SAMSUN

Zarrab'ı gözaltına alan başkomiser: "2 saatlik Polis fezlekesi kayıplara karıştı" dedi.

 İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu gerçekleştiren emniyet mensuplarından Başkomiser Mehmet Akif Üner, yolsuzluk soruşturmasına ait polis fezlekesinde yer alan bir belgenin imha edildiğini söyledi. Polislere yönelik operasyonda gözaltına alınan Üner, "Reza Zarrab'a darbe yapan büronun amiriyim." demişti.

Başkomiser Mehmet Akif Üner, Samanyolu Haber TV'de yayınlanan 'Derin Bakış' programına konuk oldu.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili hazırlanan polis fezlekesinin mali şubeden çıkarıldığına ilk kez şahit olduğunu dile getiren Üner, "Fezleke iki saat kayıplara karıştı. Şube Müdür Yardımcısı Arzum Nazman, adeta kaçarcasına gitti. İçerisinden bir belgenin kaybolduğunu tespit ettim. Daha sonra bu belgenin imha edildiğini öğrendim. Şube müdür yardımcısı, imha ettiğini söyledi. Sonuçta bu resmi bir belge. Meslek hayatımda ilk defa karşılaştığım olay. 17 Aralık'tan sonra göreve gelen polis müdürleri, sanki birilerinden talimat almışçasına hareket ettiler. Muammer Güler'in oğluyla ilgili bazı soruların çıkarılması istendi." ifadelerini kullandı.

Üner, hangi belgenin kaybolduğunun sorulması üzerine, "Fezlekede isimlerin olduğu son belge. Belge öyle gitse 'onaylıyorum' anlamına geliyor. O yüzden yok ediyorlar." diye konuştu.

(CİHAN)
 
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Uzunırmak: Millet ve devlet hayatımız tarihinin en karanlık noktalarına sürüklenmektedir.

 MHP Aydın Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Ali Uzunırmak, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Tunceli gezisiyle ilgili açıklamalarını eleştirdi. Uzunırmak, "Onlar ülkücüleri, Devlet Bahçeli'yi tanımıyorlar. Onların bu mantık sarhoşluğu içerisinde uyguladıkları politikalarla sıcak çatışmanın tarafı olmamak adına, bir takım özel durumların hassasiyetinden dolayı dikkatli davrandık, davranıyoruz" dedi.

MHP Aydın İl Başkanlığı ve Efeler İlçe Başkanlığı tarafından Aymendo Tesisleri'nde düzenlenen tanışma toplantısına; MHP Aydın Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Ali Uzunırmak, MHP Aydın İl Başkanı Fevzi Köse, İl Kadın Kolları Başkanı Havva Kukul, Efeler İlçe Başkanı Serdar Yurt ve partililer katıldı. Toplantıda konuşan Ali Uzunırmak, Başbakan Davutoğlu'nun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yönelik çağrılarını eleştirdi. Türkiye'de her alanda akıl tutulması yaşandığını öne süren Uzunırmak, "Sayın Davutoğlu Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'ye çağrı yapıyor. Diyor ki 'Tunceli'ye gidebilir misin?' Sayın Genel Başkan gidiyor Tunceli'ye. Sayın Genel Başkan Güneydoğu'ya onların zorlamasıyla ilk defa gitmiş değil. Onlar ülkücüleri, Devlet Bahçeli'yi tanımıyorlar, Türkiye'nin tarihini tanımıyorlar. Onların bu mantık sarhoşluğu içerisinde uyguladıkları politikalarla biz bir sıcak çatışmanın tarafı olmamak adına bir takım özel durumların hassasiyetinden dolayı biz dikkatli davrandık davranıyoruz" dedi.

 'BEYİNLER YIKANMAKTA, KAVRAMLARIN İÇİ BOŞALTILMAKTA'
Türkiye'de bir senaryo oynandığını söyleyen Uzunırmak, şöyle devam etti:

"Beyinler yıkanmakta, kavramların içi boşaltılmakta. Söylenen ile yapılanın 180 derece tersinde millet ve devlet hayatımız tarihinin en karanlık noktalarına sürüklenmektedir. Sayın Başbakan Davutoğlu diyor ki; 'Kamu düzeninin kurulması, hakim kılınması.' Başbakan Davutoğlu'na soruyorum. Kamu düzeninden ne anlıyorsun Sayın Davutoğlu? Kamu düzeni nedir ve kimler vasıtasıyla yürütülür. Kamu düzeni dediğiniz kurumlar ve kurullar hiyerarşisisidir. Hukuk kimler vasıtasıyla yürütülür, kurumlar vasıtasıyla, devletin atadığı kadrolarla yürütülür. Bu ülkenin polisine güveniyor musun? Sen bu ülkenin eğitim kurumlarındaki müdürlerine güveniyor musun? Eğer bir günde okullardaki müdürleri tasfiye ediyorsan sen bu müdürlere güvenmiyorsun. Bir zamanlar 'Ergenekon' ve 'Balyoz' soruşturmalarında parti olarak bu davanın savcısıydınız. Askere güvenmiyordunuz, askeri yargılıyordunuz. Belli bir dönem geldi, dediniz ki 'Orduya kumpas kuruldu' döndünüz. Siz, bu ülkenin ordusuna güvenmiyorsunuz. Bütün bunların daha üstüne HSYK'yı yerle bir ettiniz, yeniden kurdunuz, gün geldi ondan da çark ettiniz. Siz bu ülkenin hakimlerine savcılarına güvenmiyorsunuz. Peki Sayın Davutoğlu, bu 'Kamu düzeni' dediğiniz düzeni hangi kurallarla, hangi kurumlarla hangi kişilerle yöneteceksiniz? Kavramların içi boş. Ülkemizde öyle mantık sarhoşluğu yaşanıyor ki kavramlar kurallar her şey birbirine karışmış."
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

7 Güzel Adam dizisinde Ülkücü Harekete iftira!

 Kahramanmaraş’ta, 1980 ihtilali öncesi yaşanan sağ-sol olaylarının anlatıldığı dizinin 19. bölümünde olayların izleyiciye yanlış aktarıldığını öne süren MHP'li Ökkeş Şendiler, “MHP’yi sanki olayları tertipleyen ekip olarak göstermeye çalışıyorlar. Alenen suçlama var, diziyle ilgili mahkemeye başvurulması ve bu yayının durdurulması lazım. Hatırla Sevgili dizisinde de buna girmeye çalıştılar, biz o zaman aynı hareketi yaptık.” dedi.

“ÜLKÜCÜLER HEDEF ALINDI”

Alevi-Sünni çatışmasının temsili olarak canlandırıldığı bölümün 56. dakikasında, MHP’ye yönelik suç işlendiğini iddia eden Şendiller, MHP bayraklarıyla süslenen bir odada iki oyuncu arasında geçen tartışmada, “talimat Ankara’dan geldi, genel merkez ne dediyse biz onu yaptık, git Başbuğa bağır” şeklindeki konuşmaların Ülkücüleri hedef aldığını savundu.

“YEDİ GÜZEL ADAM ÇİRKİNLEŞİYOR”

‘Yedi Güzel Adam Çirkinleşiyor’ diyen Şendiller, konusu edebiyat olan filmin siyasi olaylara girmesinin yanlış olduğunu savunarak, kendisinin yazdığı ‘Kanlı Olaylar’ isimli kitabı gönderdiği halde yapımcıların bunu dikkate almadığını ileri sürdü.

“BAĞŞBUĞ’A BAĞIR, DİYEREK MHP’Yİ OLAYLARI TERTİPLEYEN EKİP OLARAK GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR, BU YAYININ DURDURULMASI LAZIM”

Dizinin senaryosunda bilinçli bir şekilde, Maraş olaylarını başlatanların Alparslan Türkeş ve ülkücüler olduğu izlenimi verildiğini ifade eden Şendiller: “Şunu ifade etmek istiyorum. O bölümde gördüğüm kadarıyla resmen Milliyetçi Hareket Partisi suçlanmaktadır. O çocuk da diyor ki Alevi mahallesine saldırı emrini Genel Merkezden aldık diyor, bana bağıracağına git Başbuğ’a bağır diyerek MHP’yi sanki olayları tertipleyen ekip olarak göstermeye çalışıyorlar, alenen suçlama var burada. Derhal MHP’nin tüzel kişiliği olarak ülkü ocaklarının tüzel kişiliği olarak harekete geçip bu diziyle mahkemeye başvurması lazım, bu yayını durdurması lazım. Hatırla Sevgili dizisinde de buna girmeye çalıştılar, biz o zaman aynı hareketi yaptık. Film sahnesinde emri ‘Başbuğ verdi’ diyor. Şimdi bu tamamen MHP’ye, ülkücü harekete yönelik bir tuzaktır, bir tezgâhtır ama bunu yapanlar geçmiş dönemi yaşamadıkları için, o Yedi Güzel Adam dahi, onların bu işlerde zerre kadar çilesi, müdafaası olmadığı için bu işleri hafife alıyorlar. Ancak burada şunu ifade etmek istiyorum ki, MHP ve Ülkü Ocakları Kahramanmaraş davasında da beraat etmiştir.” diye konuştu.

“DİZİDE SUÇ İŞLENMEKTEDİR”

MHP ve Ülkü ocaklarının Maraş olayları davasından 1980 yılında beraat ettiğini hatırlatan Şendiller dizinin, hakkında beraat kararı verilen kişiler aleyhinde suçlamada bulunduğunu savundu.

‘Dizide suç işleniyor’ diyerek tepkisini dile getiren Şendiler şunları kaydetti: “Adana Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No’lu Askeri Mahkemesinin 08.08.1980/520 sayılı Maraş’ın büyük dava kararında, Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları Kahramanmaraş davasından berat ettiler. Yaklaşık bin 360 sayfalık gerekçeli kararın bin 326 sayfasında aynen şunu diyor: 'Mahkûmiyetlerine karar verilen sanıkların isyan ve mukatelenin devam ettiği 23-25 Aralık 1978 tarihinde MHP’ye kayıtlı üye olduklarına dair dava dosyasında her hangi bir bilgi bulunmadığından, müdahil vekillerinin adı geçen parti hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurulması hususundaki taleplerinin reddine.'” Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) Kahramanmaraş şubesinin kapatılmasına ilişkin istemin de reddine karar verilmiştir. Bu karardan dolayı dizide gösterilen MHP’ye ait bayrak, flama ve ima edilen sözler ve Ülkü Ocaklarını hedef gösteren bölümlerle suç işlenmektedir. Burada Kahramanmaraşlı tümden suçlanmakta, milliyetçi vatanperver camia hedef gösterilmektedir.”

Kahramanmaraş’ın geçmişte yaşadığı acı olayı kaşımak amacında olan bazı çevrelerin oyun oynadığını ifade eden Şendiller, özellikle olayların yıldönümünün yaklaşması nedeniyle halkın kışkırtmak ve toplumu karıştırmak isteyenlere her ne şekilde olursa olsun alet olunmaması gerektiği uyarısında bulundu.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

KOSOVALI TÜRK KADINLARI KARABÜK’TE!

Kosova Gilan Türk Arnavut Kadınları Derneği ve Priştina Kadınlar Derneği Başkan ve Yönetim Kurulu Üyelerinden oluşan kadın grubuKarabük’e geldi.

30 kişilik heyet ilk olarak Karabük Belediye Başkan Yardımcısı Fatma Danışman’ı ziyaret ederek kent hakkında ve belediye çalışmaları hakkında bilgiler aldı.
Kosovalı kadınlar, Belediye ziyareti ardından Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili’nin her mahalleye yapmış olduğu Sosyal Yaşam Merkezlerini ziyaret ederek kursiyerlerin yapmış olduğu çalışmaları yakından inceleyerek, el emeği göz nuru ürünlerine hayran kaldılar. MİLLİYET
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Danimarka o Türk'ü konuşuyor



Danimarka, ayrıldığı eşi tarafından sokak ortasında bıçaklanan anne ve 16 aylık oğluna ilkyardım yaparak hayatlarını kurtaran Mesut Ayyıldızoğlu (34) adlı Türk'ü konuşuyor. Yozgatlı Ayyıldızoğlu, geçen ağustos ayında başkent Kopenhag'da eşini ve çocuğunu bıçaklayan 41 yaşındaki adamı diğer görgü tanıklarıyla birlikte etkisiz hale getirdi.

Danimarka Ordusu'nda paralı piyade eri olarak 5 yıldır görev yapan Ayyıldızoğlu, daha sonra yerde kanlar içinde yatan anne ve çocuğa ilkyardım müdahalesinde bulundu. Olayın duyulması üzerine Kopenhag Emniyet Müdürlüğü bir tören düzenleyerek Ayyıldızoğlu'nu iki kişinin hayatını kurtardığı için ödüllendirmeye karar verdi. Emniyet Müdürlüğü'nde düzenlenen törende, Ayyıldızoğlu'na gösterdiği kahramanlık ve yardımından ötürü sembolik olarak 1000 kron (375 TL) ile onur belgesi ödül olarak verildi.

Ayyıldızoğlu'na Kopenhag Emniyet Müdürü Thorkild Fogde imzasıyla verilen onur belgesinde "Sevgili Mesut Ayyıldızoğlu, Kopenhag Polisi bu belge ve ödülle senin yurttaşa ve Kopenhag Polisi'ne yaptığın özel yardımın için teşekkür eder, büyük şükranlarını sunar. Teşekkür ederiz" cümleleri yazıldı.

UMARIM İZLERİ KALMAZ
Ayyıldızoğlu ise, "Olay günü orada bulunduğum sırada Asya ya da Grönland kökenli olduğunu tahmin ettiğim bir kadınla çocuğu bıçaklanmış ve kanlar içinde yerde yatarken gördüm. Orada bulunan bazı görgü tanıklarıyla birlikte adamı etkisiz hale getirip bıçağı elinden alarak yere yatırdık. Sonra hemen yerde yalnız başına kanlar içinde yatan kadının yanına gittim. Boynundan bıçaklanmıştı ve çok kan kaybediyordu" dedi. Ayyıldızoğlu, "Hiç tereddüt etmeden boynuna elimle müdahele ederek kanın akmasını durdurdum ve ilkyardımı yaptım" dedi. Kahraman Türk, kadının Somalili eşi tarafından, kaçıp kız kardeşinin yanına saklandığı için bıçaklandığını söyledi. Ayyıldızoğlu adamın kadının yerini tespit ettikten sonra kız kardeşinin evinin önünde beklediğini, kadın dışarı çıkınca da saldırdığını dile getirdi. Olayın ardından kadın ve çocukla bir daha görüşmediğini söyleyen Ayyıldızoğlu, "Umarım çocukta bıçak yaralarının oluşturduğu izler kalmaz" dedi. Kopenhag polisi de, Ayyıldızoğlu'nun cesurca yaptığı müdahale sayesinde 33 yaşındaki kadın ile 16 aylık erkek çocuğun hayatta kalmayı başardıklarını söyledi. Ayyıldızoğlu haricinde 7 kişiye daha ödül verildi. Kaynak: Milliyet
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Azerbaycan ve Türkiye arasında ortak tarih dersi kitabı onayladı ve okullarda okutulacak.

Azerbaycan'ın ev sahipliğinde başkent Bakü'de Türk Dili Konuşan Ülkeler Konseyi Eğitim Bakanları 3. Toplantısı düzenlendi. Toplantının ardından basın açıklaması yapan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ortak eğitim programına değindi ve ortak tarih dersi kitabının onayladığını ve okullarda okutulabileceğini söyledi.

Bakan Avcı konuşmasına şöyle devam etti “Bu toplantıda özellikle ortak bir tarih kitabı ve tarih dersi ortak bir coğrafya kitabı ve dersi, ortak bir Türk edebiyatı dersi ve kitabı gözden geçirildi. Hazırlanmış olan ortak tarih kitabının programı onaylandı. Bildiğiniz gibi daha önce Türkçe konuşan devlet başkanlarının oluşturduğu toplantıda alınan karar gereğince Türk Akademisi kurulmuştu. Akademinin yaptığı çalışmalarda bu ders programları kitapları hazırlanmaya başladı. İlk olarak da ortak tarih kitabı hazırlanmış oldu. Aynı işlem inşallah önümüzdeki Nisan ayına kadar Coğrafya ve Edebiyat kitapları içinde gerçekleşecek. Bu şekilde çocuklarımız ortak tarihimizi ortak edebiyatımızı birinci elden tanımış olacaklar. Ülkelerimiz arasında öğrenci ve öğretmen mübadelesi olacak. Önümüzdeki süreçte Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan arasında, öğrenci değişimi ve öğretmen değişimi programları yürürlüğe konulacak.”

ALİ KAN BAKÜ (DHA) –
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Turfanda sebze ve meyve ne demek? ÇOK İLGİNÇ!

Mevsiminden önce yetişen meyveye ve sebzeye neden “Turfanda” denir?
Turfanda sebze ve meyve sözü uzun yıllardır merak ettiğim bir konudur. Genelde ilk olarak yetişen sebze ve meyve için kullanılan bu sözü Türkiye’de nereye giderseniz ve kime sorarsanız sorun aynı anlamını söyler. Ama “Turfanda” kelimesinin bu anlamı nasıl aldığını merak ettim ve araştırmaya başladım.
Türk Dil Kurumu’nun resmi sözlüğüne girdiğinizde “turfanda”nın anlamını, “mevsimin başında ilk yetişen (meyve, sebze), yeni, ilk kez ortaya çıkan” olarak göreceksiniz. Buraya kadar her şey normal ancak işin özü ise şöyle…
Şu anda Çin ülke sınırlarında kalan Türkistan’ın doğusunda Turfan (Turpan- Türkiye Türkçesinde “p” harfi “f” olarak okunuyor) isminde bir şehir varmış.
Turfan şehri Lut gölünden sonra dünyanın en çukur yeri, bulunduğu yer ve iklim olarak sıcak ve kurak. Burası hemen hemen hiç yağmur almayan kurak bir yer, çünkü bu bölgede yağmur damlaları daha yere ulaşmadan, sıcak nedeniyle buharlaşırmış.
MÖ 500’lü yıllarda yapılan Karız arkları sayesinde dağlardan kar suları Turfan vadisine taşınmış. Vadi sulak ve yeşil bir alan haline gelmiş. Dolayısıyla Türkistan bölgesinde ilk sebze ve meyve Turfan şehrinde yetiştiriliyor ve ülke geneline dağıtılıyormuş.
Bunun için ilk çıkan sebze ve meyveye “turfanda” deniyormuş.
Atalarımızın binlerce yıl önce Türkistan’dan yola çıktığını düşünürsek kökü yıllar öncesine dayanan bir sözcük. Aramızdaki bağların yıllar geçmesine rağmen yaşanması oldukça ilginç.
Günümüzde maalesef teknoloji sayesinde tarımda mevsimsel üretim unutuldu. Bizler gibi orta yaşlılar ve gençler artık hangi meyve ve sebzenin ne zaman yetiştirildiğini bilmez olduk. Manavda domates, salatalık, vs. bir çok ürünü her mevsim bulmak mümkün. Turfanda sebze ve meyveleri unutmamak ve her meyveyi mevsiminde yemek dileğiyle…
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Dağıstan Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek istiyor

Rusya Federasyonu'na bağlı Dağıstan'ın Devlet Başkanı Ramazan Abdulatipov, Türkiye ile ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirmesinin önemli olduğunu vurgulayarak, "Dağıstan ve Türkiye arasındaki işbirliği için birçok alan var" dedi.

Abdulatipov, Dağıstan'da bulunan Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman ve beraberindeki heyeti kabul etti.

Türkiye'nin işbirliği yapılan en önemli 10 ülke arasında yer aldığını ve 2013 yılı ikili ticaret hacminin yaklaşık 28 bin dolar olduğunu belirten Abdulatipov, bu rakamın en az 1 milyar dolar olması gerektiğini kaydetti.

Türk iş adamlarının Dağıstan'da iş kurmaya çağıran Abdulatipov, "Türkiye ve oradaki hemşehrilerimizle ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmemiz bizim için çok önemli. Dağıstan ve Türkiye arasındaki işbirliği için birçok alan var ve bunları etkin hale getirmemiz gerekir. Dağıstan'da iş kuracak Türk iş adamlarına uygun koşullar sağlamaya hazırız" dedi.

Dağıstan'da gördükleri sıcak misafirperverlikten duydukları memnuniyeti dile getiren Yalova Belediye Başkanı Salman, Dağıstan ve Türkiye arasında 20 yıldan aşkın süredir dostane ilişkilerin kurulduğunu kaydetti. Dağıstan kültürüne ve Dağıstan ile ilişkilere önem verdiklerinin altını çizen Salman, kendilerinin Hasavyurt belediyesi ile iyi ilişkiler içerisinde olduklarını kaydetti. Mahaçkale ile kardeş şehir olan Yalova'nın Hasavyurt ile de kardeş şehir protokolü imzalamasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Salman, Hasavyurt'ta bir parka "Yalova" adının verilmesinin, ikili ilişkileri daha da güçlendireceğini vurguladı.

Salman, Dağıstan'dan göç eden birçok milletin temsilcilerinin yaşadığı Yalova'da "Kafkas Evi"nin inşa edileceğini söyledi.

Yalova ve Hasavyurt kardeş oldu

Yalova Belediye Başkanı Salman, Hasavyurt Belediye Başkanı Saygidpaşa Umahanov ile Yalova ve Hasavyurt'u kardeş şehir yapan protokolü imzaladı.

İmza töreninin ardından beraberindeki Yalova Kuzey Kafkas Derneği Başkanı Mehmet Aydemir, diaspora temsilcileri ve yetkililer ile "Yalova" adı verilen park açılışına katılan Salman, Dağıstan'da kendilerine gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

İki kentin kardeş ilan edilmesi teklifinin, Kuzey Kafkas Kültür Derneği Başkanı Aydemir tarafından ağustos ayında teklif edildiğini ifade eden Salman, parkın bu kısa sürede tamamlanmasının Türkiye'ye verilen önemin göstergesi olduğunu vurgulayarak, "Yalova'da çok yoğun Dağıstanlı nüfus yaşmakta ve bundan sonra Dağıstan ile kültürel ve ticari ilişkileri daha da güçlendireceğiz" dedi.

Muhabir: Vügar Novruzoğlu - AA
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

MHP'li Yeniçeri: "Türkiye'nin her yerine ayak basacağız”

MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’de ilaç bulamayan insanların olduğunu, bazı insanların ise Lale Devri'ni yaşadığını söyledi. Son zamanlarda terörün siyasilerin konuşmalarının odak noktası haline geldiğini kaydeden Yeniçeri, "Ermenek'teki madeni su basmasaydı ve 18 kişi mahsur kalmasaydı bir babanın ayağındaki lastik ayakkabıyı kimse görmeyecekti" diye konuştu.
Yeniçeri, “Kentler ile köyler, varlık ile yokluk bir aradadır. Altta kalanı ezen vahşi kapitalizmin bütün insafsızlığı yürürlüktedir. Türkiye’de bazı insanların varlığından ancak ölünce toplum haberdar oluyor. Sokaklar, varoşlar ve köyler tüyler ürperten sefil yaşantılarla ağzına kadar doludur” ifadelerini kullandı.
Gelir dağılımında adaletsizlik olduğunu vurgulayan Yeniçeri, “Dünden bugüne ne yolsuzluk ne de yoksulluk cephesinde değişen bir şey yoktur. Açlar yine aç, yolsuzlar yine yolsuz, yoksullar yine yoksuldur. Yoksulluğun nedeni yolsuzluktur. Türkiye’de yolsuzluk ile yoksulluk bir terazinin iki kefesi gibidir; birisi yükselmeden diğeri alçalmıyor” şeklinde konuştu.
Yeniçeri şunları kaydetti:
“Yırtık lastikle yoksulluk cenderesi içinde olanlar Sakarya'da da, Çanakkale'de de vardı. Ermenekli köylünün sabrı ve kanaatkarlığının her türlü saygıyı hak ettiğini söylemek istiyorum. O köylü de, o saraydaki de aynı kefene sarılarak mezara koyulacaktır. Bize gelen habere göre kefenin cebi yoktur.”
"Kamu güvenliği varsa devlet var" diyen Yeniçeri, "Gerçek hukuk devletinde herhangi bir güç odağı ya da grupla kamu düzeni pazarlığı yapılmaz. Çadır ile hukuk devleti arasındaki farkı kamu düzenine yönelik algı belirler" ifadelerini kullandı.
Yeniçeri, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin Tunceli’ye gideceğini açıklamasıyla ilgili olarak da, “İstediğimiz her yere gidiyoruz. Siyasal ve sosyal ortamı bozmadan, halkta gerilim ve çatışma üretmeden Türkiye'nin her yerine ayak basacağız” dedi. 
Meclis soruşturma komisyonu haberlerine getirilen yayın yasağının dört eski bakanın ifade vermesinden önce getirilmesine ilişkin ise Yeniçeri, şunları söyledi:
“Yolsuzlukları halkın duymasını engellemek ve yolsuzluk yaptığı iddia edilenlerin konuşmalarının duyulmasının engellenmesi yoluyla masum olduklarını ifade ediyorlar. Yayın yasağı koyarsanız işi netameli hale getirirsiniz, suçüstü yakalandığınızı kamuoyuna göstermiş olursunuz.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Terör devleti İsrail'den şok iddia: Türkiye'de eğitilen Hamas militanları gözaltında

İsrail iç istihbarat örgütü Şin Bet, İsrail ordusuyla birlikte düzenlediği operasyonda Hamas üyesi olduğu iddia edilen 30 kişiyi gözaltına aldı. Bu kişilerin, aralarında Kudüs’teki Teddy Stadyumu’nun da olduğu çeşitli hedeflere saldırılar planladığı ve söz konusu saldırıların emirlerini Hamas'ın Türkiye'deki temsilcilerinden aldıkları iddia edildi.
Yedioth Ahronot’un haberine göre operasyonda gözaltına alınanların yanı sıra M-16 tüfekleri ve çeşitli cephane de bulundu. Gözaltına alınanlar arasında iki Ürdünlü ve bir Kuveytlinin de bulunduğu belirtildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Şin Bet'i henüz gerçekleşmemiş saldırıları engelleyen bu operasyon nedeniyle tebrik etti. Netanyahu, "Bu açıklanan tek bir operasyon, oysa daha gizli kalan pek çok şey var. Bunlar Yahudi ulus devletine ve genel olarak Yahudilerin varlığına meydan okuyan teröristlere ve Hamas'a yönelik bir operasyondur" diye konuştu.
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/27664322.asp
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

IŞİD'in yeni hedefi yine Kerkük!

Türkmen kardeşlerimiz Irak'ın lanet olası petrolünden fayda sağlayamadığı gibi birde üstüne o petrol yüzünden çile çekiyor. 
Bunun nedeni Türkiye'deki hükumetlerin basiretsizliği ve milli değerlere kıymet vermemesi!  Oysa Türkiye Ortadoğu da bir çok fırsat eline geçmesine rağmen o lider pozisyonuna geçemedi bunda dış etkenlerin yanı sıra milli duyguları olmayan yada zayıf hükumetlerdir!
..................
HABER: Daha önce Suriye ve Irak'ta birçok petrol bölgesini ele geçiren IŞİD'in yeni hedefi Irak petrol üretiminin yüzde 40'ının gerçekleştiği Kerkük.
Peşmerge güçleri ve IŞİD arasındaki çatışmalar Irak'ın kuzeyinde bulunan Kerkük'ün güney kırsalında devam ediyor. Çatışmalar kentin güneyine 12 kilometre mesafedeki Tel El Verd ve Mektep Halil bölgelerinde yoğunlaşıyor.
IŞİD'in Kerkük kırsalındaki saldırılarını artırması bölgede bulunan birçok petrol sahasını ve boru hatlarını da tehdit ediyor. Daha önce IŞİD'in havan toplarının vurduğu boru hattında yangın çıkmıştı.
Kerkük Peşmerge Bölge Komutanı Vesta Resul, çatışmaların sabah saatlerinde oluşan sisten yararlanmak isteyen IŞİD mensuplarının saldırısı sonucu çıktığını, koalisyon güçlerine ait savaş uçaklarının da örgüt hedeflerini vurarak peşmergeye destek olduğunu söylemişti. Resul çatışmalarda 20 IŞİD mensubunun öldürüldüğünü belirtmişti.

DAVUTOGLU: KERKÜK İÇİN TEDBİR ALINDI

Başbakan Ahmet Davutoğlu da çarşamba günü Şanlıurfa ziyareti sırasında, Irak'ın Kerkük kentinde salı gecesinden bu yana artan IŞİD saldırılarına değinmişti.
Kentteki durumla ilgili Irak Başbakanı Haydar İbadi ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'yle telefonda görüştüğünü belirten Davutoğlu, "Biliyorsunuz dün (salı) gece Kerkük'te IŞİD saldırıları olağanüstü arttı, bunun üzerine bugün (çarşamba) bazı tedbirler alınması icap etti" dedi.
Başbakan, bu tedbirlerin ne olduğu konusunda ise ayrıntılı bir açıklama yapmadı.

BARZANİ'NİN GEÇMİŞTEKİ AÇIKLAMALARI

Barzani geçtiğimiz ekim ayında IŞİD'e karşı savaşlarında Türkiye'den silah yardımı aldıklarını açıklamıştı.
Ancak Kürt lider Ankara'nın isteği üzerine bunu yardımın yapıldığı dönemde açıklamadıklarını belirtmişti. Barzani, 49 Türk rehinenin IŞİD'in elinde bulunmasından dolayı Ankara'nın bu hassasiyetini anlayışla karşıladıklarını da söylemişti.

IRAK ORDUSU ÇEKİLDİ, PEŞMERGE GİRDİ

10 Haziran'da IŞİD'in Musul'u ele geçirmesinin ardından Irak ordusu birçok bölgeden çekilmiş, Irak ordusunun boşalttığı Kerkük kentine ise peşmerge girmişti. Son haftalarda IŞİD'in Kerkük'te peşmergeye yönelik saldırıları arttı.
IŞİD, Ağustos ayında Kürt bölgesine doğru saldırıya geçmiş ve Sincar, Telafer, Mahmur gibi bölgeleri ele geçirmişti. Peşmerge birlikleri ABD uçaklarının hava desteğiyle de bazı bölgeleri IŞİD'den geri almıştı.

KERKÜK NEDEN ÖNEMLİ?

Uluslararası enerji ajansına göre, Irak petrolünün mevcut üretiminin yüzde 40'ı Kerkük'te gerçekleşiyor, ülkenin kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 6'sı, potansiyel petrol rezervi oranı ise yüzde 9'u Kerkük'te.
"IŞİD'in yeni hedefi neden Kerkük?" sorusuna verilecek bir diğer cevap da, Kerkük - Ceyhan petrol boru hattı da Kürt yönetimi için hayati öneme sahip olması.
Türkiye'nin Kerkük'e bakışı, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun daha Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturmadan önceki şu sözlerinde gizli: “Kerkük küçük bir Irak'tır, Irak da küçük bir Ortadoğu'dur.”
Kerkük'teki yoğun Türkmen nüfus da Türkiye'nin önem verdiği konuların başında geliyor. Türkmenler, Türkiye dış politikasının önemli argümanlarından biri. Ankara, Türkmenlerin güvenliği ve Türkmen nüfusun yaşadığı bölgelerde istikrarın sağlanmasına büyük önem veriyor.
Birleşmiş Milletler'e göre Irak'ta yaşayan Türkmen nüfus 2 milyon civarında. Türkmenler ise bu sayının çok daha fazla olduğunu belirtiyorlar.
Kerkük açısından Türkiye için hayati öneme sahip bir diğer nokta ise, Kerkük - Ceyhan petrol boru hattı.
1977'de ilk akışın gerçekleştiği ve yıllık taşıma kapasitesi toplam 70,9 milyon ton olan boru hattı, Ankara - Erbil ilişkileri parlak bir dönem yaşarken Irak petrolünü Türkiye'ye taşıyor.
Irak'ta yaşanan son gelişmeler de petrol akışını kesmedi. Her gün yaklaşık 120 bin varillik Irak petrolü Kerkük - Yumurtalık ham petrol boru hattı üzerinden Ceyhan'a ulaşıyor.
KAYNAK: AL JAZEERA
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

TÜSİAD anketi: Türkiye’de yolsuzluk var ve yolsuzluk algısı artma eğiliminde

TÜSİAD cesaret hapı yuttu galiba hayret? Bu anketi yaptıklarına göre hükumetten eskisi gibi korkmuyorlar buda hükumetin güç kaybettiğini gösteriyor!
..................
HABER: Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), iş insanlarının yolsuzluğa bakış açısının yanı sıra gelecek beklentilerini ve çözüm önerilerini öğrenmek amacıyla bir anket düzenledi. Anketten çıkan sonuç, "Türkiye'de yolsuzluk var ve yolsuzluk algısı artma eğiliminde…" şeklinde oldu. TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, bu sonucun kendilerini şaşırtmadığını belirterek, "Sonuç büyük ölçüde beklediğimiz gibi oldu, anket bize bir kez daha teyit etti: 'Türkiye'de yolsuzluk var ve yolsuzluk algısı artma eğiliminde…' Yani bir algı operasyonundan bahsetmiyoruz, algının kendisinden ve bu algının uluslararası çalışmaları teyit ettiğinden bahsediyoruz." dedi.

TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, Sabancı Center'de düzenlenen 'İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye'de Yolsuzluk' konulu seminerin açılışında yaptığı konuşmada, TÜSİAD olarak 26 Şubat 2013 tarihinde gerçekleştirdikleri basın toplantısında, rüşvet ve yolsuzlukla mücadeleyi 2013- 2014 yılı faaliyetleri arasına aldıklarını açıkladıklarını belirtti. Dinçer, "'O tarihte bu kararı alırken iki amacımız vardı. Bunlardan ilki; sosyolojik, politik, hukuki ve ekonomi boyutlarıyla tüm toplumu etkileyen yolsuzluğa ilişkin kamuoyunda bir farkındalık yaratmaktı. Bir diğer amacımız ise iş dünyası, kamu ve sivil toplumu bir araya getiren bir platform sağlayarak yolsuzlukla mücadele için çözüm önerileri tartışmalarına katkı sağlamaktı. Bu amaç doğrultusunda yolsuzluğun hem bir tarafı hem de bir mağduru olarak iş dünyasının yolsuzluk algısını ölçmek amacıyla İstanbul genelinde bir anket gerçekleştirdik." dedi.

Ankette iş insanlarının yolsuzluğa bakış açısının yanı sıra gelecek beklentilerini ve çözüm önerilerini sorduklarını ifade eden Dinçer, şöyle devam etti:

"Biraz sonra anketin sonuçlarını ayrıntılı bir sunumla sizlerle paylaşacağız ancak şimdiden belirtmek isterim ki, ankette sizleri olağanüstü derecede şaşırtacak bir bulgu bulamayacaksınız. Bunu söylüyorum çünkü bugün burada hepimiz aslında, Türkiye'de ve önemli sayıda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede, yolsuzluğun bir vakıa olduğunu ve yaygınlaşma eğiliminde olduğunu zaten tahmin edebiliyoruz. Çok daha fazla endişe verici olan durum ise ki, farkındalık yaratma ihtiyacı zaten bu noktadan hareketleniyor, yolsuzluktan endişe duymamak veya yolsuzluğu içselleştirmek veya yolsuzlukla mücadeleden vazgeçmek(!)… Dolayısıyla bu tür çalışmaların yararı, yolsuzluğu sadece rakamlar ile ölçmek değil, topyekun bir mücadele için farkındalığı yaygınlaştırmak."



(CİHAN)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Asimile olmak istemiyoruz

Almanya’nın Duisburg şehrinde bulunan Doğu Türkistan Kültür ve Bilgilendirme Derneği Başkanı Abdulcelil Karakash, Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar’ın yardım beklediğini açıkladı.

Her geçen gün şartların zorlaştığına dikkati çeken Karakash, Uygurların yaşama hakkının ellerinden alınmaya çalışıldığını, inanç hürriyetinin olmadığını, sefalet içinde yaşadıklarını söyledi. Uygurlara bütün kapıların kapandığını belirten Karakash, şöyle konuştu: “Uygurlar Çin zulmüyle yaşıyor. Doğu Türkistan’daki binlerce genç hapislerde. Memleketimizin Çinlileştirilmesini istemiyoruz. Çin’de birçok millet asimile oldu! Biz Uygurlar asimile olmak istemiyoruz. Derdimizi dünyaya anlatmak istiyoruz. Türkiye güçlü bir ülke ve bütün dünyaya yardım ediyor. Öz Türk olan Uygurlara da yardım edilmeli.”
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

"KADIN ERKEK EŞİT DEĞİLDİR SÖYLEMİ YÜZ YILLIK BİRİKİMİ ÇÖPE ATMAKTADIR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kadın erkeğin eşit olmasının fıtrata aykırı olduğu şeklindeki açıklamalarını değerlendiren Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, "Kadın erkek eşit değildir, eşdeğerdir, biz eşitlik değil, adalet istiyoruz demek Müslüman Kardeşler'in söylemidir. Tunus ve Mısır'da Arap baharı çerçevesinde kullanılan bir kavram olmuştur. Anayasa'ya adalet kavramının getirilmesine çalışılmıştır orada. Durum oralarda kadın açısından ortadadır. Yüz yıllık kazanımını Türk kadını sanırım bir çırpıda, birkaç cümleyle herhalde çöpe atmayacaktır." dedi.

Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Bursa Uludağ Üniversitesi'nde (UÜ) düzenlenen 'Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddetin Yeni Sosyopolitiği' konulu konferansa katıldı. Rektörlük A Salon'da düzenlenen konferans öncesinde basın mensuplarına açıklamada bulunan Prof. Hablemitoğlu, son zamanlarda Türkiye'de yeni 'Türkiye söyleminin' yayıldığını belirterek, "Bu kapsamda kadına yönelik şiddetin de yeni bir sosyolojik ve psikolojik görünümü ortaya çıktı ve buna da yönlendirildi Türkiye'deki kadına yönelik şiddet." diye ifade etti.
Kadına yönelik şiddetin sosyal sorun ve çok ciddi sağlık sorunları ile birlikte kadınlar için ortaya çıkıp, bütün toplumu olumsuz etkilediğinin altını çizen Hablemitoğlu, "Ne yazık ki ülkede söz sahibi olan iktidarların kadına yönelik şiddeti önlemek yerine bunu pekiştirebilecek söylemi ve açıklamalarının Türkiye'de yüzyıla yaklaşan kadın hareketi tarihine de büyük bir zarar verdiğini gözlemleyebiliyoruz." diye konuştu.

"KADIN ERKEK EŞİT DEĞİLDİR SÖYLEMİ YÜZ YILLIK BİRİKİMİ ÇÖPE ATMAKTADIR"
Türkiye'deki kadın hareketinin hiç bu kadar sıkıntılı bir dönem yaşamadığını belirten Hablemitoğlu, şunları söyledi: "Türkiye'de tarihteki mücadele ile alınan yolun ve 80 sonrası Türkiye'deki darbe sonrası döneme rağmen dünyadan kopmadan sürdürülmeye çalışılan kadın hareketine verdiği zararı bugün 'kadın ve erkek eşit değildir' noktasından çıkan söylem, bugüne kadar yapılan her şeyi ve literatürü çöpe atmaktadır."

"KADIN ERKEK EŞİT DEĞİLDİR SÖYLEMİ MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN SÖYLEMİDİR"
Bu açıklamaların, 2010 yılında Anayasa'da yapılan kadın erkek eşitliğine ait düzenlemenin yok hükmünde sayılmasına yol açacağını bildiren Hablemitoğlu, "Kadın erkek eşit değil, eş değerdir, demek aslında yakın zamanda Arap baharı çerçevesinde Tunus'ta ve Mısır Müslüman kardeşlerin özellikle kullandıkları bir yaklaşım bu. Ben açıkçası Türkiye'nin ne geçmişine ne geleceğine böyle bir yaklaşımın yakışmayacağını söylemek isterim. Kadın mücadelesine çok büyük zarar vereceğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Prof. Hablemitoğlu, şunları söyledi: "Tam da o anlamda söyledim, kadın erkek eşit değildir, eşdeğerdir, biz eşitlik değil, adalet istiyoruz demek Müslüman kardeşlerin söylemidir. Tunus ve Mısır'da Arap Baharı çerçevesinde kullanılan bir kavram olmuştur. Anayasa'ya adalet kavramının getirilmesine çalışılmıştır orada. Durum oralarda kadın açısından ortadadır, yüz yıllık kazanımını Türk kadını sanırım bir çırpıda birkaç cümleyle herhalde çöpe atmayacaktır sanıyorum. Türkiye'de 2014 yılının ilk on ayında 240 kadın öldürüldü, 75 kadın cinsel taciz ve tecavüze uğradı. Türkiye'de 200 bin civarında 15 yaş altında çocuk yaşta evlenen kız çocukları var. Buna yakın zamanda erkek çocukların da dahil edildiğini gözlemledik. Şiddet, bir biçimde kadına yönelik yaşamın her alınanda var. Dünyada 603 milyon kadın ev içi şiddetin suç sayılmadığı ülkelerde yaşıyor. Türkiye için de bu geçerli. Ayrıca, bu eğitimden de son derece bağımsız bir konu. Yani eğitimli kadının şiddete uğramadığı algısı da tartışmalı bir algı. Yüzde 40'ın üzerinde okuma yazma bilmeyen kadınların şiddetle karşı karşıya olduğu ve eğitimle kadınların yüzde 15'den daha az şiddetle karşılaştığı bir veri var elimizde ama bu gerçeği yansıtmıyor. Çünkü eğitimli kadınlar bunu paylaşmayı çok farklı algılıyor ve bunu paylaşmıyorlar."

TÜRKİYE'DE SON ON YILDA KADIN CİNAYETİ YÜZDE BİN 500 ARTTI
Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de son on yılda yüzde bin 500 kadın cinayeti artışı yaşandığını belirten Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, "Bu, çok ciddi bir rakam, hepimizi ürkütmesi ve derinden sarsması gerekiyor. Paniğe kapılmamız gerek ama biz bu noktada bu işi fıtratla açıklama yönünde davranıyoruz. Hatta konuyla ilişkili sorumluluk göstermesi gereken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımızın şöyle bir açıklaması var; 'Elleri kırılsın' diyerek adalet algısını yansıtmış oluyor. Bir önceki bakan da şöyle demişti; 'Daha önce de vardı ama şimdi görünür oldu' demişti. Bu noktada tabi ki kadına yönelik şiddetin bu bakış açısıyla ciddiye alınması de beklenemez devletin." şeklinde konuşmasını tamamladı. 
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

3. Uluslararası Balkanlar ve Göç Kongresi...

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

300 Uygur Türkü Türkiye sahip çıkmazsa kurşuna dizilebilir :(

İngiliz televizyonu Channel 4 öz yurtlarında insanca yaşamaları çok görülen uygur Türklerinin trajedisini haberleştirdi.

Toprakları elinden alınan, dini baskılara maruz kalan Uygurlar kurtuluş içinçareyi Türkiye'de arıyor. Kanalın haberine göre, 300 Türk'ün umuda yolculuğu Çin işgali altındaki Doğu Türkistan'dan kaçışla başladı.

MALEZYA'DAN TÜRKİYE'YE GELMEK İSTEDİLER
Grup, insan kaçakçılarının yardımıyla Tayland'a geçti. Sığınmacıların çoğu kadın ve çocuktu. Ölümden kaçmaya çalışan Uygur Türkleri Malezya'ya ulaşmaya çalışıyordu. Oradan bir yolunu bulup Türkiye'ye geleceklerdi.

ÇİN'E GERİ DÖNÜŞ ÖLÜM DEMEK
Tayland polisi onları 9 ay önce ormanda aç ve susuz halde buldu. Eğer Çin vatandaşı oldukları anlaşılırsa Tayland, 300 Türk'ü Çin'e geri gönderecek. Bu da ölüm demek.

Tek istedikleri Türkiye'de yaşamak. Çünkü artık Doğu Türkistan'da şansları kalmadı..

BORALTAN GİBİ OLMASIN
Çin zulmünden kaçıp Tayland'a sığınan ve Türkiye'nin kendilerini kabul etmesini bekleyen Uygurlar'ın hikayesi ister istemez akla 1945 yılında yaşanan Boraltan Köprüsü hadisesini getirdi.

Kaynak : ajanslar
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Karabağ Soykırımı, Hollanda'da Sergilendi

Karabağ Soykırımı, Hollanda'nın parlamento başkenti Lahey'de açılan 'Karabağ işgali 3 nesil 1 Trajedi' isimli resim sergisinde sergilendi. Sergiye Türkiye'den MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Rotterdam Başkonsolosu Toğan Oral, Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneği Başkanı İlhan Aşkın ve çok sayıda davetli katıldı.

'KARABAĞ'DA DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE SOYKIRIM YAŞANDI'

Soykırım sergisine katılan MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Türk Dünyası'nın sıkıntı çeken bir bölgesini Lahey'de gündeme getirdiklerini söyledi. Oğan "Daha önce İstanbul ve Ankara'da bir sergi ve fotoğraf açılışımız olmuştu. Bu sergiden önce Brüksel'de Avrupa Parlamento Başkenti'nde Brüksel Üniversite'sinde açmıştık. Avrupa'da da 2015 senesi geliyor. Türkiye'ye yönelik suçlamalar ardı ardına gelecek. Yüz sene olamayan bir hadiseden soykırım hikayesi çıkarmayanlara karşı, biz diyoruz ki 22 sene önce Karabağ'da bütün dünyanın gözü önünde soykırım yaşandı. Bu katliamlar yaşandı. Bu katliamda ki eşyalardan bunu görebiliyoruz. Biz Avrupa'da ki insanların hassasiyetini de dikkate alaraktan vahşete uğramış, soykırıma ve katliama uğramış kardeşlerimizin resimleri var. Bu resimleri Avrupalılar, Amerikalılar ve Rusyalılar çekmişti. Biz o resimlerin çoğunu getirmedik. Gerçekten o resimler insanları çok ciddi bir şekilde depresyona sokan resimler. Burada biz o hassasiyeti dikkate alarak seçtiğimiz resimleri getirdik. Camilerde domuz besleniyor. sanat ve kültür eserleri yok edilmiş. İnsanlar katledilmiş. Bütün bu yaşanılan soykırımları Avrupalıların görmesi gerekiyor." diye konuştu.

'BİZ TÜRKLER ACIMIZI HEP İÇİMİZE ATTIK'

'Karabağ işgali 3 nesil 1 Trajedi' resim sergisinde insan hikayelerinin öne çıktığını söyleyen Milletvekili Oğan, resimlerin yanı sıra kısa film ile bu katliamların gösterildiğini söyledi. MHP Milletvekili Sinan Oğan, "Bu filmler kurgulanmış filmler değil. Yaşanmış o dönemde insanlık vahşetini gösteren orijinal filmler. Biz Türk milleti olarak hep zaferlerimizi gündeme getirdik. Oysa biz büyük acılar yaşadık. Son yüz sene içerisinde 5 milyon Müslüman Türk katledildi. Ama hiç bir zaman biz Türkler bunu gündeme getirmedik. Türkler büyük bir millet. Dolayısıyla da biz Türkler hep acımızı içerimize attık. Acımızı gündeme getirmiyoruz. Biz anlatmadığımızda başkaları hikaye yazıyorlar. Bizim tarihimizi lekelemeye çalışıyorlar. Oysa bizim tarihimiz de bize karşı yapılan çok sayıda vahşet var. O sayfaları da artık gün yüzüne çıkarmamız lazım. Elbette önce Türkiye'de, sonrada Avrupa ve Dünya'da bunu göstermemiz lazım. Brüksel ve Lahey'de yaptıklarımız da bu faaliyetlerimizin bir parçası." sözlerini sarfetti.

'NEREDE MAZLUM BİR MÜSLÜMAN TÜRK VAR İSE BİZ ORADIZ'

Bu Karabağ'da yaşanan vahşetin ardından, Türkmenlere ve Doğu Türkistan'da yapılan vahşeti gündeme getirmek istediklerini söyleyen Oğan, "Nerede bir mazlum garip Müslüman Türk var ise biz onun yanındayız. Bu gün bu anlamlı resim sergisini anlamlı bir şekilde ortaya çıkararak Hollandalı dostlarınıza anlatma fırsatını sunan Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneğine teşekkürlerimi iletiyorum." dedi.

22 sene önce Karabağ'da işlenen bu vahşet ve soykırımın Lahey'de Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Lahey Adalet Divanına gelemsi gerektiğine dikkat çeken Oğan, "Buralarda biz hukuk içerisinde, bu soykırımı yapanlara cezasını uluslararası alanlarda verilmesidir. Biz eğer sessiz kalır isek bu gün Karabağ'da, Kerkük'te ve başka bir gün bir yerde yaşanacaktır. Dolaysıyla Müslüman bir Türk olarak elbette sessiz kalamayız. Bunu uluslararası camia ile yapmak. Bunu da yapacağız İnşallah." ifadelerini kullandı.

'YAPILAN VAHŞETİ ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneği Başkanı İlhan Aşkın, bu resim sergileri ile bu katliamları Avrupa'da ki başkentlerde ilk defa ortaya çıkardıklarını söyledi. Aşkın, "Bundan sonra Avrupa'nın muhtelif yerleri ve şehirlerinde soykırım resimlerini sergilemeye devam edeceğiz. Ermenilerin yaptıkları bu canilik ve vahşetleri anlatmaya devam edeceğiz. Biz 22 yıl önce yaşanılan bu insanlık vahşetini nasıl unutabiliriz. Ermeniler yüz yıl önce olamayan olayları gündeme getirerek Türkiye ve Azerbaycan'ı mahkum etmeye çalışıyorlar. Karabağ katliamının canlı şahitleri var iken, biz nasıl bunu unutabiliriz. Biz bunu nasıl görmemezlikten gelebiliriz. Onun için bunu anlatmaya devam edeceğiz. Avrupalılar da artık yıllar sonrada olsa buna inanmaya başladılar. Avrupa'nın muhtelif ülkelerinde bu soykırımı tanıyan ülkeler vardır. Hollanda'da dostlarımız Karabağ'da bir vahşetin olduğuna inanıyorlar." şeklinde konuştu.

Öncesi ve sonrasıyla 'Karabağ İşgali- 3 Nesil 1 Trajedi' sergisi Lahey'de Türk Müzesinde sergileniyor. Sergide 22 yıl önce Karabağ'da yaşanan insanlık dramını gösteren 125'in üzerinde resim bulunuyor.

CİHAN
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Yoksul, Gururlu, Borçlu ve Magazin Düşkünüyüz! GERÇEKLER ACIDIR! VAH VAH :(

Yoksulluk sınırının 3.971 TL olduğu ülkemizde nasıl oluyor da her birey kendi meşrebince her sene bir şeylerini değiştirip daha yenisini alabiliyor? 

Mesele çok parası olanla ilgili değil, az parası olan da bir yerlerden kısıp(eğitime ayırdığımız bütçe toplam aile bütçemizin %2,4ü seviyesinde, oradan çıkartın nereden kısıldığını) belki zengin gibi arabasını değiştirmiyor ama en azından cep telefonunu değiştiriyor. Son model bir akıllı cep telefonu için kredi başvurusu yapana rastlamak mümkün memleketimizde.

Cep telofonu ve üreticileri;

Bugün biz konunun cep telefonu tarafını değerlendirelim istedik, bakın durum nasıl;
Ülkemizde yaklaşık 70 milyon cep telefonu hattı bulunuyor ve toplam nüfusumuz 77 milyon civarında. Yani neredeyse kundaktaki bebeğe bile bir telefon ya da hat düşüyor. Tabi bu kadar güzel bir pazar olunca devlerin ilgisi bize , bizim ilgimiz de o dev telefon üreticisi firmalara oluyor.

S5, Note4, Iphone 6

En son piyasa çıkan Iphone 6 ve Samsung Note 4 ün internet kullanıcıları tarafından gördüğü ilgiyi biraz araştırdık sizin için. Piyasa fiyatı ABD’de 650 dolar+kdv den Türkiye’de ise 2600 Tl den başlayan Iphone 6 serisi ilk çıktığında tüm dünya gibi Türk kullanıcısı tarafından da oldukça merakla takip edildi.

Dünya çapında en yakın rakibi olarak varsayılan Samsung S5 ve Note 4 ün yaklaşık sırasıyla 20 ve 33 kat üzerinde ilgi gördü Iphone 6. Apple lehine bu durumu doğrulayan bir başka örnek ise akıllı telefon üretici devi Samsung’un %49 eriyen karlılığı.

Türkiye’de internet kullanıcılarının göstermiş olduğu ilgi, Iphone6’nın ilk çıktığı zamanlarda dünya geneli ile aynıydı. Fakat durum şimdilerde neredeyse kafa kafaya görüntü veriyor. Yani iki dev Türkiye’de kıran kırana rekabete giriyorlar ya da girmek üzereler. Dikkat ettiyseniz Apple Türkiye’de pek reklam yapma zahmetine katlanmazdı ama son günlerde outdoor da oldukça Iphone 6 reklamı görebiliyoruz. Bu durum bize Iphone 6’nın bekleneni Türk tüketicisine(kuyruklarda bekleyen yüzlerce insana rağmen) vermediğini gösteriyor olabilir.

9 Milyar dolar harcadık;

2014 te güzel Türkiye pazarı akıllı telefonlara bir hesaba göre 9 milyar dolardan fazla para harcadı. Bu para ile hangi sorunlarımızı kökten çözerdik edebiyatına girmiyorum. Nasılsa o parayı hiç ama hiç ayırmayacağız…

Bazı küçük rakamsal bilgiler ve karşılaştırmalar ile durumumuzun vahametini kısaca ele alalım. Bir Iphone 6 telefon yaklaşık olara 130 gram ağırlığında ve Türkiye satış fiyatı 2600 TL yani 1.214(yaklaşık) dolar civarında.

1 Kg Iphone mu 1 KG Pamuk mu “Ağır”?

Eğer Iphone 6’yı kilo ile alıyor olsaydık kilosu yaklaşık 9.338 dolar olurdu. Şimdi bu çıkarıma ne gerek vardı? Kg ile telefon mu satılırmış? Tabi ki satılmıyor lakin ülke olarak ne ithal ediyoruz ne ihraç ediyoruz kıyaslama yapabilmemiz için bu yola başvurmak gerekiyor. Bakalım bizim 1 kg mı ağır yoksa onların ki mi? Türkiye’nin hep övündüğü ihracat kalemlerinden sadece birkaçını ele alarak başlayalım karşılaştırmamıza.

Türkiye’nin en büyük ihracat kalemlerinden birisi hazır giyim. Bir kg hazır giyimi yurtdışına ihracatçımız yaklaşık olarak 12,5 dolara satıyor. Kaba bir hesapla eğer 747 kg hazır giyim satabilirsek sadece 1 KG Iphone 6 alabiliyoruz. Hazır giyim hammaddelerinden olan pamuk için durum ise pek farklı değil 700 KG pamuk karşılığında yine 1 KG Iphone 6 ’mız olabiliyor.

Ton Ton Demir-Çelik-Beton = bir Iphone 6

Devam edelim; bir başka kalem olan demir-çelik ihracatındaki rakamlara bakalım; 1000 kg çeliği 750 dolara yakın bir fiyattan ihraç ediyoruz. Yani eğer 12.000 kg çelik ihracatı yapabilirsek 1 KG Iphone’u evimize götürebiliriz.

Bir de inşaat hammaddesi olan betondan örnek vererek bitirelim bu bahsi; 1.000 kg beton en pahalı hali ile 122 tl yani 55 dolar. Eğer beton üreticisi 169.000 kg beton satabilirse o da evine 1 KG Iphone götürebilir.

İhracatta kilo başına ancak 1,4 dolar civarında bir gelir elde ediyoruz. Bu rakamlarla harcamalarımızın ne denli büyük ve kapanmaz bir açık halinde olduğunu görebiliriz.

Modern hayatın dizisi, Med-Cezir;

Bu konuların dışına çıkarsak; Türk internet kullanıcısı yine aklını dizilerden alamadı. Büyük ve modern şehirlerden ilgi gören Med-Cezir dizisi haftanın bir gününde internet aramalarında en öne çıktı. Amerikalı web kullanıcıları arasında bir numarada olan The Walking Death dizisi Türkiye’de de oldukça iyi bir takipçiye sahip ve web aramalarında yabancı dizilerde 1 numarada, tüm diziler arasında ise ilk 10 da yerini koruyor.

Hadise-Dayak-Öcalan-Su Kesintisi;

İnternet üzerinde araması yapılan konularda öncelik yine magazindeydi, Hakan Baş-Hadise’nin yakalanması, Bu Tarz Benim’in enteresan halleri,Nil Burak’ın oğlunun bir genç kıza dayak atma haberleri öne çıktı. Yine magazin ve sinema dünyasının yakından tanıdığı ünlü isim Kadir İnanır “Abdullah Öcalan kendi halkının lideridir” ve Cumhurbaşkanına “kırgınım” çıkışı ile web dünyasının ilgi odağı haline geldi.

İstanbullular su kesintisi korkusu ile tüm Türkiye genelinde “İski su kesintisi” arama terimini günün en çok arananı haline getirmeyi başardı. Gazeteci Baransu’nun gözaltına alınıp serbest bırakılması cumartesi en çok okunan haberler arasında yerini aldı.Tuncay Güney’in yakalanma emri haberi de perşembe gününde okunan haberler içindeydi.

Güncel ve Trend olanı sizin için takip etmeye devam edeceğiz. Merakla kalın…
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin kuruluş yıldönümü

Kars Azerbaycan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Göksal Kaygısız, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 90. yılı münasebetiyle kutlama mesajı yayımladı.

IHA

Kars Azerbaycan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Göksal Kaygısız, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 90. yılı münasebetiyle kutlama mesajı yayımladı.
Başkan Kaygısız, Nahçıvan’ın jeopolitik önemine vurgu yaparak, “Zaman zaman Sovyetlerin zaman zaman Ermenistan’ın saldırılarına maruz kalmış bizler için çok önemli bir coğrafya. Coğrafi konumu itibariyle geçiş noktasında. Nahçıvan’ın işgal edilmesi Ermeni milliyetçileri için her zaman öncü hedeflerden biri olmuştur; fakat bu amaçlarına asla ulaşamayacaklardır. Nahçıvan Türkiye’nin, Türk dünyasına açılan tek kapısı konumundadır. Azerbaycan ve Türkiye kökleri geçmişe dayanan tek bir gövdeye sahip ulu bir çınarın farklı kollarıdır” dedi.
Kars Azerbaycan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Göksal Kaygısız, kahraman Nahçıvan halkının her zaman milli iradeye bağlı kalarak, bağımsızlığın kazanılmasında büyük emekler verdiğini kaydetti.

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Türkkan, İsrail'in Türkiye tarafından terörist devlet olarak kabul edilmesi için yasa önerisi verdi.

Milliyetçi Hareket Partisi MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, İsrail'in Türkiye tarafından terörist devlet olarak kabul edilmesi için yasa önerisi verdi.
Türkkan'ın TBMM Başkanlığı'na sunduğu "İsrail'in Türkiye Tarafından Terörist Devlet Olarak Kabul Edilmesine İlişkin Kanun Teklifi"nin gerekçesinde, Filistin Gazze 'ye insani yardım taşıyan filoya İsrail tarafından uluslararası sularda müdahalede bulunulduğunu, Mavi Marmara gemisinde mevcut bulunan dokuz Türk'ün İsrailli komandolar tarafından öldürüldüğü anımsatıldı.

İsrail'in 1948 senesinde kurulmasıyla başlayan İsrail-Filistin savaşının barış çabaları, ateşkes ve anlaşmalara rağmen dinmek bilmediği, İsrail'in düzenlediği terör saldırılarında binlerce Filistinli'nin yaşamını kaybettiği ifade edilen gerekçede, şu şekilde devam edildi:

"İsrail, Filistin'e düzenlediği saldırılarda sivilleri hedef almış, çoğu kadın ve çocuk birden fazla Filistinli İsrail'in saldırılarında yaşamını kaybetmiştir. Son olarak İsrail, 7 Temmuz 2014 tarihinde Filistin Gazze 'ye hava ve denizden saldırılar başlatmış, 17 Temmuz 2014 tarihinde de karadan saldırıya geçmiştir. İsrail'in Filistin Gazze şeridine düzenlediği saldırılarda ölü sayısı 1.363'e yükselmiş, 7. 680 şahıs yaralanmıştır. Devam eden saldırılar neticesinde ölü ve yaralı sayısı yükselme göstermektedir. Bunlar göz önüne alındığında İsrail'in işlediği bu suçun terör kavramına tam anlamıyla uyduğu ve çocuk yaşlı, erkek kadın demeden birden fazla adamı saldırılarda öldüren İsrail Devleti'nin Türkiye tarafından terörist devlet olarak tanınması gerektiği yadsınamaz bir gerçektir."

En nihayet çıkan oyunları mı merak ediyorsunuz? Oyun tutkunları buraya!Milliyetçi Hareket Partisi MHP 'den 'İsrail terörist memleket kabul edilsin' önerisi

Kaynak: milliyet
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Ülkü ocaklarından Öğretmenler Günü gecesi

Göksun Ülkü Ocakları, Öğretmenler Günü münasebetiyle tertiplediği “Cehalet” adlı tiyatro ve sanatçı Ozan Manas konseri, Göksun METEM Konferans salonunda düzenlendi. Gecede, Ankara Yeni Umut Sahnesinin hazırladığı günümüzde gençlerin düşürüldüğü tuzaklar konulu Cehalet adlı Tiyatro sahnelendi.

Göksun Ülkü Ocakları Başkanı Hüseyin Kayış program açılışında yaptığı konuşmada, sosyal çevreden kaynaklanan tehlikelerden dolayı gençlerin geleceğini tehdit altında olduğunu dile getirerek, ''2023 lider ülke Türkiye hedefleri doğrultusunda her bireye büyük sorumluluklar düşmektedir. Asıl sorumluluk gençliktedir. Öncelikle ülkemize hizmet noktasında milli ve manevi değerlerle donatılmış, sorumluluk sahibi, şahsiyetli, benlik duygusundan uzak ve en önemlisi 'önce ülkem ve milletim' diyen bir gençliğe ihtiyaç vardır. İşte bu gençlik çağa ayak uydurarak aklın ve bilimin ışığında 2023 lider ülke Türkiye hedefini gerçekleştirerek 21.yüzyıla Türk mührünü vuracaktır. Öğretmenlerimiz gençlerimizin yetişmesi için eğitimlerinde büyük fedakarlıklarını gösterse de maalesef gençlerimizin sosyal çevreden kaynaklanan bazı tehlikelerin gençlerimizin geleceğini tehdit etmektedir. Bunların en başında madde bağımlılığı gelmektedir. Bu bağımlılık gençlerimizde kültürel yozlaşmaya ve şiddet olaylarında artışa neden olmaktadır. Bu bağımlılık sonucu gençlerimizde ahlak seviyesinin düşmesi, maneviyatından git gide uzaklaşmasına sebep olmaktadır. Unutulmamalıdır ki milli ve manevi duygularından yoksun kimliksiz ve inançsız bir gençliğin yetişmesi milletimizin yok olması demektir. Gençlik milli ve manevi duygusunu asla kaybetmemelidir. Tarihinden ve kültürel bağlarından asla koparılmamalıdır. Sevgili gençler, davetimiz sizedir. Ahlaksızlığa, şiddete, küfre, riyaya, madde bağımlılığına ve her türlü kötü alışkanlığa karşı duruşumuz, tavrımız sizden yanadır. İyiliğe, dürüstlüğe, adalete, bilgiye ve nezakete olan inancımız sizinle birlikte anlam kazanacaktır. Sizler var olursanız kutlu hedeflere yürüyen kervanımız hız kazanacaktır. Ancak birlikte olursak ay yıldız nazlı dalgalanışına devam edecek ve bu vatan ilelebet bir ve bütün kalacaktır. Her nerede olursanız sizi izleyen var, üzerinize titreyeniniz var. Sizinle evren var oldukça el ele yürüyecek evelallah ülkü ocakları var.” ifadelerini kullandı.

Göksun Ülkü Ocakları tarafından geceye katkıda bulunan kişilere plaketler verilmesinin ardından sanatçı Ozan Manas konseriyle etkinlik son buldu.

Geceye, Göksun MHP İlçe Başkanı Galip Bal, Göksun Ülkü Ocakları Başkanı Hüseyin Kayış, Kahramanmaraş Ülkü Ocakları Başkanı Mesut Kaplan ve vatandaşlar katıldı. CİHAN
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Türk mühendisler "cep"i uyduya taşıdı!

Türk mühendisleri tarafından tasarlanan ve akıllı telefonları uydu telefonuna dönüştüren Sat-Fi cihazı aralık ayında Avrupa ve Türkiye’de hizmet vermeye başlayacak.

ANKARA - Tamer Toğanaş

Türk mühendisleri tarafından tasarlanan ve akıllı telefonları uydu telefonuna dönüştüren Sat-Fi cihazı aralık ayında Avrupa ve Türkiye’de hizmet vermeye başlayacak.

TÜBİTAK desteği ile Türkiye'de Globalstar Avrasya mühendislerince tasarlanan cihaz, küresel pazara adım attı. Geçen ay ABD pazarında görücüye çıkan Sat-Fi, Globalstar uydu yer istasyonlarında yapılan güncellemelerin ardından aralık ayında Avrupa ile eş zamanlı olarak Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinin kullanımına sunulacak.

Araçlarda ya da sabit yapılarda kullanılabilen cihaza 8 akıllı telefon wi-fi aracılığıyla bağlanabiliyor. GSM kapsaması olmayan yerlerde cihaz bu akıllı telefonların uydu telefonu olarak kullanılmasına imkan veriyor. Aynı zamanda internet bağlantısı kurulabiliyor. Kullanıcılar kendi aralarında ücretsiz konuşabiliyor, mesajlaşabiliyor. Acil durumlarda GPS konum verisi ve yardım çağrısı (SOS) gönderilebiliyor. Akıllı telefonların cihaza bağlanabilmesi için gerekli olan uygulama, Apple Store ve Google Play'den ücretsiz indirilebiliyor.

Globalstar Avrasya Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Özçelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kapsama sorununu ortadan kaldıran ve her yerde çekim gücü olan bir cihaz geliştirip kullanıma sunmanın kendileri için onur verici olduğunu söyledi. Daha önce Globalstar’ın hayat kurtaran cihazı Spot’un fikir babalığını yaptıklarını anlatan Özçelik, "Bu kez mühendislerimizin, kendi çabaları ile yaptıkları cihazı üretim için ABD'ye devrettik. Bu nedenle ilk defa bir uydu haberleşme cihazı Türkiye'den küresel pazara adım atmış oldu. Spot en faydalı 100 buluş arasında yer almıştı. Yeni cihaz 10 buluştan biri olabilir" dedi.

Cihazın android ve IOS uyumlu akıllı telefon ve tabletlerle çalıştığını anlatan Özçelik, şunları kaydetti:

" Uydu telefonları kapalı alanlarda çalışmaz. Çalışması için ek bir takım aparatlar almanız gerekir ki bunların da maliyeti neredeyse biruydu telefonu kadardır. Sat-Fi ile bu sorun ortadan kalkıyor. Bir adet Sat-Fi cihazı aldığınızda 8 telefon ya da tablet rahatlıkla uydu telefonuna dönüşerek görüşme yapmanıza SMS ya da e-posta alıp vermenize imkan sağlayacak. Hem de yalnızca yaklaşık şu anki bir uydu telefonu maliyetine.

Cep telefonuyla yurt dışından görüşme yaptığınız da operatörler size dakikası 5-6 dolar civarında bir fiyat uygulayabiliyor. Ancak Globalstar'ın uydu telefonuyla biz bu hizmeti biz 50 cent'e (dolar) verebiliyoruz.

Cihaz aynı zamanda internet imkanı da sağlıyor. Mobil uydu haberleşmesinde internet hızları çok düşüktür. Ancak Sat-Fi cihazı bu sorunu da kısmen ortadan kaldırıyor. Normalde 9,6 kbps olan internet hızımız Sat-Fi ile yaklaşık 48-56 Kbps hızı gibi çalışıyor. Bu çok fazla bir hız değil. Bununla belki internette sörf yapamazsınız ama okyanusun ortasında ya da bir dağın zirvesinde rahatlıkla maillerinizi alıp gönderebilirsiniz." AA
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Almanyada Binlerce Türk işsiz kalacak!

Almanya'da ortaya çıkan hijyen skandalının ardından Burger King, 89 şubesini kapatma kararı aldı. Bu karar yaklaşık üç bin kişiyi işsiz bırakacak

Dev restoran zinciri Burger King’in Almanya’da 89 şubesini kapatacak olması, aralarında çok sayıda Türk’ün de bulunduğu yaklaşık üç bin kişiyi işsiz bırakacak. Araştırmacı gazeteci Günter Wallraff ve ekibinin yaptığı gizli çekimler sonucunda, Yi-Ko Holding’e ait kapatılacağı açıklanan şubelerde hijyen kurallarına uyulmadığı, çalışanların ağır şartlarda işlerini yaptıkları ortaya çıkmıştı. Almanya genelinde başka işletmeci ya da şirketlerin sahip olduğu restoranlar ise faaliyetlerine devam edecek. Burger King Avrupa’nın, Almanya genelinde toplam 700 restoranı bulunuyor. Bu restoranlar 25 bin kişiyi istihdam ediyor.

"SUSMAYACAĞIZ"

Yaşanan bu gelişmelerin ardından işini kaybedecek olan 50’den fazla restoran çalışanı Türklerin yoğun olarak yaşadığı Köln Ehrenfeld’de bir araya geldi. Yaşananlar karşısında kendilerine çıkış mektubu verilmediğini, bunun da işsizlik parası bile almaya engel olduğunu belirten çalışanlar, kendilerini adeta kara bir deliğe düşmüş gibi hissettiklerini söylediler. Kimi arkadaşlarının kredi çekerek ev ve araba aldığını, kiminin ise ailenin tek çalışanı olduğu için bu durumdan dolayı büyük mağduriyet yaşadıklarını ifade ettiler. Bu haksızlık karşısında susmayacaklarını dile getiren çalışanlar, önümüzdeki günlerde daha büyük eylemlere imza atacaklarını sözlerine eklediler.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

TÜRK KIZILAYI'NDAN TÜRKMENLERE YARDIM ! İNŞALLAH DOĞRUDUR !

HATAY (AA) - Türk Kızılayı, Suriye'nin Lazkiye kırsalı Bayırbucak Türkmen Bölgesi'ndeki Suriyeli Türkmenlere çadır, süt, elbise, çocuk bisküvisi ve kırtasiye yardımında bulundu.

Türk Kızılayı tarafından gönderilen 3 tırlık yardım malzemesi, Suriyeli Türkmenlere gönderilmek üzere Yayladağı sınırına geldi. Yardımlar, burada sınırın diğer tarafında bekleyen araçlara yüklenerek Suriyelilere ulaştırıldı.

Suriye Türkleri Derneği Yardım Dağıtım Sorumlusu Muhammed Kömürcü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk Kızılayı İstanbul Şubesi ve Bölge Koordinatörlüğü'nün destekleriyle, bölgede ihtiyaç duyulan yardımları temin etmeye çalıştıklarını söyledi.

Türk Kızılayı'nın ülkedeki savaşın ilk yıllarından bu yana yanlarında olduğunu kaydeden Kömürcü, "Savaşın ilk gününden bu yana hem sınır ötesindeki hem de Türkiye'deki Suriyelilerin gözü, Türk Kızılayı'nın yolunu gözlüyor. Onlar da ilk günden bu yana halkımızı yalnız bırakmadı. Yaklaşık 4 yıldır gıda, giysi, barınma ve tüm insani yardımları gönderiyorlar. Allah Türk halkı ve Türk Kızılayı'ndan razı olsun" diye konuştu.

Son olarak 3 tır ile 47 ton süt, 180 çadır, 4 bin 200 koli çocuk bisküvisi, günlük 5 bin ekmek ve 400 koli kırtasiye malzemesi olduğunu belirten Kömürcü, yardımların Bayırbucak Türkmen Bölgesi'ndeki halkın yanı sıra, Cebel Ekrad Bölgesi ve Harabjoz köyüne ulaştırıldığını sözlerine ekledi.
AA
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

“Şehidin Kimsesi Kalmadı İsmi Yaşasın” Çağrısı

Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde, 16 yıl önce operasyondan dönerken askeri aracın takla atarak kaza yapması sonucu şehit düşen Uzman Çavuş Hanifi Şentürk’ün köylüleri, şehidin isminin bir mahalleye verilmesini istiyor.

1998 yılında şehit düşen Uzman Çavuş Hanifi Şentürk’ün cenazesi Kadirli ilçesine bağlı Anberinarkı köyünde toprağa verildi. Şentürk’ün şehit düşmesinden birkaç yıl sonra annesi Durna Şentürk, ardından 21 yaşındaki kanser hastası kardeşi onun ardından da babası Erol Şentürk hayatını kaybetti.

Aradan geçen 16 yıla rağmen şehit uzman çavuşun isminin okul, park, sokak gibi bir yere verilmemesine sitem eden köy halkı, şehit Şentürk’ün anısının yaşatılması adına en azından bir mahalleye ya da sokağa isminin verilmesini istiyor.

Şehit Hanifi Şentürk’ün halası Merdane Şentürk ise unutulduklarını belirterek, “Bundan 3 yıl önce yeğenimin isminin Kadirli’de sokağa verileceği haberini almıştık. Bu habere sevindik. Ancak şu ana kadar ismi verilmedi. Bizi unutulmak kahrediyor. Şehidimin hayatta kimsesi kalmadı en azından ismi yaşasın. Yetkililerden ilgi bekliyoruz” şeklinde konuştu.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

51 kez Türk Bayrağı indirildi 59 Atatürk büstüne saldırıldı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dilinden düşürmediği ‘Yeni Türkiye’nin utanç bilançosu ortaya çıktı.
Saygı Öztürk – Sözcü
CHP’li Çıray’ın indirilen bayrak ve Atatürk büstleriyle ilgili sorusuna Genelkurmay Başkanlığı bu yanıtı verdi. Ancak bazı sorulara sessiz kalındı.
Güneydoğu Bölgesi’nin bazı il ve ilçelerinde bayrağımız ve Atatürk heykellerine saldırılar devam ediyor. Polis bölgesinde yaşanan birçok olay “çözüm sürecine zarar verilmemesi” gerekçe gösterilip açıklanmıyor. Genelkurmay Başkanlığı ise birliklerinden kendilerine ulaşan bilgileri kendisine ait internet sitesinde yayımlıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, bayrağımız ile Atatürk büst ve heykellerine yapılan saldırıları kamuoyundan gizliyor. Yaşanan birçok olayın, Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarına girmediği de iddia edilenler arasında. Peki, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın miting meydanlarında devamlı dile getirdiği ‘Yeni Türkiye’de kaç Türk Bayrağı indirildi ve yakıldı? Kaç Atatürk büstüne saldırı yapıldı?
TSK, VAHİM TABLOYU AÇIKLADI
CHP İzmir Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Aytun Çıray’ın konuyla ilgili sorusuna Genelkurmay Başkanlığı tarafından verilen cevapta şöyle denildi: “18 Kasım 2014 tarihine kadar Türk Bayrağı’na 51 saldırı olmuş, 59 Atatürk büstü ise kırılmış, alınmıştır.”
Ancak bir de yanıt verilmeyen sorular vardı. CHP’li Çıray önergesinde, Güneydoğu’da yaşanan olaylara örnekler verdi ve yaşananlara sessiz kalındığını öne sürdü. Genelkurmay’ın cevaplamadığı sorular ise şöyle oldu:
-AKP’nin ‘açılım projesi’, Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını kullanmaktan vazgeçeceğine dair taahhütler üzerine mi oturtulmuştur? Bu taahhütleri kim ne zaman vermiştir?
-Egemenlik kaybına neden olan politikalarınızın anayasal ve yasal dayanakları nedir? Böyle bir dayanak yoksa hükümetiniz Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını kullanmasına engel olma yoluyla vatana ihanet suçunu işlemiş olmuyor mu?
-Bu olaylara gerekli müdahaleleri yapmayan yerel idari, adli ve güvenlik kurumlarının yetkilileri de, kendilerine bu doğrultuda davranmaları yönünde resmi hükümet talimatı ve emri verilmemişse bu çok ciddi suçun sorumluları haline gelmiş olmuyorlar mı?
51 kez Türk Bayrağı indirildi 59 Atatürk büstüne saldırıldı! – İlk Kurşun Gazetesi.
Orijinal haber kaynağı için; İlk Kurşun Gazetesi – İlk Kurşun Gazetesi
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Karabağ'da 3 Nesil 1 Soykırım" Sergisi

 
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

ELAZIĞ'DA DOĞU TÜRKİSTAN SERGİSİ

Elazığ Ülkü ocakları tarafından Doğu Türkistan'da yaşanan olaylara dikkat çekmek için sergi açılışı ve imza kampanyası başlatıldı. Açılan sergide olayların yaşandığı anları anlatan fotoğraflar ve gazete kupürleri yer aldı.
Elazığ Vali Fahribey Caddesi'nde bulunun bir salonda açılan sergiye, Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Abdulahat Abdurrahman da katıldı. Serginin açılışında konuşan Elazığ Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı İl Başkanı Fatih Murat Taşkın "Ata topraklarımız olan Doğu Türkistan'da yaşanan zulmü, vahşeti, yapılan katliamları zihinlerde ve vicdanlarda taze tutmak amacı ve soydaşlarımızın sesini duyurabilme gayreti ile bir fotoğraf sergisi ve imza kampanyası düzenlemeye karar verdik . Ata yurdumuzda yaşanan bu soykırımın birbirinden acı fotoğraflarını burada değerli Elazığlılarla paylaşmak istedik. Diliyoruz ki Elazığ halkımız sadece çevresinde olup bitenlerle değil, binlerce yıllık bir sorumlulukla öz be öz kardaşlarının ve "Mümim, müminin öz kardeşidir" düsturuyla dindaşlarının çileleri de hemhal olsunlar; çünkü Cenab-ı Allah ayeti kerimesinde bize; adaleti, iyiliği ve akrabaya bakmayı emrediyor" dedi.
Açılış konuşmasının ardından sergi katılımcılar tarafından gezildi. Serginin gezilmesinin ardından imza kampanyası da başlatıldı.
İHA
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Atatürkün Giydiği Kıyafetler Defilede Sergilendi

Ramazan ÇELİK/ HATAY, ( DHA ) - HATAYda Osmanlı dönemine ait giysilerin tanıtıldığı defilede, mankenlerin Atatürkün giydiği kıyafetlerle podyuma çıkması izleyenlerin büyük beğenisini topladı.

Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edilen defilede, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü’nün hazırladığı Osmanlı’dan günümüze Türk giysileri temalı elbiseler görücüye çıktı. Defilede, Osmanlı döneminden başlayarak günümüze kadar dönemler boyu giyilen elbiseler tasarımcılarla yeniden hayat bulurken, özellikle Atatürk’ün giydiği elbiselerin sergilendiği dakikalarda salondakiler büyük sevgi gösterilerinde bulundu. Mustafa Kemal Atatürkün öğrencilik yılları başta olmak üzere giydiği üniformalar ve elbiseler tanıtıldı. Atatürk’ün giydiği elbiselerle dans eden mankenler ise büyük alkış aldı.

Toplam 60 elbisenin beğeniye sunulduğu defileyi Hatay Valisi Ercan Topacanın eşi Sevim Topaca ve Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaşın eşi Nazan Savaş olmak üzere çok sayıda kişi izledi.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Üsküp Türk Tiyatrosu bu kez Sultangazili tiyatro severlerle bir araya geldi.

Makedonya Türklerine hizmet veren Üsküp Türk Tiyatrosu bu kez Sultangazili tiyatro severlerle bir araya geldi. Tiyatro topluluğunun sahnelediği ‘Palavracı Asker’ isimli oyun izleyenlerin büyük beğenisini topladı.

Sultangazi Belediyesi, 60 yılı aşkın süredir Makedonya Türklerine hizmet veren Üsküp Türk Tiyatrosu’nu, Sultangazili vatandaşlarla buluşturdu. Belediye Nikâh Salonu’nda “Kedi ve Palyaço” oyununu çocukların beğenisine sunduktan sonra bu kez de yetişkinlerin karşısına çıkan tiyatrocular, “Palavracı Asker” isimli komedya oyununu sahneledi.
Oyunu izlemeye gelen Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay, “Üsküp Türk Tiyatrosu daha önce de Sultangazi’ye gelmiş yine bir oyun sergilemişti. Bu akşam da ‘Palavracı’ adı altında bir tiyatro izleyeceğiz. Kendileri devamlı ülke ülke gezdikleri gibi Sultangazi’yi özellikle tercih ediyorlar. Halkımızın buraya olan teveccühü, tiyatroya olan ilgisi onları da memnun ve mutlu ediyor. Dolayısıyla buradaki arkadaşlarımızın bu tür etkinliklerini bizlere getirmeleri bizim için de önem taşıyor. Çünkü onlara vereceğimiz değer, onlara sağlayacağımız katkı onlara da katkı sağlıyor” şeklinde konuştu.

MADDE BAĞIMLILIĞI KONUSUNDA SEMİNERLER DÜZENLENİYORBelediye bünyesinde çok sosyal etkinlikleri tiyatroyla sınırlı kalmadığını kaydeden Cahit Altunay, “Etkinlik olarak sadece tiyatro ilgili değil, eğitimlerimizle ilgili son zamanlarda özellikle uyuşturucuyla ilgili ciddi seminerlerimiz var. ‘Benim çocuğum yapmaz deme’ adı altında eğitimlerimiz mahalle mahalle devam ediyor. Bu bakıma sadece bunlarla kalmıyoruz. Sosyal faaliyetler için de bir dizi projemiz sürüyor ve her birimin kendi etki alanı oluşuyor” dedi.
İstanbul’a gelerek oyun sahnelemekten dolayı duydukları memnuniyeti dile getiren Türk Tiyatrosu Müdürü Atilla Klinçe ise, “Bu akşam Sultangazi Belediye Başkanımız Cahit Altunay’ın misafiri olarak Türk Tiyatrosu bu güzel seyircinin karşısında yine. Umarım bir oyun izleyeceğiz. Seyircinin taktirini kazanırsak ne mutlu bize. Heyecanlıyım doğrusu” sözleriyle duygularını ifade etti.
Tek perdeden oluşan ‘Palavracı Asker’ isimli oyunla Sultangazili tiyatro severlerin karşısına çıkan topluluk, izleyicilerden tam not aldı.
MİLLİYET
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «