SAMSUN

Türk Dili Konuşulan Coğrafyalarda Kültür-Sanat ve Sanat Eğitimi Sempozyumu düzenlendi.

Erzincan Üniversitesi ve Abay Kazak Milli Pedagoji Üniversitesi işbirliği ile 1. Uluslar arası Türk Dili Konuşulan Coğrafyalarda Kültür-Sanat ve Sanat Eğitimi Sempozyumu düzenlendi. 2 gün devam eden sempozyumda, Türk dilini konuşan coğrafyalarda kültür ve sanat alış-verişi ve bu coğrafyalardaki kültürel ve sanatsal faaliyetlerin tanıtımı amaçlanıyor.

Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen sempozyum öncesi, Kazakistan’dan gelen misafirlere Erzincan Belediyesi Mehteran ekibi tarafından mini konser verildi. Türk Dili Konuşulan Coğrafyalarda Kültür-Sanat ve Sanat Eğitimi Sempozyumu'na Vali Vekili Mehmet Kurt, Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy, Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İlyas Çapoğlu, Abay Kazak Milli Pedagoji Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aktolkin Kulsariyeva, UNESCO Koordinatörü Rustam Muzafarov, her iki üniversitenin öğretim üyeleri, Türk ve Kazak öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve her 2 ülke marşlarının okunmasıyla başlayan sempozyumda, katılımcılara Erzincan Üniversitesi'nin tanıtım filmi izlettirildi. Programda ayrıca, Kazakistan’dan Erzincan’a gelen üniversite öğretim üyeleri kendi ülkelerine özgü kıyafetleri, Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy ve Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İlyas Çapoğlu’na hediye etti.

‘KÜLTÜR MİRASLARIMIZI GENÇLERE AKTARACAĞIZ’

Her 2 ülke arasında kültür ve sanat miraslarının gençlere karşılıklı olarak aktarılmaya çalışıldığını söyleyen Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İlyas Çapoğlu yaptığı konuşmada; “Kardeş üniversiteler arasında üstün gayretlerle oluşturmaya çalıştığımız eğitim-dostluk hareket çerçevesinde mutluluk verici başka bir anı daha birlikte paylaşmaktayız. Böylelikle kökü bir, sınırları ayrı olan milletin köklerinden bugüne taşıdığı kültür mirasımızı günün gençlerine karşılıklı olarak aktarmaya çalışıyoruz. Birbirimizi daha iyi anlamaya, tanımaya, birbirimize daha fazla destek olmaya çabalıyoruz.” şeklinde konuştu.

Yapılan sempozyumdan duyduğu memnuniyeti dile getiren Abay Kazak Milli Pedagoji Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aktolkin Kulsariyeva,emeği geçenlere teşekkür etti.

Kazakistan’dan gelen misafirleri Kazakça selamlayan Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy, konuşmasında; “Bugün burada bulunan misafirlerin birçoğunun sanatla yakından ve uzaktan ilgileri var. Çok kıymetli konuklar olduğunu biliyorum. Çünkü içinde sanat ruhu olanların gerçekten huyları ve meziyetleri güzeldir.” dedi.

KÜLTÜR VE SANAT DEĞERLERİNİ TANIMA ADINA ÖNEMLİ ÇALIŞMA

Sempozyumda konuşan Vali Vekili Mehmet Kurt, “Popüler kültürün ve popüler sanatın artık dünyayı kasıp kavurduğu ve tek güzel bir nitelik kazandığı, sınır tanımaksızın tüm ülkeleri etkilediği ve sanatın artık çabuk alınan, çabuk üretilen, çabuk tüketilen ve nitelik arz etmeyen, nitelik istenmeyen bir konu olarak, bir kavram olarak algılanmaya başladığı bugünümüzde bu tür toplantıların, bir araya gelişlerin ve sempozyumların bu sorunları çözme hem de özümüze ait kültür ve sanat değerlerini tanıma, tekrar hatırlatma adına çok önemli olduğunu düşünüyorum.” açıklamasında bulundu.

Konuşmaların ardından akademik çizim, yağlı boya resimde akademik yaklaşımlar, yağlı boya resimde modern teknikler ve linol baskıların yer aldığı serginin açılışı yapılarak, Türk ve Kazak davetliler sergiyi gezdi.

Sempozyum oturumlarında, Türk ve Kazak sanat ve kültürel faaliyetlerin bölümlerine göre yürütülen çalışmalar katılımcılara anlatıldı. CİHAN

http://www.haber3.com/
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Türk Sikorsky helikopteri için 8 milyar dolarlık anlaşma!

Türkiye'nin uzun pazarlıklar sonucu Türkiye'de üretim üssü kurdurmayı başardığı ünlü Sikorsky helikopterleri için 8 milyar dolarlık ihracata hazırlanıyor. Türkiye'nin Genel Maksat Helikopter ihtiyacını karşılamak üzere Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın açtığı 3.5 milyar dolarlık ihaleyi kazanan Sikorsky, Türkiye ofisini de Afrika ve Ortadoğu merkez ofisi haline getirdi.

Şubat ayında genel maksat helikopteri projesi için Türkiye ile 3.5 milyar dolarlık sözleşme imzalayan ABD'li Sikorsky Aircraft, Türkiye'de üreteceği helikopterleri Ortadoğu ve Afrika'ya ihraç etmeye hazırlanıyor.

Sikorsky Aircraft'ın Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Başkan Yardımcısı Anand Stanley, Eylül ayı başında Türkiye ofislerini Ortadoğu ve Afrika bölgelerinin merkez üssü haline getirdiklerini ve bu bölgeye ihracatı Türkiye üzerinden yapmaya başlayacaklarını söyledi.

8 MİLYAR #39;LIK KONTRATLI PROJE

Stanley'in verdiği bilgiye göre Türkiye'de üretim yapıp bu ülkelere ihracat yapmak, bu ülkelerdeki müşteri ilişkilerini yönetmek ve servislerini yapmak da Türkiye ofisinin görevleri arasında olacak. Türkiye'nin kullanımı için ve ihracat amaçlı üretilecek kontrata bağlanmış projelerin bedelinin 8 milyar dolar olduğunu belirten Stanley, Türkiye'de büyüme hikayesinin bir parçası olmak istediklerini vurguladı.

KAYNAK HaberTürk
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

26 Eylül Türkçe bayramı kutlu olsun!

26 Eylül 1932 - Birinci Türk Dil Kurultayı

Birinci Türk Dil Kurultayının toplandığı gün olan 26 Eylül, kurultayda alınan kararla Dil Bayramı olarak kutlanır. Bu kurultay, Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun (o zamanki adıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti) ilk kurultayıdır.

Atatürk, dil konusundaki çalışmalara halkın katılması gerektiğini düşünüyordu. Birinci Tarih Kurultayı çalışmalarının sürdüğü 10 Temmuz 1932 gecesi, Çankaya Köşkünde birlikte olduğu dil ve tarih uzmanlarına, “Dil işlerini düşünecek zaman da gelmiştir. Ne dersiniz?”diye sordu. Bu öneri sevinçle karşılanınca Atatürk düşüncesini şu sözlerle açıkladı:

“Öyle ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun.”

Hükümete başvuru yapıldı ve 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu kuruldu. Kurumun başkanı Samih Rıfat, genel yazmanıRuşen Eşref Ünaydın oldu; Yakup Kadri Karaosmanoğlu ileCelal Sahir Erozan da kurucu üyelerdi.

Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Kurultay adı verilen ilk genel kurulu 26 Eylül 1932 günü Dolmabahçe Sarayında başladı. Daha önce yapılan çağrının da etkisiyle kurultaya 814 üyeyle birlikte katılanların sayısı 917’ye ulaştı. Katılanlar arasında saz şairleri ile yeldirmeli köylü kadınların sergiledikleri görüntü toplantının ulusal niteliğinin simgesi sayılabilir.

Başkan Samih Rıfat, kurultayın açış konuşmasında, amacın Türkçeyi ulusal dil düzeyine çıkarmak, yazı dili ile halk dili arasındaki ayrılığı gidermek olduğunu belirtmiş, bu amaca da ancak halkın katılımıyla ulaşılabileceğini söylemişti.

Kurultayda, Türk Dil Kurumu’nun tüzüğü üzerinde çalışılmış, tüzüğün birinci maddesinde şu yargıya yer verilmişti:
"Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin yüksek koruyucu başkanlığı altında 12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti adlı bir cemiyet kurulmuştur."

Derneğin amacı da şöyle belirlenmişti:
"Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, Türk dilinin öz zenginliğini meydana çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir."
Kurultayın son gününde, her yıl 26 Eylülün derneğin Dil Bayramı olarak kutlanması önerisi oybirliği ile kabul edildi. Biz de her yıl 26 Eylülü, Dil Derneği’nin düzenlediği etkinliklerle, Dil Devriminin yıldönümü olarak coşkuyla kutluyoruz.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Atatürk’ün Türk Dili ile ilgili sözleri!

Milletlerin bağımsızlığı ve yükselişi ile dil arasındaki bağı çok iyi gören Atatürk'ün dil ile ilgili sözleri, Büyük Önder'in dile verdiği önemi anlatıyor.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk dilinin bugünkü gelişmiş ve zenginleşmiş şeklini alabilmesi için çok uğraşmış, bir hayli çaba sarf etmiştir. Bilim ve sanat adamlarının görüşlerini alırken kendisi de çeşitli görüşler ileri sürmüştür. Onun yazdığı Geometri kitabının dilimize kazandırdığı kelimeleri, bugün hâlâ kullanmaktayız.

Büyük Önder’in inkılâplarının en önemlilerinden biri harf inkılâbıdır. Türkler, harf inkılâbıyla dillerini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracak ve bugün, 70 yıl öncesinin Türkçesine göre çok durulaşmış bir Türk dili ile yazacak ve konuşacaklardı. Dilimiz yeni kelimelerle zenginleşirken artık aydınlarımızın bile ne anlama geldiğini bilemediği doğu kökenli kelimeleri büyük ölçüde terk etmeye başlamıştı.

Dilimiz ve kültürümüz, zaten var olan cevherine Atatürk’ün kazandırdığı yeni bir ruh ve yeni bir ivme ile gelişmiş, bugün gurur duyacağımız bir seviyeye gelmiştir. Ancak batıdan alınan kelimelerle yabancı kültürlerin etkileri bizi yeniden bir şeyler yapmaya yönlendirmelidir. Bu konuda, Atatürk’ün direncini göstermek zorundayız.

Atatürk’ün Türk Dili ile ilgili sözleri:

Türk milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır. (1929)

Zengin sözlüğümüzün toplandığı gün, milli varlığımız en kuvvetli bir dal kazanacaktır. Bizim milliyetçiliğimizin esası dil birliğinin korunmasıyla mümkün olacaktır. (1938)

Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir. (1929)

Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim ahenkli, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. (1928)

Türk dili zengin, geniş bir dildir. Her kavramı ifade kabiliyeti vardır. Yalnız onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde çalışmak lazımdır. (1930)

Gaye, bugünkü ve yarınki Türk’ün medeniyetini kucaklayacak en güzel ve en ahenkli Türkçe’dir. (1932)

Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygusunun gelişmesinde başlıca etkendir.

Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk eserlerine önem veriyoruz. Baykal ötesindeki Yakut Türklerinin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz. (1924)

Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin.

Milli bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz.

Ülkesini yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. (1930)

Türk dilinin kendi benliğine, aslında güzellik ve zenginliğe kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın dikkatli, ilgili olmasını isteriz. (1932)

Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için her yayın vasıtasından faydalanmalıyız. Her aydın hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli, konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz. (1938)

Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz. (1931)

Başka dillerdeki her bir sözcüğe karşılık olarak dilimizde en az bir sözcük bulmak ya da türetmek gerekir. Bu sözcükler kamuoyuna sunulmalı, böylece, yaygınlaşıp yerleşmesi sağlanmalıdır.

Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatında egemen ve esas kalacaktır. (1933)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Türk askeri çuvalcıya teslim!

Acaba TSK bunu kabul edecek mi? Ederse nasıl eder? Türk ordusu bu kadar aciz mi?
IŞİD ile mücadelede NATO yoksa Amerikan askerinin planlarına mı uyacağız yoksa TSK'nın kendi planı mı var?

...
IŞİD’le savaşta aktif rol alırsak subaylarımız Mehmetçiğin başına çuval takan ABD’li Mayville’in emrine girecek!
Türkiye düşmanı!
2003’te ABD askerleri, Süleymaniye’deki Türk Özel Kuvvetleri Bürosu’nu basıp, 11 Türk askerini esir almıştı. Mayville askerlerimizin başına çuval geçirerek Kerkük’teki karargâha götürmüştü. Mayville, bir süre önce de yardım kamyonumuzu Kerkük’te durdurup askerlerimizi gözaltına almıştı.
“İşbirliğine hazırız” 
Ankara’nın “çekince” koyduğu rehine sorununun çözülmesiyle ABD Dışişleri Bakanı Kerry, “Türkiye de IŞİD’e karşı koalisyona katıldı ve cephe hattında yer alacak” dedi. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da “Türkiye, lojistik ve istihbarat dahil, her türlü iş birliğine hazırdır” diye konuştu.
“Mecbursun” baskısı
ErdoĞan, Akdoğan ve Kerry’nin “koalisyona destek” açıklamalarına, askeri uzman ve siyasilerden tepki geldi: Türkiye’yi ateşe atıyorlar. ABD elinde maşa varken, kendini ateşe atmaz. ABD’liler Erdoğan’a ‘mecbursunuz’ anlamında açıklamalar yaptı. İkna etmişler ki ‘yapamayız’ diyemedi.
Türkiye, IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun askeri ayağına da katılırsa, Türk subaylarına bir zamanlar Türk askerinin başına çuval geçirmiş olan ABD Genelkurmay Başkanlığı Operasyonlar Direktörü Korgeneral William C. Mayville komutanlık edecek.  2003 yılında, Kuzey Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesinde rol oynayan Mayville, şimdi IŞİD’le mücadele koalisyonunda en ön safta görev yapıyor.  4 Temmuz 2003 cuma günü ABD Kara Kuvvetleri’ne bağlı 173’üncü Hava İndirme Tugayı askerleri, Kuzey Irak Süleymaniye’deki Türk Özel Kuvvetleri Bürosu’na yaptıkları baskın sonucu 3’ü subay, 8’i astsubay 11 Türk askerini esir almıştı. O dönemde albay olan William C. Mayville, askerlerimizin başına çuval geçirerek Irak’ın işgalinden sonra ABD güçlerinin bölgede karargâh olarak kullandığı Kerkük Havalimanı’na götüren komutan olduğu belirtiliyor. O dönemde Kerkük Vali Konağı’nda Kürt Vali, Süleymaniye’deki Celal Talabani ve oğlu ile çok yakın ilişkiler kuran C. Mayville, Kürtleri gerçek müttefiki kabul etmiş ve onların sık sık davet ve ziyafetlerine katılmıştı. Mayville o dönem Türkiye’den Türkmenlere yardım götüren TIR’ları didik didik etmiş; Türkmenlere adeta nefes aldırmamıştı. Mayville, mart ayında bir Türk yardım kamyonunu Kerkük’e girerken durdurmuş ve refakat eden askerleri gözaltına almıştı. Askerlerimize çuval geçirilmesi emrini veren kişinin dönemin komutanı Orgeneral David Petraeus ve Korgeneral Ray Odierno olduğu ortaya çıkmıştı.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Doğu Türkistan'da Çin katliam yaptı, 50 Uygur Türk'ünü Şehid etti. :(


TÜRKLER BİRLEŞMEDİKÇE BU GÜN DOĞU TÜRKİSTAN YARIN KERKÜK, KARABAĞ VE TÜRKİYE BU KATLİAMLARI YAŞARIZ! TÜRKLERE GELİNCE BU İNSAN HAKLARI YOK OLUYOR KALLEŞ DÜNYA!
...
Çin, Doğu Türkistan Bügür şehrinde çıkan olaylarda en az 40 sivilin katledildiği ortaya çıktı. Son bir yıldır Doğu Türkistan'da etnik temizliğe yönelen Çin polisi, Çinli göçmenlerle Uygur Türkleri arasında çıkan olaylarda ağır silahlar da kullandı. Çin polisinin saldırıları 21 Eylül'de başlayarak 3 gün sürdü. Büğür şehrinde kendini savunmaktan aciz sivillere yönelik katliam sırasında 6 göçmen Çinli de öldü. Şehir merkezinden ara sokaklara kadar yayılan olaylar sırasında 4 Çinli polis göstericiler tarafından linç edildi.

ÇİN MEDYASI ÖLÜ SAYISINI 2 OLARAK DUYURMUŞTU

Pekin hükümeti Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak kabul ettiği Doğu Türkistan'da son bir yıldır meydana gelen olaylarda 250'den fazla uygur Türkü'nü katlettiği biliniyor. Son olaylardaki ölü sayısını Çin gazeteleri önce 2 olarak duyurmuş, Çin Resmi haber ajansı bugün geçtiği bülten de ise durumun vehametini ortaya koyan rakamları ilk kez açıklamıştı. Çin'in resmi haber ajansı Xinhua, Pazar günü Bayangolin iline bağlı Bügür ilçesinde çıkan olaylarda isyancı 40 Uygur'un vurularak öldürüldüğünü bildirdi.

PEKİN OLAYLARI 4 GÜN BOYUNCA SANSÜRLEDİ

Kanlı olayların bilançosunu dört gün gecikmeli olarak bu akşam duyuran Xinhua, organize terörsaldırısı olarak nitelediği eylemde 6 sivil ve 4 polisin de hayatını kaybettiğini belirtti. Çin medyası, pazartesi günü geçtiği haberlerde ölü sayısını iki olarak duyurmuştu. Ancak, Hür Asya Radyosu, yerel kaynaklara dayanarak bu sayının onlarca olduğunu kaydetmişti. Çin medyasına göre, Şincan Uygur Özerk Bölgesi'nde bu yıl meydana gelen muhtelif saldırı eylemleri sonucu ölenlerin sayısı 250'yi aştı.

Bölgenin dış dünyaya kapatılması nedeniyle, olayların gerçek mahiyetinin tespiti mümkün bulunmuyor. Yabancı gazeteciler ya da insan hakları gözlemcilerinin bölgeye girişi halen yasak.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «