırmaları ve veri (bilgi) teknolojilerinden de faydalanmak yoluyla sergilenmesine çalışılmaktadır. Müzelere yalnız teşhir mekanları olarak değil, kültürel ve sosyal hayatın önemli unsurları olarak bakıyoruz. Bu meyanda müzelerimizin başta geçici ve kalıcı sergiler olmak üzere çeşitli eğitici ve tanıtıcı kültürel etkinliklerin gerçekleştirileceği, sinema, kafe, restoran, kütüphane, dinlenme alanları gibi yaşam alanları ile dahil içe, akademik çalışmaların ve etkinliklerin düzenleneceği birer cazibe merkezi haline gelmesi için gayret ediyoruz.”
Çelik, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın halihazırda değişik vilayetlerde 47 müze tatbikat çalışmasını sürdürdüğünü, bunun yanı sıra 2003’ten bu yana Bakanlığın sorumluluğundaki 123 müzenin bakım, tamir ve teşhir tanzim çalışmasının tamamlandığını, tekrar aynı dönem içerisinde 44 yeni müze ve bağlı birimin ilk defa ziyaretçisiyle buluşturulduğunu ve halen 52 müzenin plan, proje, tatbikat ve tekrardan inşasına yönelik çalışmaların devam ettiğini bildirdi.
Açılışını yaptığı Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nin sadece müzecilik açısından değil, tarihi manada da önemli bir yere sahip olduğunu dile getiren Çelik, bunları ifade etti:
“Müze, önemini, Türk ve İslam sanatı eserlerini sistemli bir biçimde ilk defa bir araya getirmesinden ve kurulduğu zamanda Batılı devletlerin topraklarımızda başlattığı kültür yağmasına karşı atılmış en somut adım olmasından almaktadır. Ayrıca müzeye hane sahipliği yapan, 16. yüzyıla ait İbrahim Paşa Sarayı, aynı zamanda mimari olarak günümüze ulaşan bir sadrazam sarayı olması açısından da ehemmiyet taşımaktadır. Evkaf-ı İslamiye Müzesi’nin kurulması, tam bir asır evvel , İslam ve Osmanlı sanatının en orijinal örnekleri kabul edilen vakıf eserlerinin memleket dışına çıkartılmasını önlemek, ülkemiz insanının bu eserleri tanıyıp korumasını sağlamak ve bu kültür hazinesini gelecek nesillere kazandırabilmek amacıyla Evkaf Nazırı Ürgüplü Hayri Bey ve Müze-i Hümayun Müdürü Halil Edhem Bey tarafından gündeme getirilmiştir. Müze, 14 Nisan 1330, demek oluyor ki 27 Nisan 1914’te, Osmanlı Devleti’nin en sancılı olduğu dönemlerden birinde kapılarını açtığında, ülkemizde İslam sanat eserleri yağmalanıyor ve vakıf eserleri adeta sistematik bir biçimde çalınarak vatan dışına kaçırılıyordu. Osmanlı’nın Birinci Dünya Muharebesi ‘na girmesine 7 ay kala açılan Evkaf-ı İslamiye, cami, türbe ve başka dini yapılardan gelen çok fazla sayıda İslam sanat eserinin bir araya getirilerek koruma altına alınmasını sağlayarak vakıf eserlerini bir müze çatısı altında toplamıştır.”
Çelik, 2012’de başlanan ve 16,4 milyon TL harcanarak restorasyonu tamamlanan, 100. senesi kutlanan müzenin, Türk ve İslam sanatının hemen her dönemine ait 45 bin eserden oluşan zengin bir koleksiyona sahip olduğunu aktardı.
Müzede bulunan eserler hakkında da veri (bilgi) veren Çelik, şu şekilde açıkladı :
“Müze koleksiyonunda, 8. asır bitimine tarihlenen ve müzeye 1917’de kazandırılan Şam Evrakları mevcuttur. Kur’ lahza -ı Kerim’in ilk nüshalarının da muhafaza edildiği, İslam dünyası ve İslam kitap sanatının gelişimi açısından çok büyük bir hazine olan Şam Evrakları için müze teşhirinde ilk defa bu boyutta bir bölüm ayrılmıştır. Müze teşhirinde İslam arkeolojisinin ilk kazısı olarak kabul edilen Samarra kazısı buluntularının önemli bir bölümüne yer verilmiş, tekrar 19. asır başında yapılan Rakka kazısı buluntuları restore edilerek, kazı alanı canlandırması içinde ziyaretçilerimizin beğenisine sunulmuştur. Restorasyon çalışmaları esnasında ortaya çıkartılan ve müze teşhirine dahil edilen hipodrom kalıntıları ise bilim dünyasının araştırmasına sunulmuştur. Temel hatlarıyla Peygamber sevgisinin sanata yansımasının ele alındığı Kutsal Emanetler bölümünde müzemiz koleksiyonlarında muhafaza edilen Hz. Peygamber’e ait Mukaddes Emanetlere de yer verilmiştir.”
Konuşmanın ardından Bakan Çelik ve beraberindekiler müzeyi gezdi.
Törene, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Haluk Dursun, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran, Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürü Seracettin Şahin ve müze çalışanları katıldı.Türk ve İslam Eserleri Müzesi açıldı..
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

İdil de Hendek Kazıp Yol Kapatan pkklılar Polise molotof attı!

Şırnak'ın İdil İlçesi'nde dün gece hendek kazıp yolları kapatan PKK/YDG-H üyeleri, olay yerine gelen polis ekipleriyle silahlı çatışmaya girdi.

Şırnak'ın İdil İlçesi'nde dün gece hendek kazıp yolları kapatan PKK/YDG-H üyeleri, olay yerine gelen polis ekipleriyle silahlı çatışmaya girdi. Polis ile göstericiler arasında çıkan çatışmada ölmüş olan ve yaralanan olmadı.

İdil İlçesi'nin Yeni Mahallesi'nde dün gece kepçe ile hendek kazarak yolları kapatan YDG-H'lilere bölgeye giden polis ekipleri müdahalede bulundu. Gaz bombası ve basınçlı su ile müdahale eden polislere havai fişek ve molotoflar atıldı. Olayların sürdüğü sırada hendek kazanlar ile polis arasında silahlı çatışma çıktı. Dakikalarca devam eden çatışma ilçede çok büyük panik yaratırken, insanlar evlerine çekildi. Silahlı çatışmada ölmüş olan ve yaralanan olmazken, polisin zırhlı araçlarına mermilerin isabet ettiği söylendi . Çatışma esnasında YDG-H'lilerin zılgıtlar çektiği de duyuldu.

Gece boyunca devam eden olayların peşinden polis zırhlı araçları bir ambulans eşliğinde devriye gezdi. - Şırnak
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

TSK sınırda hendek Kazmaya Başladı!

IŞİD militanları, kontrolü altında tuttukları Suriye’nin Kilis’in karşısındaki köylerin etrafına mevzi kazmaya başladı. Türk askerleri de benzer bölgedeki hudut hattına kaçak geçiş ve kaçakçılığı önlemek için hendek kazmaya başladı.

Sınır hattındaki Yavuzlu Köyü’nün karşısında olan IŞİD kontrolündeki Suriye’nin Perişana Köyü’nün çevreninde mevzi kazmış olduğu görüldü. İş makineleri ile köyün etrafına mevziler kazan IŞİD militanlarının hem mümkün saldırılardan menfaatlerini korumayı amaçladığı öne sürüldü.

ASKER DE HENDEK KAZDI

Öte taraftan IŞİD militanlarının bulunmuş olduğu hudut hattında Türk askerlerinin de hendek kazmış olduğu görüldü. IŞİD kontrolündeki bölgelerde bulunan Gaziantep 5’inci Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan gelen iş makinelerinin hendek kazmış olduğu görüldü. 2 m. genişlik ve 3 m. derinliğindeki hendekler ile emelin bölgeden yapılacak kaçak geçiş ve kaçakçılığın önlenmek bulunduğu bildirildi.

ÇATIŞMA SESLERİ DUYULUYOR

Bu arada uzun süredir sessizliğin hakim bulunduğu bölgede son birkaç gündür yoğun yoğun çatışma sesleri gelmeye başladı. Zaman vakit şiddetli patlamaların da alana geldiği bölgedeki çatışmalar güvenlik tedbirlerin artırıldığı sınırın Türkiye tarafında tedirginliğe yol açıyor. (dha/Reşit ÇELEBİOĞLU)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Şırnak'ta polise silahlı saldırı! DOĞUDA ASAYİŞ SIFIRLANDI!

Şırnak Cizre'de bir grup yüzleri maskeli kişiler polise silahlı saldır düzenledi. Olay sırasında bir polis iki kişi yaralandı. Olay dün gece Cizre'nin Nur Mahallesi Garnizon Komutanlığı önünde MOBESE kameralarını onarmaya çalışan güvenlik güçlerine ara sokakta toplanan yüzleri maskeli grup tarafından saldırılmasıyla başladı. Saldırganların taş, havai fişek ve ses bombası kullandığı olayda polislerin uyarılarını dinlememesi ve dağılmaması üzerine polislerin biber gazıylamüdahale etmesiyle gergin bir gece yaşanmaya sebep oldu. Saldırganlar gazın etkisiyle ara sokaklarda saklanarak bu kez silahlarla polis ekiplerine saldırmaya başladı. Çıkan olaylarda bir polis silahla 12 yaşındaki S.K. ise kafasına gelen bir cisimle yaralandığı öğrenildi.

http://www.gazetebalikesir.com/guncel/sirnakta-polise-silahli-saldiri-h84162.html
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Isparta'da ak-uyanıklar Merhum Başbuğumuzun Fotoğrafını kullanınca...

Ak Parti Isparta Gençlik Kolları'na bağlı çalışan Üniversiteli Ak Gençlik (ÜNİAK), Türk siyasi tarihinin önemli isimlerine yer verilen 'Demokrasi Sokağı' adlı sergi açtı. Kaymakkapı Meydanı'nda düzenlenen sergide, aralarında MHP'nin merhum lideri Alparslan Türkeş de  olmak üzere pek çok siyasinin fotoğraf ve biyografisine yer verildi.  Dün sergi alanına gelen Ülkü Ocakları Başkanı Akif Çapraz ve yanındakiler, Alparslan Türkeş'in fotoğraf ve biyografisinin sergide yer almasını istemediklerini belirterek, kaldırılmasını talep etti. Duruma karşı çıkan Ak Partili grup ile Ülkü Ocakları üyeleri arasında arbede çıktı. Olay yerine çok sayıda polis ve Çevik Kuvvet ekibi yönlendirildi. 
 
Ak Parti İl Başkanı Osman Zabun ile MHP İl Başkanı İsa Yalçın da sergi alanına gelerek, uzun süre konuyu tartıştı. Serginin kapanış saatine doğru Ak Parti Gençlik Kolları üyeleri sergiyi topladıktan sonra, yaklaşık 50 kişinin bulunduğu iki grup da olaysız dağıldı.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Tunceli İlimizde terör örgütü pkk Avlanmayı yasakladı!

Tunceli'de mahalle aralarında PKK adına dağıtılan bildirilerde avcılar tehdit edildi.

Tunceli'de geçtiğimiz ay dağıttığı bildirilerle il genelinde avcılık faaliyetlerini yasakladığını ve bu faaliyetlere devam edenlerin en ağır şekilde cezalandıracağını ilan eden PKK şimdi de dağıttığı bildirilerle, avcılık yapan şahısların isimlerini açıklayarak şehri terk etmeleri uyarısında bulundu. 

Bildiride, alabalık avcılığı, orman kesme ve avlanma ile av ihalesine katılan şahısların isimleri verilirken, "Bu kişiler ve gruplar faaliyetlerinden vazgeçmelidir. Birçoğu defalarca uyarılmıştır. Bu söylediklerimiz bazılarına uyarıdır, artık yapmamaları durumunda affedilebilirler. Ama bazıları için artık geç olmuştur. Kesin cezalandırılacaklardır. Şimdiden şehri terk etmeleri salık verilir" ifadeleri kullanıldı.

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Şırnak’ta Polise Hain Saldırı 2 yaralı var! pkk durmuyor!

Şırnak’ın Cizre ilçesinde bu akşam sıralarında gerçekleşen olayda yüzü kapalı bir çete polise hain saldırı düzenledi. Polisin de bu saldırıda karşılık vermesiyle çıkan çatışmada 2 kişi yaralandı. Şırnak’ta gerçekleşen saldırıda saldırıyı kimlerin gerçekleştirdiği ise yüzlerinin kapalı olmasından dolayı belirlenemedi. pkk OLMA İHTİMALİ %100

Şırnak Cizre’de Nur Mahallesinde Mobese kamerasını düzeltmeye çalışan polislere hain saldırı düzenlendi. Yüzü kapalı olan kişilerce çıkarılan çatışmada polis de karşılık verince yaralananlar oldu.

12 yaşındaki bir çocuk kafasına sertbir cisim gelmesi nedeniyle hastaneye kaldırıldı.

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Oslo'dan İmralı'ya Saklanan Gerçekler..!

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

3. Köprü Kuzey Marmara Otoyolunda çalışan işçiler, 6 aydır paralarını alamıyor.

3. Köprü Kuzey Marmara Otoyolu’nun Fenertepe bağlantı yolunda çalışan işçiler, 6 aydır paralarını alamadıkları gerekçesiyle çalışmaları durdurarak, eylem yaptı. İnşa ettikleri yüksek gerilimli elektrik hattının direğini sökmeye başlayan işçiler, paralarını alana kadar eylem yapacaklarını söyledi. Garipçe ile Polenezköy arasında inşa edilen Yavuz Sultan Selim Köprüsü Kuzey Marmara Otoyolu’nun Fenertepe bağlantı yolunda çalışan işçiler, 6 aydır paralarını alamadıkları gerekçesiyle eylem yaptı. Yaklaşık 50 kamyon, iş makinesi ve beton mikseriyle durumu protesto eden yaklaşık 100 işçi, inşa ettikleri yüksek gerilimli elektrik hattı direğini de sökmeye başladı. Söktükleri parçaları direkten aşağıya atan işçiler, lastik yakarak duruma tepki gösterdi. İşçilerden Mustafa Usta, “3. Boğaz Köprüsü Kuzey Marmara Otoyolu’nda çalışıyorum. Ekibimle beraber bende 6 aydır paramızı alamadık. Buranın demirini, telini ve direklerini bizzat ben yaptım. Paramı vermiyorlar. Bizim paralarımızı erteliyorlar, çeklerimiz var ödeyemiyoruz. Çalıştırdığımız işçilere para veremiyoruz. Ben evime gidemiyorum, çocuğumun okuluna para gönderemiyorum. Tüm sıkıntımız bu, biz paramızı istiyoruz, yanlış bir şey yapmıyoruz. Paramızı versinler, bizde gidelim evimize, yoksa burada soğukta neden bekleyelim. Mühendisi ve diğer yetkililer başımızdaydılar şimdi neredeler? Benim yaklaşık 3 milyon alacağım var. Her işi ben yaptım. Şimdi de yaptığımız gibi söküyoruz. Adam demirci, parasını bekliyor, veremeyince de demirlerimi alacağım diyor. Söyleyin ben şimdi ne yapayım?” dedi. Toplam da 500 kişinin 7 milyon 100 bin lira alacağı olduğunu iddia eden işçiler, paralarını alana kadar eylemlerini sürdüreceklerini ifade etti. (İHA)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

14 Aralık tutuklularından 8 si serbest 2 si firarda 1 i bulunamıyor

Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ile Samanyolu Televizyonu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın da aralarında bulunduğu 29 kişinin gözaltına alındığı 14 Aralık Operasyonu’nda 7 kişi ilk sorgularının ardından serbest kaldı, 2 kişinin ise kaçtığı bildirildi.
İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde sorgu sürerken polis, gazeteci Nuh Gönültaş’ın operasyon gecesi uçakla yurtdışına kaçtığını belirledi.

Polis memuru Mehmet Kılıçarslan da bulunamadı.
Eski Organize Suçlarla Mücadele ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Mutlu Ekizoğlu, Organize Şube’nin nezarethanesine konuldu.  Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde, Soruşturma Savcısı Hasan Yılmaz ile 2 savcı sorgulara önceki akşam başladı.

İlk sorguların ardından STV’de yayınlanan ‘Tek Türkiye’ dizisinin yönetmeni Naci Çelik Berksoy, senaristleri Radiye Ebru Şenvardar ve Elif Yılmaz, serbest bırakıldı. Makbule Çam Elmadağ, yaşı küçük çocuğu olması nedeniyle Van’da ifade alınıp serbest bırakıldı.

İfadesi sabaha karşı tamamlanan Zaman yazarı Ahmet Şahin bırakıldı.
Gözaltı listesinde bulunan ve Yalova’da olduğu anlaşılan Zaman gazetesi eski yazarı Hüseyin Gülerce de saat 12.00 sıralarında İstanbul Emniyeti’ne geldi. Gülerce, 4 saat süren ifadesinin ardından serbest kaldı.

‘Tek Türkiye’ senaristi Ali Kara,  ‘Sungurlar’ın yönetmeni Engin Koç, ‘Şefkat Tepe’nin hikâye yazarı Hikmet Tombulca, ‘Tek Türkiye’, ‘Sungurlar’ ve ‘Şefkat Tepe’  yapımcısı Salih Asan ve ‘Şefkat Tepe’ senaristi Ali Samim Noyan sorgularının ardından serbest bırakıldı.
Hürriyet
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

'Balyoz CD’lerindeki el yazısı sahte'

Balyoz davasının Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yeniden yargılamasına ilişkin bilirkişi raporu tamamlandı. Rapor, davanın delilleri arasında yer alan ve üzerindeki yazıların emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri’ye ait olduğu iddia edilen iki adet CD ile ilgili.

Mahkemenin talebi üzerine ‘dava dosyasındaki 11 ve 17 numaralı 2 adet CD üzerindeki yazıların başka bir yerden kopyalanıp alet yardımıyla aktarılıp aktarılmadığının tespiti’ istendi.

Prof. Dr. Salih Cengiz tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, bu sorunun cevabını verildi.

‘Bu tür yazılar makine ile yazılabilir’

Kızılötesi ışını kullanılarak baskı izi incelemesi yapıldığı anlatılan raporda, CD zemininin sert olmasından dolayı herhangi bir yazı izine rastlanılamadığı, ‘K-özel’ yazısının bulunduğu kısımda 4 adet nokta vurgusu olduğu belirtildi. Raporda, bu vurgu izlerinin 'özel’ yazısının yazımında kullanılan kalemin 90 derecelik yani tam dik bir açıyla yazının başlangıç noktasına hızla inmesi sonucu oluştuğu belirtildi, Bu tür yazıların makine ile oluşturulan yazılarda görülebileceği vurgulandı.

'Mürekkep dağılım karakteristik özelliğine rastlanmadı'

17 numaralı CD üzerindeki ‘özel’ yazısının incelenmesinde, birbirinden bağımsız olarak yazılan harflerin başlangıç yerlerinde tam dairesel ve koyu bir nokta görüldüğü anlatılan raporda, takip eden harflerin kalınlık ve düzeninde başlangıç noktasından bitiş noktasına kadar mürekkep yoğunluğunda herhangi bir sapma görülmediği belirtildi. CD üzerindeki 3 adet imzada ise bu mürekkep dağılım karakteristik özelliğine rastlanmadığı ifade edildi.

Yazılar alet ile ancak imzalar elle yazılmış

11 numaralı CD’deki ‘Or.K-na’ yazısında mürekkep sıçrama izlerinin olduğu ancak aynı sıçrama izlerinin elle yazıldığı bilinen yazılar üzerinde olmadığı belirtilen raporda, CD’lerin üzerindeki üçer adet imzanın elle yazıldığına dair üç adet delil şöyle sıralandı:

-Elle yazılan yazılarda yazım hızının arttığı bölgelerde çizginin düzgünlüğü ortan kalkmış ve boyuna kesikli haldedir.

-Elle yazılan yazılarda boylamasına keçe izlerine rastlanmıştır.

-Elle yazılan yazılarda harfin bitiş noktalarında düzensiz mürekkep birikmeleri mevcuttur.

11 No’lu CD’deki ‘Or.K-na’ ve 17 No’lu CD’deki ‘K.özel’ yazılarının aletle yazıldığına dair 4 adet delilde raporda şöyle yer aldı:

“-Aletle yazıldığı iddia edilen kısımlarda mürekkep dağılımının tamamen homojen olduğu görülmüştür.

-Aletle yazıldığı iddia edilen yazılarda harflerin başlangıç noktalarında tamamen aynı şekil ve büyüklükte vurgu izleri görülmüştür. Bu izlerin yazının oluşturulmasında kullanılan alete bağlı mürekkepli kalemin 90 derecelik yani tam dik açıyla karakter yazım başlangıç noktasına hızla inmesi sonucu meydana geldiği kanaati oluşturmuştur. Piyasada bu tür yazım aygıtları çeşitli marka ve modeldedirler. (Bilirkişi, bu maddede, araştırma konusu yazılarda kullanıldığı en muhtemel yazıcının firma tanıtım web sayfası ve işlemin nasıl yapılabileceğinin tanıtımına dair web adreslerini de verdi.)

-Aletle yazıldığı iddia edilen yazılarda harflerin kalınlık ve düzeninde başlangıç noktasından bitiş noktasına kadar herhangi bir değişim olmadığı görülmüştür.

-Aletle yazıldığı iddia edilen yazılarda kullanılan mürekkepli kalemin hızla yüzeye vurgusu sonucu mürekkep saçılmasının olduğu görülmüştür.”

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Ülkü Ocaklarından “Hedef 2023’te Lider Ülke Türkiye Ülküsü ve Ülkücü Gençlik” konferansı.

Narman Ülkü Ocakları başkanlığınca “Hedef 2023’te Lider Ülke Türkiye Ülküsü ve Ülkücü Gençlik” konferansı düzenledi. Konferansa MHP MYK Üyesi Prof. Dr. Kamil Aydın, MHP İl Yönetim Kurulu Üyeleri, Ülkü Ocakları İl başkanı Abdullah Kırmacı ve çok sayıda davetli katıldı.

Konferans öncesi ilçeye gelen davetliler Narman Ülkü Ocak Başkanlığını önünde karşılandı. Narman Ülkü Ocakları Başkanlığını ziyaret eden Prof. Dr. Kamil Aydın, Erzurum Ülkü Ocakları Başkanı Abdullah Kırmacı, Narman Milliyetçi Hareket Patisi İlçe Başkanı Seyfullah Kılıç, gençlerle yaptıkları kısa sohbetin ardından Ocak Başkanı Oğuzhan Özcan‘dan çalışmalar bilgi aldılar. Ziyaretin ardından Ocak Başkanı Oğuzhan Özcan ve davetliler Konferans salonuna yürüyerek geçtiler.

Narman Belediyesi Kültür Merkezi’nden gerçekleştirilen konferans Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Narman Ülkü Ocak başkanı Oğuzhan Özcan’ın selamlama konuşması ile başladı.

Hedef 2023’te Lider Ülke Türkiye konulu konferansta konuşan Prof.Dr. Aydın, “Ülkü ocakları. 50. yılına varmak üzeredir Rahmetli Başbuğ o ülkücü duruşu dava adamı oluşu bu ocakların tütmesine bu ocakların halen daha Bayrak sevgisini, Millet sevgisini ülkü sevgisini aşılamasının devamını görmekteyiz davaya olan ilgiyi işte bu gün bu salonda görmek bizleri memnun etmiştir Allah sizlerden razı olsun işte Ülkücülük bu inanmışlık bu adanmışlık budur. Bir ülke uğruna bir inanç uğruna bir dava uğruna her hangi bir maddiyat gözetmeksizin hasbihal olmaktır” dedi.

Prof. Dr. Aydın’ın yaklaşık 1.5 saat süren konuşmaları zaman zaman alkışlarla kesildi. Sohbet havasında geçen konferansta ilgi yoğun oldu. 
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Ülkücüler, Doğu Türkistan'da Uygur Türk'lerine yapılan soykırıma tepki gösterdi!

Çin'in Doğu Türkistan'da Uygur Türk'lerine yönelik kırımı Ülkücüler tarafından ihtarname edildi.

Ardahan Ülkü Ocakları Başkanlığı önünde toplanan bir grup, sloganlar atarak Çin mezalimi lanetlendi. Grup adına bir konuşma yapan Ardahan Ülkü Ocakları Başkanı Ercan Ürker, Doğu Türkistan'da Çin zulmünü kınadıklarını söyleyerek, "Burada insanca yaşamak isteyen kardeşlerimiz, kendilerini, evlatlarını feda etmişlerdir. Vahşete bir an evvel son verilmelidir" dedi.

Ürker, Komünist Çin devletinin binlerce senelerden beri Müslüman Uygur Türklerinin yaşadığı toprakları işgal ettiği yetmezmiş gibi oradaki soydaşlarımızın kültürleri, inançları, ulusal ve manevi bütün değerleri yasaklandığını söyleyerek şöyle devam etti;

''Bilindiği üzere 65 yıldır kızıl komünist Çin devletinin işgali altında olan Doğu Türkistan'da insanlığın gözlerini ve kulaklarını kapattığı birleşmiş milletlerin ilgisiz kaldığı ve İslam dünyasının sırt çevirdiği büyük bir soykırım yapılmaktadır. Kuran okumak yasak, camilere 18 yaş altı çocukların girmesi yasak, memurların ve kadınların girmesi yasak edilmiştir. Kutlu Ramazan ayında memur olan Uyur Türkleri oruç tutamamakta, ibadetlerini yerine getirememektedir. Bunlar yetmezmiş gibi Doğu Türkistan'daki Uygur kızları Çinin iç bölgelerine zorla götürülüp genel hanelerde baskı altında çalıştırılmaktadır. 6yaşındaki Uygur çocukları Çinin iç bölgelerine zorla götürülüp Komünist ideolojiyle yetiştirilip kendi milletlerine hainlik etmeleri sağlanıyor. Çin devleti nükleer bütün denemelerini Doğu Türkistan bölgesinde yapıp oradaki Uygur Türklerinin bir çoğunun kansere yakalanmasına sebep olmuştur. Evli çiftlere en fazla 1 çocuk yapma izni verilip doğanların da zati hastalıklı doğmasını nükleer denemelerle sağlamaktadırlar. Gebe Uygur kadınlarının karnındaki bebekler kürtaj yöntemiyle öldürülüp bir de yamyamca Çin lokantalarına satılmaktadırlar. Tüm bu kırım,zulüm ve soykırım devam ederken milyonlarca Uygur Türkü öldürülmüşken muasır batı dünyası, İslam dünyası en vahimi de Türk dünyası bu kırımı görmezden gelmektedir.İslam ümmeti ve Müslüman devletleri Müslüman Uygur Türklerini umursamamaktadır.Her defasında yeniden kardeşimiz olan Filistin için Mısır için Suriye için sahte göz yaşı döken devletimizin yetkilileri Doğu Türkistan için tek bir kelime bile etmemektedir.Cemaatler,tarikatlar Uygurları ümmetten saymıyorlar Filistinli kardeşlerimiz için Mısır daki Rabia kardeşimiz için sokaklara dökülenler Doğu Türkistan için tek bir reaksiyon bile göstermiyorlar.''

Grup yol ortasına serdiği Çin bayrağın üzerinde geçerek, Çin aleyhine slogan attı.

(İHA)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «