SAMSUN

Ülkücüler Demişti!

POLİS MÜDÜRÜ LÜTFÜ ÇİÇEK’TEN ÇOK ÖNCELERİ ÜLKÜCÜLER DEMİŞTİ; “GEREKİRSE KAN DÖKERİZ, VATANI BÖLDÜRTMEYİZ!” DİYE!

Geçtiğimiz günlerde Bingöl’de şehit edilen iki polisin katil zanlılarından dördü güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürüldü. Bu hainlerden birinin ölüsü Diyarbakır’da toprağa verilmek istendi. PKK’lı katilin cenazesini her zaman olduğu gibi bir şova dönüştürmek isteyen PKK yandaşları ile güvenlik görevlileri karşı karşıya geldi. Ancak bu sefer güvenlik güçleri oldukça kararlıydı. Ölü hainin cenazesine sahip çıkan diri hain severler ile polisler arasında ilginç diyaloglar yaşandı. Diyarbakır emniyetinde görevli bir yetkilinin PKK yandaşlarına söylediği “Siz bize Serhildan’ı (Başkaldırı, İsyan) öğrettiniz, biz de size Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölünmeyeceğini öğreteceğiz!” şeklindeki sözleri bir anda gündeme oturdu. Herkes bu konuşmasından dolayı emniyet görevlisi Lütfü Çiçek’e minnettar kaldı!

Oysa bu onun görevi ve aslında bu sözler on yıllar önce Başbuğ Alparslan Türkeş ve ülkücüler tarafından defalarca ve oldukça yüksek bir sesle söylenmiş, Türk milliyetçilerinden alıntı yapılmış sözlerdir. Hatırlarsanız bu tür olaylar Diyarbakır başta olmak üzere tüm yurtta daha önce de olmuş, polisler PKK paçavralarını ve Apo denen itin posterlerini taşıyanlara müdahale etmemiş, açılıma zarar gelmesin diye azami özen göstermiş ve ortalık yanarken saklanmak zorunda kalmıştı. Ta ki ülkücülerden bir kısmı son olayların da etkisi ile demokratik haklarını kullanmak üzere sokağa çıkıp, “Yeter ulan!” diye haykırana kadar. Bu bağlamda eğer o polis memuru bir Türk milliyetçisi ise zaten yapması gerekeni yapmış, söylemesi gerekeni söylemiştir. Özel bir teşekküre gerek yoktur!

Dolayısıyla bu ülkede hem askere, hem polise ve hem de PKK ve tüm bölücü unsurlara Türk devletinin bölünmeyeceğini öğreten tek bir yapı vardır, o da Türk milliyetçileri/ülkücü harekettir!

Ülkücü hareket, bölücülere karşı verdiği mücadele ve duruşuyla, kahraman polis ve askerimize moral kaynağı olurken, polis ve askerin elini kolunu bağlayan açılımcı AKP hükümetleri, Tayyip ve bölücülerin de korkulu rüyası olmuştur!

Bu konuda anlatacağımız çok şey vardır! Yeri geldikçe onları da anlatırız…

Ancak ne acıdır ki Diyarbakır’daki PKK yandaşlarına “Vatanın bölünmeyeceğini size öğreteceğiz!” diyen polisin arkadaşları, “Vatanın bölünmemesi için Bingöl’de şehit olan arkadaşlarının” Ankara Kocatepe camiindeki cenaze törenine halkı almamıştır. Bu, “verilen emir böyledir” diye geçiştirebileceğimiz bir konu değildir. Daha bir gün önce arkadaşlarını şehit veren polislerin, “hükümet protesto edilmesin” diye gösterdiği hassasiyet gereksizdir. Şehit arkadaşlarının cenazesine saygı gösterip, Ankaralıların şehidimize karşı son İslami ve insani görevini yapmasına engel olmamalıydılar.

PKK yandaşlarına ağzının payını veren emniyet görevlisi Lütfü Çiçek’in şehit arkadaşlarının Kocatepe camiindeki cenazesine halkı almayan arkadaşlarına da söyleyeceği bir çift söz olmalıdır. Lütfü Çiçek bu bağlamda bundan sonra göz önündedir ve Diyarbakır’da olan her olayda aynı hassasiyeti devam ettirerek PKK’lılara göz açtırmayacağını umuyoruz.

Ezcümle; şunu da belirtmeliyim ki bu konuşma benim de gururumu okşadı. Her ne kadar “görevi ya da ülkücüyse yapması gereken” de desem bir teşekkür de benden!
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Şok iddia: Camilerde IŞİD için asker toplanmaktadır.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Fevzioğlu, "Şu anda sınırımızın ötesindeki IŞİD’in Türkiye’deki sempatizanı destekleyicisi olarak Hizbullah terör örgütü çok çeşitli çok farklı yapılar adı altında yeniden mantar gibi her yerde çıkmaktadır. Savcılarımıza görev düşmüştür, burnumuzun dibinde camilerde IŞİD için asker toplanmaktadır. Türk Ceza Kanununa göre suçtur. Hani soruşturma, hani açılmış dava, parasal yardım yapmak suçtur, petrolünü almak suçtur, bunlarla ilgili bir tedbir alındığını biz duymadık." dedi.

Ehlibeyt Kültür ve Dayanışma Vakfının davetlisi olarak Hatay'a gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Fevzioğlu ülkede toplumsal bir barışa ihtiyaç olduğunu söyledi. "Çözüm süreci" yerine "Toplumsal barış" kalıbını ısrar ile kullandıklarını kaydeden Fevzioğlu "Yaklaşımımız şu, Türkiye’de hiç kimseye ayrımcılık ne kanunen nede fiilen uygulanabilir, ister özelde, ister kamusal alanda. Ama hiç kimsenin de kanunsal ayrıcalığı hukuken yoktur, fiilen de olamaz. Ülkenin kanunları her yerde ayrımcılığa, ayrıcalığa izin vermeksizin eşit olarak kullanılmalıdır. Konu Türkiye’deki Kürt sorunu üst başlıkta insan hakları sorunudur. O insan hakları sorununun bir parçası Alevilerdir, bir parçası emekçilerdir, bir parçası öğrencilerdir. Her alanda Türkiye insan hakları ve özgürlükler sorununun ortasındadır. Kendisi demokrat olmayan bir hükümetin sadece demokrasiyle çözülecek olan bir sorunu ben çözebildiğini sanmıyorum. İlgili toplumsal kesimlerin ve siyasi liderlerin ne söylüyorlarsa onu kast etmeleri lazım. Yani satır arasında başka bir şeyi kaydetmek, olmazsa bu seçenekleri de budur diye anlatmak yapılmaması gerekir" dedi.

Türkiye’nin IŞİD’ karşı müsamahalı davrandığı algısının kamuoyunda var olduğunu söyleyen Fevzioğlu şöyle konuştu: "IŞİD’le PKK’yı birbirine kırdırmak gibi bir tavır içinde olduğu algısı vardır, arada sivillerin katledilmesinin de çok fazla rahatsızlık yaratmadığı şeklinde bir düşünce, azımsanmayacak ölçekte maalesef hakim olmuştur. İktidarın dış politikada mezhepçi, din eksenli okumakla sınırlı sığ yaklaşımı Ortadoğu’yu kavramasına engel teşkil etmiştir. Dünya devletleri Ortadoğu’da politikalarını revize ederken saplantılı dış politika yürüten Türkiye, Esad’ın devrilmesine kilitlenmiş bir şekilde, her türlü politikasını ve eylemini Esad’a karşı belirlemiş ve böylece IŞİD’in güçlenmesine maalesef sebebiyet vermiştir. Ülkemizde ve vatandaşlarımızda huzursuzluk yaratmıştır. Aynı zamanda bu sokaklara da yansımıştır. Şu anda sınırımızın ötesindeki IŞİD’in Türkiye’deki sempatizanı destekleyicisi olarak Hizbullah terör örgütü çok çeşitli çok farklı yapılar adı altında yeniden mantar gibi her yerde çıkmaktadır. Savcılarımıza görev düşmüştür, burnumuzun dibinde camilerde IŞİD için asker toplanmaktadır. Türk Ceza Kanununa göre suçtur. Hani soruşturma, hani açılmış dava, parasal yardım yapmak suçtur, petrolünü almak suçtur, bunlarla ilgili bir tedbir alındığını biz duymadık. Türkiye’nin Irak’ın ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne mutlak olarak saygı göstereceğini ilan edip sınırını teröristlere karşı mühürlemesi kaçınılmazdır. HDP’nin barış süreci tehlikeye girer, biter açıklamaları da TC’yi tehdit gibi algılanır, bu da barışa hizmet etmez çünkü Türkiye PKK’nın bir kolu olan PYD’ye ağır silah yardımı yapamaz, çünkü kendisine dönecek silahları kendi eliyle herhalde başka bir terör örgütüne vermemelidir. Bunun için öncelikle sınırların teröristlerin geçişine kapatılması gerekir. Esad’ı devirme saplantısı yerine Esad’ın uluslar arası hukuka uygun davranmasını sağlama kararlılığı sergilenmelidir."

Bugün gerçekleştirilen HSYK seçimlerini üzüntü ile izlediklerini söyleyen Fevzioğlu, "Bize ona ya da buna bağlı yargı değil bağımsız, tarafsız, adil yargılama yapabilen ve hesap verebilen bir yargı lazım. Bunu sağlamaya elverişli bir sistem olmadığı sürece yargı üzerine yargı dışı güçler çatışır durur." dedi.

CİHAN
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Bahçeli: Erdoğan Nerede Olduğunu Artık Kesinleştirsin


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sayın Erdoğan, nerede olduğunu artık kesinleştirsin. Cumhurbaşkanı mıdır Başbakan mıdır? Bir parti genel başkanı mıdır? Ne olduğunu net olarak ifade etsin" dedi. Özgür Suriye Ordusu üyelerinin eğitilmesi konusuyla ilgili yorumu sorulan Bahçeli, "Amerika Birleşik Devletleri Türkiye'yi terbiye etme anlayışından vazgeçmelidir. Kimi eğitecek, kimi donatacak. Böyle şey mi olur?" diye konuştu.

KENDİ KULLANDIĞI KLASİK OTOMOBİLİYLE GELDİ

MHP Lideri Devlet Bahçeli, partisinin Ankara Kızılcahamam'da gerçekleştirilen kampına katıldı. Bahçeli, MHP'nin Merkez Yönetim Kurulu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) Grubu mensuplarının katılımı ile bir otelde düzenlenen kampa kendi kullandığı klasik otomobili ile geldi. Sarı renkteki ve 06 TCD 07 plakalı, 1970 model otomobili kullanan mhp lideri bahçeli, kampı ziyaretinin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

'ERDOĞAN NEREDE OLDUĞUNU ARTIK KESİNLEŞTİRSİN'

Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son dönemde yaşanan olaylara ilişkin olarak Meclis açılır açılmaz bazı yasal düzenlemeler yapılacağına dair açıklamaları ile ilgili sorulan soru üzerine şunları söyledi:

"MHP'nin Merkez Yönetim Kurulu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu üyeleri ortak toplantısını Kızılcahamam'da 2 gün süre ile gerçekleştirmiştir. Türkiye'nin gündemi üzerinden arkadaşlarımız ayrıntılı bir şekilde düşüncelerini paylaşmışlardır. Önemli değerlendirmeler yapılmıştır. Sayın Erdoğan, nerede olduğunu artık kesinleştirsin.Cumhurbaşkanı mıdır başbakan mıdır? Bir parti genel başkanı mıdır? Ne olduğunu net olarak ifade etsin. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun AKP Genel Başkanı olarak görevini üstlenme huyundan vazgeçsin. Eğer Meclis'e birileri bir şey getirecekse bu iktidar partisinin sorumluluğu altındadır. ya Bakanlar Kurulu sunar ya grup başkanvekilleri konuyu gündeme getirir ve Meclis'te tartışılır. Cumhurbaşkanının görevi anayasaya sadık kalacaksın Meclis sonuçları üzerinde onaylama veya reddetme halidir. Cumhurbaşkanının Türk milletinin böyle karmakarışık bir ortamda bulunduğu sürede fazla konuşmamasını, siyasi gezilerine son vermesi ve devlet imkanları ile başbakanlıktaki alışkanlıklarının toplu açılış törenleri ile gerçekleştirme yolunu tercih etmemesini tavsiye ederiz. Cumhurbaşkanı toplu açılışın nesini yapacak? Müsaade etsin de onu Davutoğlu yapsın."

'KÜRT KARDEŞLERİMİZ PKK İLE OLAN İLİŞKİLERİ VARSA BUNU KESMELİ'

Gerilimlere son verilmelidir diyen Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm imkanlarını, emniyet gücünü seferber etmeli ve olaylara son vermelidir. Bunda başarılı olmak mecburiyetindedir. Türkiye'de yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimiz çok sabırlı soğukkanlı olmalı ve PKK ile olan ilişkileri varsa bunu kesmeli PKK'nın bütün eylemlere karşı da mesafeli durmalıdır. Eğer PKK, Diyarbakır'da Mardin'de veya o bölgede herhangi bir ilimizde ve ilçemizde yapılmış eylemlere karşı desteğini orada yaşayan halktan bulmazsa artık yapacağı bir eylem de kalmaz o eylemin sonucunu alması da mümkün değildir" diye konuştu.

'KİMİ EĞİTECEK, KİMİ DONATACAK?'

Özgür Suriye Ordusu üyelerinin eğitilmesinin gündemde olduğu ve bu konu hakkında görüşleri sorulan Bahçeli, "Amerika Birleşik Devletleri Türkiye'yi terbiye etme anlayışından vazgeçmelidir. Kimi eğitecek, kimi donatacak. Böyle şey mi olur?" yanıtını verdi.

Bahçeli, Kızılcahamam Kampı'ndan yine kendi kullandığı klasik otomobiliyle ayrıldı. -Ankara
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü Öğrencilerinden Hafta Sonu Etkinliği

Ahi Evran Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazanarak Kırşehir’e gelen öğrenciler, hem şehri hem de adını tarihe altın harflerle yazdıran Aşık Paşa’yı yaptıkları gezilerle tanıyarak öğreniyor.

Öğrencilerini gruplar halinde Ankara-Kayseri karayolu üzerinde bulunan Aşık Paşa Türbesine götüren Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal, öğrencilerinin tarihi yerinde görerek tanımalarını sağlamaya çalıştıklarını söyledi. Köksal, "Bölümümüze yeni gelen öğrencilerimize 3 yıldır, Aşık Paşa ile ilgili bilinmesi gereken her şeyi yerinde göstererek ve çalışmalarımızı hafta sonu etkinliği şeklinde gerçekleştiriyoruz. Farklı şehirlerden gelen öğrencilere Türk dili ve edebiyatı dersinde birinci yıldan dördüncü yıla kadar ders olarak görecekleri ve bu günlere yaptığı çalışmalarla büyük eserler kazandıran Aşık Paşa’yı anlatarak ve göstererek onların gelişimlerine katkı sunuyoruz" dedi.
Köksal, “Aşık Paşa Türk diline gösterdiği hassasiyeti ile tanınır. Garipname adlı eserinde de bunu açık şekilde görmekteyiz. Bu eserde Türkçe’nin ihmal edildiğini, Türklerin bile kendi dillerini yeterince bilmediğini, Farsçaya gereğinden fazla iltifat edildiğini söyleyerek Türkçeyi müdafaa eder” ifadelerini kullandı.
"AŞIK PAŞA ÖNEMİNİ TÜRK DİLİNE GÖSTERDİĞİ HASSASİYETTEN ALIR"
Aşık Paşa’nın Kırşehir’de 1272 yılında, mutasavvıf bir ailenin evladı olarak dünyaya geldiğini belirten Köksal, "Eserlerinin tamamında tasavvufun etkisi büyüktür. Dindar birisi olması nedeniyle de eserlerinde tasavvufi motifler ağırlık kazanır. Aşık Paşa’nın Türk dili ve edebiyatı açısında en önemli eseri Garibname’dir. 12 bin beyit dolayında olan Garibname dini-tasavvufi konulu bir mesnevi olup halka tasavvufu öğretmek amacıyla yazılmıştır. Bir bakıma Aşık Paşa, Mevlana Celaleddin Rumi’nin mesnevisinde yaptığını Türkçe olarak Garibname’de yapmıştır" şeklinde konuştu.
Öğrencilerle etkinlik olarak çalışmalarının uzun yıllar boyunca devam edeceğini belirten Köksal, yaptıkları çalışmalarda farklı kültürlerden gelen öğrencilerin de yaşadıkları kültürle çalışmalarına destek verdiklerini ve Kırşehir’de hem tarihi yaşayıp hem de ders olarak gördüklerini söyledi.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

TSK'dan kayıp helikopter açıklaması!

İzmit Cengiz Topel Havaalanı'ndan Konya'ya gitmek üzere havalanan askeri helikopter, bir süre sonra radardan kayboldu. 
GENELKURMAY'DAN AÇIKLAMA

Genelkurmay Başkanlığı'ndan helikopterle ilgili yapılan açıklamada ise şöyle denildi:

Deniz Kuvvetleri Deniz Hava Komutanlığına (Kocaeli) ait bir adet S-70B Sikorsky tipi helikopter, Konya'ya eğitim maksadıyla gitmek üzere, 12 Ekim 2014 günü saat 12.18'de Cengiz Topel Askeri Havaalanından (Kocaeli) havalanmıştır.

Söz konusu helikopter ile 12 Ekim 2014 günü saat 12.25'te telsiz irtibatı kesilmiştir.

Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait bir CASA uçağı ile dört adet arama kurtarma helikopteri arama faaliyetine havadan iştirak etmekte olup; helikopterin rotası üzerindeki bölgelerde de karadan Jandarma Genel Komutanlığına ait birlikler tarafından arama faaliyeti sürdürülmektedir...
ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR
Arama- kurtarma çalışmaları rota üzerindeki İzmit'in Kartepe ve Afyonkarihasar'ın İhsaniye ilçeleri sınırları içindeki dağlık kesimlerde yoğunlaştı.

Cengiz Topel Havaalanı'nda bulunan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Hava Üs Komutanlığı'nda görevli Deniz Pilot Binbaşı Deniz Akdeniz ve yardımcısı, Sikorsky tipi helikopterle Konya'ya gitme görevi aldı. Saat 12.00'de havalanan helikopter, bir süre sonra radardan kaybolunca, arama- kurtarma ekipleri alarma geçirildi.

İKİ YERDE ARANIYOR

Askeri yetkililer, helikopterin uygun bir yere indiğini umut ettiklerini ve arama- kurtarma çalışması başlatıldığını söyledi. Helikopterin rotasındaki dağlık bölgeler gözden geçirilirken, önce Samanlı Dağaları'nın en yüksek kesimi olan Kartepe bölgesine ekipler sevk edildi. Kartepe yamacındaki Balaban Köyü yakınlarında askeri ekipler arama çalışması yaparken, itfaiye ve sağlık ekipleri de bölgeye sevk edildi.

Kartepe'deki arama çalışmaları yoğun sis altında sürdürülürken, bu kez Afyonkarahisar'ın İhsaniye İlçesi'nden bir helikopterin düştüğü ihbarı geldi. İlçenin Sarıcaova Köyü'nde oturanların bir helikopterin köy yakınlarında dağlık bölgede kaybolduğunu söylemesi üzerine bu bölgeye de askerler, AFAD, Orman Bölge Müdürlüğü ve 112 Acil Servis ekipleri sevk edildi. İçinde 2  mürettebat bulunan askeri helikopteri arama çalışmaları devam ediyor..
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

İzmir'de Bayrak ve Atatürk Büstlerine Yapılan Saldırı Kınandı!

İzmir'de sosyal paylaşım siteleri üzerinden haberleşip toplanan grup, Kobani'deki saldırıları protesto gösterilerinde Türk bayrağı ve Atatürk büstlerine zarar vermesine tepki gösterdi.

Alsancak Semti'ndeki Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde bugün saat 16.00 sıralarında toplanan yaklaşık 100 kişilik grup, saygı duruşunda bulunup, İstiklal Marşı'nı okumalarının ardından yürüyüşe geçti. 'Ne mutlu Türk'üm diyene', 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sloganları atan gruptakiler, ellerinde ise Türk ve Göktürk bayraklarını taşıdı.Gündoğdu Meydanı'na gelen grup adına, Genç Türk adlı oluşumun İzmir İl Başkanı Ferit Yaşar basın açıklaması yaptı. Yaşar,şunları söyledi:

"Bayrak Türk milleti için herşeyden önce gelir. Bayrağımıza yapılan saldırı, Türk Milleti'ne yapılmıştır. Bayrağa uzanan elleri kırarız. Uğruna nice şehitler verdiğimiz, nice hainler gömdüğümüz bayrağımız üzerine yapılan çirkin oyunları bozarız. İndirmeye kalkanın mezarını kazarız. Son zamanlarda IŞİD'in Kobani saldırıları gerekçe gösterilerek, bayrağımız ve Mustafa Kemal Atatürk'ün büstlerine yönelik alçakça saldırılar yapılmıştır. Kimse bize bunu halkların kardeşliği olarak izah edemez. Kimse bizden, atılan taşa karşı gül atmamızı beklemesin. Yapılanlar halk düşmanlığı ve cana kasttır. Türkiye'de kamu mallarına zarar verenler gidip Kobani'de IŞİD'e karşı savaşsın. Türk Milleti tarih boyunca pek çok düşmanla savaşmış ama hiçbir bayrağa hakaret etmemiştir. Artık Türk Milletinin bayrağına, önderine ve değerlerine karşı yapılan saldırılara tahammül kalmamıştır. Tarih bizi sabırlı ama sabrı tükendiğinde kahredici gazabı ve intikamıyla tanır. Ateşle oynuyorsunuz, ama unutmayın Türk'ün ateşi sizi yakar. Asker ve polisimize yapılan saldırılar, nefret duygularımızı perçinlemiştir."

Aynı noktada Gündoğdu Halk Konseyi üyesi bir grup da dev Türk bayrağı açtı. Basın açıklamasının ardından her iki grup da dağıldı. - İzmir
http://www.haberler.com/
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Bursa'da bölücü olaylara bayraklı tepki!


BURSA'da sosyal medyadan yapılan çağrı üzerine toplanan bir grup, Ayn-el Arap'daki IŞİD saldırılarını bahane ederek yasa dışı gösteri yapan pkk yandaşlarına tepki gösterdi.

Merkez Osmangazi ilçesi Santral Garaj Mahallesi Kent Meydanı'nda bir araya gelen ve Türk Bayrakları taşıyan 200 kişilik grup, İstiklal Marşı söyleyip saygı duruşunda bulunduktan sonra terör örgütü aleyhine slogan attı. Grup adına açıklama yapan Burhan Çelik şöyle dedi:

"Amacımız; terör örgütü yandaşları gibi ortalığı yakmak, yıkmak değil, Bursa'nın sahipsiz olmadığını göstermektir. Ellerimizde Türk Bayraklarıyla vatan sevgimizi ön plana çıkarıyoruz. Amacımız; sabrımız taşarsa neler olabileceğini göstermektir. Bu vatan sahipsiz değildir ve sahipsiz de kalmayacaktır."

Yapılan konuşma ve atılan sloganların ardından grup üyeleri olaysız dağıldı.

Mehmet İNAN/BURSA, (DHA)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Yabancı Askerler Dediğin Kimler ve açılımın amacı ne Ey AKP!?

Kamalak, "NATO’nun ikinci büyük kuvveti Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), İŞID’e karşı bu ülkeyi savunmaktan aciz öyle mi. TSK gerçekten IŞİD denilen örgütle mücadele edemeyecek kadar acz içinde mi?" dedi.

SP Trabzon İl Kongresi, Genel Başkan Mustafa Kalamak’ın da katılımıyla yapıldı. Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen kongreye, Selçuk Özderya başkanlığındaki tek liste ile gidildi. Genel Başkan Kamalak, burada yaptığı konuşmada, CHP, MHP ve iktidarı eleştirdi. AKP’nin 12 yıllık iktidarının sonunda ülkeyi bölünmenin eşiğine getirdiğini söyleyen Kamalak, “Bu ayın başında Meclis’ten bir tezkere geçirildi. Bu tezkereye göre, Mehmetçik yani TSK yurt dışına gönderilebilecek. Yani yabancı ülkelere gönderilebilecek. Acaba Mehmetçik, sizin evlatlarınız hangi yabancı ülkeye gönderilecek? İsrail’e mi, Fransa’ya mı, Almanya’ya, İngiltere’ye mi, nereye gönderilecek? İslam ülkelerine Suriye, Irak’a. Niçin gönderilecek. Oradaki kardeşlerinizi öldürsün diye. Öyle değil mi AKP?”ifadelerini kullandı.

Aynı tezkere ile yabancı askerlerin Türkiye’de konuşlanmasının önünün açıldığına dikkat çeken Kamalak, sözlerine şöyle devam etti: “Yabancı askerle dediğin kimler ey AK Parti. Dürüst ol, doğru söyle, yabancı askerler dediğin kim? Haçlı orduları değil mi. Yani Osmanlıyı paramparça edenlerin torunları değil mi, İslam coğrafyasını kan gölünü çevirenler değil mi. Türkiye’yi IŞİD ten koruyacakmış. Yani Haçlı orduları bizi IŞİD’ten koruyacak öylemi? Başka bir ifadeyle NATO’nun ikinci büyük kuvveti TSK, İŞID’e karşı bu ülkeyi savunamayacaktan aciz öyle mi; hayır.”

Daha IŞİD gündemde yokken Malatya Kürecik’e NATO kalkanlarının kurulduğunu hatırlatan SP lideri, bütün bunların Büyük Ortdoğu Planı çerçevesinde yürütüldüğünü savundu. Yapılanların, ‘1914 yılında paramparça ettikleri, cetvellerle çizdikleri İslam coğrafyasının haritasını yeniden bu sefer silaha süngüyle çizme planı, Büyük Ortadoğu Projesi’ olduğunu öne süren Kamalak, “Onlara göre bölünmesi gereken ülkelerden 22 İslam ülkesinden birisi de Türkiye’dir. İşte Türkiye’ye davet edilecek yabancı askerler de bu düşünceye hizmet edecek askerlerdir. Yani bir bakıma Türkiye’yi bölecek, parçalayacak askerler. Öyle değil mi AKP, öyle değil mi sayın Cumhurbaşkanı, öyle değil mi sayın Başbakan?” şeklinde seslendi.

‘Akıl vicdan sahibi olan herkese sesleniyorum’ diyen Kamalak, şöyle konuştu: “NATO’nun bu zamana kadar bir tek İslam ülkesine huzur getirdiğine şahit olanınız var mı? Türkiye’ye huzur getirecek öyle mi? Ben buradan iktidar sahiplerini tekrar soruyorum; Sayın cumhurbaşkanı, sayın Başbakan, TSK gerçekten IŞİD denilen örgütle mücadele demeyecek kadar acz içinde mi; hayır. Siz belli bir planın uygulayıcısı durumundasınız, farkında olmasanız da.” dedi.

“AÇILIM PROGRAMININ AMACI NE?”

Türkiye için çarenin SP iktidarı olduğunu anlatan Mustafa Kamalak, AKP’nin 12 yıllık iktidarının sonunda ülkeyi kaos ve çatışmalara sürüklediğini kaydetti. Kamalak, şunları söyledi: “Ülkeyi ne hale getirdiler, görüyorsunuz. 2 sene önce açılım programını ilan ettikleri zaman, ‘dilimiz varmıyor ama korkarız ki bu açılım sonunda ya Türkiye bölünecektir veya daha büyük çatışmalara yol açacaktır’ demiştik. Niye böyle söyledik; çünkü açılımın yönü belli değil. Hükümet bir açılımdan bahsediyor ama ne yapmak istediği belli değil. ‘Cenaze gelmiyor’ diyor. Doğrudur. Yemenden cenaze geliyor mu? Gelmiyor. Niye; ayak çektik çünkü verdik. Selanik’ten, Batı Trakya’dan cenaze geliyor mu? Senin olsun dersen, askeri çekersen, polisi etkisiz hale getirirsen cenaze gelmez. Ama varım dediğin an cenaze gelmeye başlar.”

Hükümete, ‘açılım programının amacı nedir?’ diye soran Kamalak, sözlerini şöyle tamamladı: “Söyle yahu, bana söyle. Orada bağımsız bir devlet mi kurmak istiyorsun, yoksa özerklik mi vermek istiyorsun, mahalli yönetimleri serbest hale mi getirmek istiyorsun, ne yapmak istiyorsun arkadaş şunu söyle ya. Kanaatimce cevap; bilmiyorum. Biz işte onun için ‘dilimiz varmıyor ama bu program sonunda ülke ya daha büyük çatışmalara yol açacaktır veya bölünme tehlikesiyle karşı kayrıla gelecektir’ dedik. Ama tekrar ediyorum; SP vardır, milletimiz vardır, Trabzon vardır, sizler varsınız, inanmış gönüler vardır, mücahit ve mücahidelerimiz vardır.”

CİHAN
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Suriye sınırında 110 piyade tüfeği ve mühimmat bulundu. VE DAHASI...

Genelkurmay Başkanlığının internet sayfasında önemli olaylara ilişkin bilgi verildi.

HENDEKTE ŞOKE EDEN SİLAHLAR


-Genelkurmay'dan yapılan açıklamaya göre 2'nci Hudut Alayı Hatay Reyhanlı Şehit Çavuş Murat Özeker Hudut Karakol Komutanlığı sorumluluk bölgesinde devriye gezen askerler,Suriye tarafından Türkiye'ye Kaçak geçiş yapmaya çalışan iki kişiyi fark etti. Askerlerin geldiğini fark eden kimliği belirsiz kişiler, geldikleri yöne doğru kaçarak, gözden kayboldu. Askerler bölgede yaptıkları aramada bir hendek içinde poşetlere sarılmış vaziyette 110 piyade tüfeği ve bu silahlara ait mühimmat ele geçirdi. Askerler, tüfekler ve cephaneye el koyarken, bölgede güvenlik önlemlerinin arttırıldığı bildirildi.

-Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinin Mürşitpınar Mahallesi Yumurtalık mevkisinde, Suriye'den yasa dışı yollarla Türkiye'ye giriş yaptıkları tespit edilen terör örgütü PKK/PYD mensubu 6 kişi silahsız olarak yakalandı. Teröristlerden Suriye uyruklu üçünün Cumhuriyet Savcısının talimatıyla serbest bırakıldığı, 3 teröristle ilgili adli sürecin devam ettiği bildirildi.

TACİZ ATEŞİ AÇILDI

-Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde, bölücü terör örgütü mensubu silahlı 1 kişi güvenlik güçlerine teslim oldu. Dağlıca'da terör örgütü mensuplarınca üs bölgelerine taciz ateşi açıldı, askerin karşılık vermesiyle ateş kesildi. Şırnak Uludere'de de terör örgütü mensuplarınca, Irak topraklarından, Düğün Dağı'ndaki askere taciz ateşi açıldı. Askerin karşılık vermesiyle teröristler taciz ateşini sonlandırdı.

-Muş'ta, terör örgütü yanlısı kimliği belirsiz kişiler tarafından, Dilimli köyü İlköğretim Okulundaki Türk Bayrağı yakıldı. Şırnak İdil'de de PTT binasına ve Veysel Karani Ortaokuluna saldırıda bulunuldu. Okul ile MOBESE direklerinde maddi hasar meydana geldi.

KIZ YURDU YAĞMALANDI

-Terör örgütü yanlısı yaklaşık 100 kişilik bir grup, Hakkari'nin Yüksekova ilçesindeki Dağlıca Kız Yurduna girerek yangın çıkardı ve yurdu yağmaladı.

-Kars'ın Kağızman ilçesinde, terör örgütü mensubu silahlı 3-4 kişi, bir hidroelektrik santralinin sistem odasını ateşe verdi. Zanlılar, özel enerji firmasına ait bir kamyoneti gasp ederek kaçtı.

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Ödemişte ilk kurşun sergisi!

- İzimir Ödemiş İlçesi'nde Kurtuluş Savaşı sonrası Yunanlılardan kalan mızıka takımları ile işgalden sonrası kente asılan ilk Türk bayraklardan biri ziyarete açıldı.

Ödemiş ve Küçük Menderes Havzası'nın geçmişi ve kültürünü tanıtmak, ilgili taşınır kültür varlıklarını toplayarak gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla kurulan Ödemiş Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi (ÖYKAM), Kurtuluş Savaşı sonrası Yunanların kullandığı mızıka takımlarının yer aldığı 'İlk Kurşun' adlı sergiyi ziyarete açtı. Müzenin bahçesinde oluşturulan odada Yunan Garnizonu'ndan kalan mızıka takımları ile kentin özgürlüğünü kazandığı 9 Eylül günü asılan ilk Türk bayraklarından biri yer aldı.

Yunanların mızıka takımlarını, ayrılırken kentte bıraktığını belirten Müze Müdürü Prof. Dr. Engin Berber, "Mızıkalar sonra Halkevleri'ne geçmiş. Buradan da belediyenin malı haline gelmiş. Biz bunları Belediye şantiyesinde bulduk. İlk Kurşun odamızdaki sergimizde sergilemeye başladık. Bunlar Yunan ordusunun bıraktığı objelerden oluşuyor" dedi.

KENTE ASILAN İLK BAYRAKLARDAN BİRİ

Balıkesir, Uşak, Aydın'ın Kuşadası ve Denizli'de de eşyaları sergilediklerini, İlk Kurşun odasında ayrıca İzmir'in kurtuluş günü 9 Eylül 1922'de kente asılan ilk bayraklardan birinin de bulunduğunu belirten Müze Müdürü Prof. Dr. Berber şöyle konuştu:

"Serter ailesi bize bu bayrağı armağan etti. 9 Eylül 1922 İzmir Mimar Kemalettin Caddesi girişine asılmış bir Türk bayrağıdır. Bayrağın özelliği, kırmızı renkli kumaşlar bir araya getirildikten sonra, beyaz çarşaflardan kesilen ay yıldızın birleştirilmesiyle oluşmuştur. 1936'da çıkan Bayrak Kanunu'na uymayan bir bayraktır. 2x4 ebadındadır."

Yüksel BALCI / ÖDEMİŞ (İzmir), (DHA)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Yokuş, “Bölücülerin tahribatını milletin hazinesinden ödeyeceksiniz. Bu yetkiyi size kim verdi?

Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “Bölücü terörün 35 ilimizde yaptığı isyan provası neticesinde maddi zarara uğrayan vatandaşların zararı devlet tarafından ödenecektir” ifadelerine tepki gösterdi. Yokuş, “Onların yaptığı tahribatın bedelini milletin hazinesinden ödeyeceksiniz. Bu yetkiyi size kim verdi? Yetim hakkı olarak bildiğimiz ve siyasi iktidara emanet ettiğimiz Devletin Hazinesinden bölücü eşkıyaya kaynak aktaramazsınız” dedi.

Yokuş, yaptığı yazılı açıklamada, İçişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamaya göre, 35 ilde meydana gelen olaylara 121 bin kişinin katıldığını, bin 24 kişinin gözaltına alındığını ve sadece 58 kişinin tutuklandığını belirterek, bu korkunç bilançonun sorumlularının mutlaka kanun önünde hesap vermesi gerektiğini bildirdi.

-“EYLEME KARIŞMIŞ NE KADAR İNSAN VARSA TEK TEK TESPİT EDİLMELİ”-

Türkiye’yi kana bulayan, bölücü eşkıyayı isyana çağıran ve bu çağrıya uyarak sokakları savaş alanına çeviren herkesten hesap sorulması gerektiğini vurgulayan Fahrettin Yokuş, şunları kaydetti:

“Başta çağrı yapan siyasi parti sözcülerinden, bu çağrıya destek veren açıklamalarda bulunup, mensuplarını sokağa davet eden sendika, dernek, oda, meslek kuruluşu vb. yöneticilerinden de hesap sorulmalıdır. İsyan ve başkaldırı çağrısı yapan sözde milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmalı, yasalar mutlaka uygulanmalıdır. Yapılan resmi açıklamalarda 121 bin kişinin eylemlere karıştığı ve sadece 58 kişinin tutuklandığı bildirilmektedir. 35 ilde, 100’ü aşkın ilçede 37 kişinin kanına giren, ülkeyi savaş alanına çeviren sorumluların tamamı bulunmalı, kanun önüne mutlaka çıkarılmalıdır. Olaylara karışmış, insanlarımızın canını yakmış, vatandaşlarımızın mallarını, evlerini, işyerlerini tahrip etmiş, ne kadar eyleme karışmış ne kadar insan varsa tek tek tespit edilmeli ve bağımsız yargının önüne çıkarılmalıdır. Aksi bir durum hükümeti, kamu vicdanı önünde mahkûm edecektir.”

-“TERÖRİSTLERİN VERDİĞİ ZARARLARI MİLLETE ÖDETEMEZSİNİZ”-

Yokuş açıklamasında, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “Bölücü terörün 35 ilimizde yaptığı isyan provası neticesinde maddi zarara uğrayan vatandaşların zararı devlet tarafından ödenecektir” ifadelerine de tepki gösterdi. Türkiye’yi kana bulayanların, vatandaşların canına ve malına kastedenlerin, sokaklarda elini kolunu sallayarak gezeceğini belirten Yokuş, şöyle devam etti:

“Onların yaptığı tahribatın bedelini milletin hazinesinden ödeyeceksiniz. Bu yetkiyi size kim verdi? Devlet ne zamandan beri, bir vatandaş, bir başka vatandaşa zarar verdiğinde araya girip bedelini ödüyor? Vatandaşın ve devletin malına zarar verenler bulunmalı, yargı önüne çıkarılmalı, yaptıklarının bedeli mutlaka ödetilmelidir. Hukuk devletinde işler böyle olur. Hukuksuzluk yapanlar bedelini öder. 77 milyon vatandaşımızın emeğinden, alın terinden ve vergilerinden oluşan Devlet Hazinesinden milyarlarca lirayı bölücü terör örgütü mensuplarından değil de devletin hazinesinden ödemeye kalkışmak tek kelimeyle aymazlıktır ve hukuksuzluktur. Böyle bir anlayışı kabul etmiyoruz. Teröristlerin verdiği zararları millete ödetemezsiniz. Yetim hakkı olarak bildiğimiz ve siyasi iktidara emanet ettiğimiz Devletin Hazinesinden bölücü eşkıyaya kaynak aktaramazsınız. Emanet ettiğiniz birikimlerinizi bölücü eşkıyaya peşkeş çekmek isteyen siyasi iktidara dur deyiniz.”
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «