SAMSUN

Sözlü: Ülkücü; bileğiyle değil, beyniyle, yüreğiyle konuşan adamdır.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Adana Ülkü Ocakları İl Başkanlığı’nda verdiği konferansta, gençlerin kendilerini bilgiyle donatması gerektiğini ve bunun yolunun da çok okumaktan geçtiğini söyledi.
Sözlü, Adana Ülkü Ocakları’nda, “Ocağa Giden Genç ‘Başkan’ Olur” konulu interaktif konferansa konuşmacı olarak katıldı. Sarıçam Belediye Başkanı Bilal Uludağ, Adana Ülkü Ocakları İl Başkanı Yunus Uzunlular, belediye meclis üyeleri ve çok sayıda ülkücü genç katıldı.
Sürekli ve samimi duruşun, başarıya giden yolu açacağını belirten Başkan Sözlü, öğrencilik yıllarından başlayarak siyasete giriş sürecini anlattı.
Sözlü, Erzurum Atatürk Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarından itibaren yoğunlaşan mücadelesinin, askerlik görevinin ardından Ceyhan’da devam ettiğini kaydetti. Ülkü Ocakları Başkanlığı ve Ceyhan Belediye Başkanlığı’na gidiş süreciyle ilgili de bilgi veren Başkan Hüseyin Sözlü, “Allah siyasette yolumuzu açtı ve inançlı bir ülküdaşınız olarak Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yürüdük. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Bey’in başta olmak üzere, teşkilatımızın teveccühü, halkımızın tercihiyle Büyükşehir Belediye Başkanı oldum” dedi.

"ZİHNEN KUŞANMALISINIZ"
Ülkücü gençlerin bilgi birikimlerini artırarak Türkiye’nin sosyal meselelerine kafa yorması gerektiğini ifade eden Başkan Hüseyin Sözlü, “Milletimizin geleceğiyle ilgili, önünüze çıkacak engelleri bertaraf etme noktasında zihnen kuşanmalısınız. Gençler, öğrenciler olarak, ailelerinize, velilerinize karşı sorumluluklarını yerine getirmeli, başarılı talebeler olmalısınız. Öğreniminizde zafiyet göstermemelisiniz” dedi.
Ülkücü gençlere başarılı olmanın yöntemleriyle ilgili de bilgi veren Başkan Hüseyin Sözlü, “Türk Milliyetçisi yazarlardan periyodik olarak takip ettikleriniz olmalı. ‘Ayda bir Kitap okuyorum, Ziya Gökalp’ten, Ahmet Yesevi’den, Hüseyin Nihal Atsız’dan başlayarak şu yazarı bitirdim’ diyemiyorsanız, şu anda başladığınız ve ilerleme azminde olduğunuz yolda eksikleriniz var demektir. Bu eksik taşları teker teker yerine koymalısınız. Bunlar bir disiplin içinde gerçekleştirilmeli” diye konuştu.

"CAMİANIN DİSİPLİNİNE UYUN"

Gençlerin illegal olayların içinde olmaması gerektiğini bildiren Başkan Hüseyin Sözlü, şöyle devam etti:
“Ülkü Ocakları’ndaki gençlerimizle ilgili illegal tavsiyelerin içinde hiç bir şekilde yokuz. Ülkücü; bileğiyle değil, beyniyle, yüreğiyle konuşan adamdır. Bizi sokaklarda bilek gücüyle, ağır bedeller öderken görmek isteyenler, sandıklarda bir türlü Milliyetçi Hareket’i görmezler. Camiamızın, teşkilat başkanlarının disiplinine uyun. Kendinizi bilgiyle teçhiz edin, donatın. Zamanın bütün teçhizatlarıyla donanmalıyız. Zaman bilgi çağı. Bilgiyle her şey ele geçirilir. Bilgi sahibi olmanın yolu da okumaktan geçer. Nitelikli ülkücü olarak fark edilmek istiyorsanız, yanınızdaki arkadaşlarınızdan daha bilgili olmak zorundasınız. Bu dönemde okumak çok kolay değil. Sosyal medya, bilgisayar bizim dönemimizde böyle sık kullanılmıyordu. Sizleri nasıl cezbettiğini biliyorum. Yasaklarla değil elbette ama gönüllü bir şekilde okuyarak eksiğinizi giderin arkadaşlar.”
Konferansı dinleyenlerin sorularını da yanıtlayan Başkan Sözlü, seçimlerde başarıyı yükseltmenin yollarından, kadınların siyasette ön plana çıkarılmasına, toplu taşıma ücretlerinden, üniversitedeki öğrenci seçimlerine kadar farklı konularda sorulara yanıt verdi.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Ardahan Ülkü Ocaklarından Hüseyin Aygün’e Tepki!

Ardahanlı ülkücüler, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Twitter hesabından başörtüsüyle ilgili yaptığı açıklamalara katı reaksiyon gösterdi.
Milli egemenlik parkında birleşen ülkücüler hesabına konuşan Ardahan Ülkü Ocakları Başkanı Ercan Ülker, Aygün’ün ’Türbana hiç bir süre saygı duymadım, asla duymam. Arap bey egemenlerinin kadını aşağılama aracıdır türban. Arap bayları 7. yüzyılda, 9 yaşındaki kızları koynuna alıyordu. Şimdiki Türk IŞİD’ciler 9 yaşındaki çocukları türbana sarıyorlar, 7. yüzyıldan 21. yüzyıla tıpkı mantık’ mesajına reaksiyon göstererek, ’CHP, Hüseyin Aygün’ü ihraç etmelidir’ dedi.
Ülker, ’’Akan kardeş kanından, Müslümanın Müslümana zulüm etmesinde rahatsızlığımızı söylerken Milli Eğitim Bakanlığının aldığı ’Türban’ kararını kendi şahsiyetine yakışan çirkeflikle eleştiren milletvekilini buradan kınıyoruz. Rakibimizin emrine saygı duymadığını beyan edip ’Arap erkekleri’ diyerek Sevgili Peygamberimize lisan uzatma cür’etini gösterir olmuştur. Bu şahsiyetin Müslüman bir topluluğu temsil eden bir mecliste vazife yapması ne acıdır. Başörtüsünü Arap erkeklerinin gücü şekilde nitelendiren şahsiyete sormak lazım; Çanakkale’de, Kurtuluş Mücadelesinde şehadete eren yiğit Anadolu kadınının başörtüsünü neye benzetiyormuş acaba? Müslümanlar, bu menfur bir vaziyete ferasetlerini bırakmadan tepkilerini koymalıdır. Yoksa Siyonizm ve uşakları elbette ‘biz Müslümanların’ en alıngan damarının Peygamberimiz olduğunu aşırı iyi bilmektedir.’’
Ülker, çağdaşlaşmak hesabına dinsizliğe yönelen bir topluma dur demek ve Rabbinin dinini siyasal gereç oluşturan tüm gafillere reaksiyon göstermek için burada toplanıyoruz diyerek, şöyle devam etti: ’’Bizim safımız bellidir, Bizim Safımızı Rabbimizin rızasını kazananlar tarafındadır. Bugün sırf kendini bilmez bir biçimde başörtüsüne ve dolaylı yoldan Peygamberimize lisan uzatan kendini bilmeze değil, Birilerinin; Peygamber vasıfları taşıyor dediği şahıslara da tepkimizi duyurmak istiyoruz. İslamı küçümseme gafletine düşüp kendini rezil eden küçük şahıslara tepkimizi göstermek istiyoruz. Bizler bu gaflete düşenlere tepkimizi her fırsatta dile getireceğiz. Rabbinin ve Peygamberinin emrini bulunmamaktadır sayanlara da küçük düşürüp kolay örneklerle eş kıymet tutanlara karşı susmayacağız. Buradan aleni beyan etmek istiyoruz ki hayata gayesinin ne olduğunu bilmeyen sözde demokrasi hesabına nüfusunun yüzde doksan dokuzu Müslüman bulunan bu yurt insanlarının değerlerine ve inançlarına fütursuzca hakaret eden kendini bilmez rezil kişiye hatırlatmak isterim ki bundan 1400 sene öncelikle köleliği yasaklayan kadına hakkettiği kıymeti sağlayan veda hutbesiyle ilk insan hakları beyannamesini ilan eden şahısların en şereflisi peygamberimize ve onun ümmetine hakaret eden zihniyeti lanetliyoruz.’’
Kaynak: IHA-YEREL
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Türk'ün Elini Türkmeneli'ne Uzat" Kampanyasına Destek Çağrısı! TEŞEKKÜRLER BAFRA!


Bafra Ülkü Ocakları Başkanı Hakan Eroğlu, “Türk’ün elini Türkmeneli’ne Uzat’’ kampanyasına destek olunmasını istedi.

Yazılı basın açıklaması yapan Eroğlu,’’ Değerli hemşehrilerimiz, hepinizin bildiği üzereSuriye ve Irak’taki yönetim ve otorite boşluğu bu ülkeleri bir iç savaşa sürüklemiş, milyonlarca sivil bu savaştan etkilenmiş, yüz binlercesi canını kurtarmak için ülkemize sığınmıştır. Bu iç savaştan Suriye ve Irak’ta yaşayan Türkmen kardeşlerimiz de olumsuz etkilenmiş, on binlerce Türkmen, evini yurdunu terk etmek zorunda kalmıştır. Ülkü Ocakları Genel Merkezi başta olmak üzere birçok vakıf ve dernek Türkmenlere yardım kampanyası başlatmıştır. Bafra Ülkü Ocakları olarak biz de Türkmen kardeşlerimizin yaralarını sarmak, bir nebze de olsa acılarını paylaşmak, onlara destek olmak için yardım kampanyası başlattık.

“Türk’ün elini Türkmeneli’ne Uzat!” sloganıyla başlattığımız yardım kampanyasına kuru gıda, bakliyat, un, yağ, şeker gibi gıda maddesi; kaban, kazak, mont, ayakkabı gibi özellikle kış ayları için gereken giysilerle diğer giysi yardımlarınızı Bafra Ülkü Ocakları yardım birimi’ne ulaştırabilir ya da bizleri arayarak yardımlarınızı bize teslim edebilirsiniz. Ekim ayının sonuna kadar toplanan gıda ve giysi yardımları yardım konvoyu eşliğinde Türkmen kamplarına ulaştırılacaktır. Bütün vatandaşlarımızı bu yardım kampanyamıza destek olmaya çağırıyoruz! Gün Türkmeneli’ne yardım günüdür!’’ diye ifade etti.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Hakkari'nin Yüksekova ilçesindeki Dağlıca Hudut Tabur Komutanlığına bölücüler taciz ateşinde bulunuldu.

Hakkari'nin Yüksekova ilçesindeki Dağlıca Hudut Tabur Komutanlığına terör örgütü PKK üyelerince taciz ateşinde bulunuldu.

Alınan bilgiye göre, Yüksekova ilçesine bağlı Irak sınırında bulunan Dağlıca Hudut Tabur Komutanlığına, terör örgütü üyeleri tarafından sınır ötesinden taciz ateşi yapıldı.

Herhangi bir zayiatın olmadığı saldırının ardından güvenlik güçlerince anında karşılık verildi.

Ayrıca, koordinatları belirlenen bölgenin, angajman kuralları gereği Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı savaş uçakları tarafından ateş altına alındığı öğrenildi.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Şok: Doğuş Holding'in dev projelerine iptal kararı!

Doğuş Holding'in dev projelerine iptal kararı! 
Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği'nin Galataport ihalesiyle ilgili açtığı davada, Danıştay İdari Dava Dairesi "durdurma kararı" verdi. Doğuş Holding'e ikinci kötü haber ise Sarıyer Belediyesi'nden geldi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Galataport ihalesiyle ilgili açtıkları davayı değerlendiren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, yürütmenin durdurulmasına karar verdiğini açıkladı.

Galataport ihalesini 16 Mayıs 2013 tarihinde 702 milyon dolarla Doğuş Holding kazanmıştı.

SARIYER BELEDİYESİ'NDEN ONAY YOK

Sarıyer Belediyesi, Fatih Ormanı içerisinde Bilgili Holding-Doğuş Holding ortaklığıyla yapılması planlanan 108 villa, 15 bin kişilik salon, mağazalar ve restoranları içeren Park Orman Tabiat Parkı projesine ruhsat vermeyeceğini açıkladı. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, "İddia edildiği gibi Fatih ve Kuzey Ormanları'ndaki yapılaşmalara imar izni ve ruhsatı vermedik. Vermeyeceğiz. Sivil Toplum Kuruluşları'nın ve halkın içinde olmadığı hiçbir girişimin parçası da olmadık. Olmayacağız" açıklamasında bulundu.

1490 dönümlük ormanlık arazide proje yapılacağına ilişkin haberler üzerine ‘Diren Fatih Ormanı İnisiyatifi', Bilgili Holding ve Sarıyer Belediyesi önünde eylemler düzenlemiş, projeye karşı tepkilerini dile getirmişti.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

ŞOK: Jandarma Özel Harekat Taburu ile Jandarma Karakol Komutanlığına pkk sızmaya çalıştı!

TUNCELİ kent merkezine 30 kilometre mesafede bulunan Geyiksuyu köyündeki Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanlığı ile Geyiksuyu Jandarma Karakolu Komutanlığı binalarına ve üs bölgelerine sızmak isteyen bir grup PKK'lı güvenlik güçleri tarafından son anda fark edildi. Güvenlik güçleri ile PKK'lılar arasında 3 ay noktada çatışma çıktı. PKK'lılar yoğun havan atışları karşısında ormanlık alana doğru kaçtı.

Tunceli'nin merkez Geyiksuyu köyündeki Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanlığı ile Geyiksuyu Jandarma Karakol Komutanlığı binaları ile üs bölgelerine PKK tarafından bu akşam saat 18.30 sıralarında yapılmak istenen saldırı son anda önlendi.

Tabur komutanlığı ve jandarma karakolunun üs bölgelerinde bulunan mevzilere sızmaya çalışan kalabalık bir PKK'lı grubu termal kameralar ve nöbetçi askerler tarafından fark edilince çatışma çıktı. PKK'lılar, Karakol ve Tabur ile askerlere biksi uzun namlulu silahlarla ateş açtı. Karakol ve taburda görevli askerler ise PKK'lılara ağır makinalı ve uçaksavarlar ile anında karşılık verdi.

PKK'lıların bulunduğu üç bölge yoğun ateş altına tutuldu. Güvenlik güçlerinin yoğun ateşine rağmen askerlerin bulunduğu mevzilere sızmaya çalışan PKK'lılara uçaksavarların yanısıra havanlar atıldı. Karakol ve Tabur'da görevli askerlerin mevzilere sızmaya çalışan PKK'lılara havan atması üzerine, PKK'lılar ormanlık alana doğru geri kaçarak izlerini kaybettirmeye çalıştı.

PKK'lıların geri çekilmesinden sonra Tabur komutanlığından askerler stratejik noktalara sevk edilip konuşlandırılırken, 2 kobra helikopteri ise bölgede keşif uçuşu yaptı ve PKK'lıların bulunabileceği bazı bölgeyi bombaladı.

PKK'lıların saldırısından sonra Tabur komutanlığı ile Jandarma Karakol Komutanlığı'nda güvenlik en üst seviyeye çıkarılırken, Tunceli il genelindeki diğer karakolları ise saldırı yapılabileceği ihtimaline karşı uyarıldı. Bölgede helikopter destekli operasyonlar halen devam ediyor.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Çin, yine 9 Türkü ürettiği bahanelerle Şehit etti!

Doğu Türkistan'in Hoten Vilayetine bağlı Guma İlçesindeki Büyük(Çong) Camii civarında 10 Ekim Cuma günü Cuma namazı öncesi olaylar meydana geldiği ve çıkan olaylarda toplam 9 kişinin öldürüldüğü bildirildi.

Cuma namazı kılmak için camiye girmek isteyenlerin, Çin polisince kontrol noktasında arama ve kimlik kontrölüne tabii tutulmaları ve sudan sebeplerle Müslümanların cami'ye girmelerine izin verilmediği için çıkan tartışmaların daha sonra çatışmalara dönüştüğü ve çıkan karşılıklı şiddet olaylarında toplam 9 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Haber, olaya ait bilgilerin çeşitli yollarla yurt dışına iletilmesi ve bu haberlerin Uygur diasporasına ait çeşitli sosyal medya platformlarında yer alması ile açığa çıktı. Ancak,Guma İlçesinde meydana gelen ve 9 kişinin öldüğü bildirilen bu olay bağımsız haber ajanslarında şimdiye kadar doğrulanmış ve  bültenlerinde de yer almış değil.

Çin Kamu Güvenliği Bakanlığı bu sabah yaptığı açıklamada ve Doğu Türkistan'ın Hoten Vilayeti'nin Guma İlçesi'nde 10 Ekim Cuma günü bir saldırı olayının gerçekleştiğini duyurdu. Çin'in açıklamalarına göre; 10 Ekim Cuma günü öğleden sonra saat 15:00 sıralarında Guma şehir merkezi'nde Feride Kerim adında Uygur asıllı bir Çin kadın polisin motosikletli 2 saldırgan tarafından bıçaklanarak öldürüldüğünü bildirdi.
 
Açıklama'da saldırıyı gerçekleştiren faillerin olay yerinden süratle kaçarak izlerini kaybettirdikleri ve yakalanması için Çin güçlerinin çalışma başlattıkları bilgisi de yer aldı.

Çin Kamu Güvenliği Bakanlığı açıklamasında ayrıca,  bıçaklanarak öldürülen kadın Polis memurunun 2 aylık hamile olduğu iddia etti.

Uzmanlar, Çin yönetiminin Doğu Türkistan'da meydana gelen bu tür ölümle sonuçlanan toplumsal olayların kamu oyunda duyulmaması için katı bir sansür uyguladığını,Çin polisinin bıçaklanarak öldürülmesini açıklamak suretiyle, Guma İlçesinde Cuma günü meydana gelen olayları ve ölen 9 kişiyi böylece gizlemeye çalıştığını bildiriyorlar.
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Danimarkalı siyasetçiler Türkiye ile ilişkilerin dondurulması çağrısında bulundu.

Danimarka'da İslam dini ve Müslümanlara karşı ağır eleştirileriyle tanınan gazeteci Lars Hedegaard'ı öldürme girişiminde bulunan zanlının Türkiye'de tutuklu iken serbest bırakıldığı iddialarına tepkiler sürüyor. Danimarkalı siyasetçiler Türkiye ile ilişkilerin dondurulması çağrısında bulundu.

Danimarka Dışişleri Bakanı Martin Lidegaard, Berlingske gazetesine yaptığı açıklamada, Türkiye'ye nota verildiğini doğrularken; Danimarka Halk Partisi Dış Politika Sözcüsü Sören Espersen, "NATO'da müttefik olduğumuz bir ülke nasıl böyle bir şey yapar. Türkiye NATO'dan atılmalı ve AB'ye girme şansı ortadan kaldırılmalıdır" dedi.

DUYUM ALDIĞINI İDDİA ETMİŞTİ
Danimarkalı avukat Thorkild Höjer, başkent Kopenhag’da 5 Şubat 2013 tarihinde Özgür Yazarlar Birliği Başkanı Lars Hedegaard’a evinde saldırıda bulunarak öldürme girişiminde bulunduktan sonra Türkiye’de yakalanan Danimarka vatandaşı kişinin, Musul’da rehin tutulan 49 konsolosluk çalışanına karşın IŞİD ile yapılan pazarlık sonrasında serbest bırakıldığı duyumları aldıklarını öne sürmüştü.

Höjör’in avukatlığını üstlendiği saldırgan, eylemini tam gerçekleştiremeden aynı gün Danimarka’dan kaçmış, daha sonra Atatürk Havalimanı'nda sahte pasaport ile yakalanmıştı. Danimarka makamlarının talebine rağmen Türkiye saldırganı Danimarka’ya iade etmemişti.

Avukat Höjer, saldırganın serbest bırakıldığını doğrulayabileceğini belirtirken şöyle demişti:

"Müvekkilimin nerede olduğunu bilmiyorum. Kendisi ile doğrudan görüşmedim. Ama kendisiyle görüşen biri ile telefonda görüştüm. Tahminime göre kendisi bile neden serbest bırakıldığını bilmiyor. Ama aldığımız bilgilere göre, IŞİD’in elindeki Türk rehinelerle değiş- tokuş yapılmış ve Türkiye’de cezaevlerindeki radikal dinci bazı kişilerin serbest bırakılması karşılığında Türk esirler Türk makamlarına teslim edilmiş."

HEDEGAARD'IN HEDEFİNDE BU KEZ DE TÜRKİYE VARDI
Parlamentoda temsil edilen siyasi partiler, Türkiye ile ilişkilerin dondurulması çağrısında bulunurken, konunun baş aktörü Hedegaard "Ben zanlının Danimarka'ya iade edilerek yargılanmasını bekliyordum ama serbest bırakılması beni çok şaşırttı. Türkiye öncelikle bir Müslüman ülke ve İslam dinine çok sadık. Türkiye'deki Müslümanlar için biz hiç önemli değiliz ve üzerimize pislemeye hazırlar. Zanlı belki Suriye ve Irak'a geçmiştir ve orada kadın ve çocukların kafalarını kesiyordur" dedi.

“TÜRKİYE'NİN DAHA ÖNEMLİ SORUNLARI VAR”
Kopenhag Üniversitesi'nden Türkiye uzmanı Daniella Kuzmonovic ise Danimarka'nın kriz yaratma çabasına karşılık, Türkiye'nin gündeminde başka önemli konular bulunduğunu belirterek "Danimarka kriz yaratabilir. Tabii ki Ankara müracaat ve eleştirileri göz önüne alacaktır ama Türkiye'nin başka önemli sorunları var. Örneğin Kobane ve sınırlardaki güvenlik sorunu Lars Hedegaard'a saldıran zanlının serbest bırakılmasından daha önemli" dedi.

Kuzmonovic, zanlının pazarlıklar sonrası serbest bırakıldığı konusunda Türk tarafından bir açıklama gelmediğini hatırlatarak, "Türkiye esir diplomatlara karşılık tutukluları serbest bıraktı ise bundan en yakın müttefiki ABD'nin haberi olmuştur" dedi.

BÜYÜKELÇİ DÖNMEZ DIŞİŞLERİ'NE ÇAĞRILDI
Danimarka Dışişleri Bakanlığı’nca Danimarka’da görev yapan basın mensuplarına konu ile ilgili basın bildirisi gönderildi. Bildiride şöyle denildi:

"Gazeteci ve yazar Lars Hedegaard’ı Şubat 2013’te öldürme girişiminde bulunan bir Danimarka vatandaşı, Nisan 2014’te Türkiye’de yakalanmıştır. Türkiye’de tutuklu bulunan şahsın Danimarka’ya iade edilerek yargılanması için Adalet Bakanlığımız Kopenhag polisi aracılığı ile Türk makamlarıyla sürekli temas halinde olmuştur. Adalet Bakanlığı'nın yeni aldığı bilgilere göre şahıs serbest bırakılmıştır. Ancak Türk yetkililer bu konuda kesin bir açıklama yapmamıştır. Dışişleri Bakanlığı Türk makamlarından konuya açıklık getirmesini istemiş, Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçisi Mehmet Dönmez Cuma günü Dışişleri'ne çağrılmıştır. Ortada hukuki bir durum olduğu için Adalet Bakanlığı bu konuda daha fazla açıklama yapmak istememektedir."
http://www.hurriyet.com.tr/
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Ayn El Arab'da çatışıp sınırdan Urfa’ya geçen 200 PYD terörist yakalandı

Ayn El Arab (Kobani)’de çatışmalar devam ederken sınırdan Urfa’ya geçen 200 PKK/PYD terörist yakalandı.

Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine sıfır noktada bulunan Suriye’nin Kobani ilçesinde IŞİD’e karşı savaşan yaklaşık 200 YPG’li sınırı aşıp Urfa’ya geçti. Savaşıp ardından Türkiye’ye geçen 200’e yakın YPG’li gözaltına alındı. Cuma günü Gaziantep’e gönderilen YPG’lilerin sorgusu devam ediyor.

GENELKURMAY NE DEDİ?

Bu arada Genelkurmay Başkanlığı da geçtiğimiz gün sınırı kaçak yollarla geçmeye çalışan 6 PKK/PYD’linin Şanlıurfa’nın Mürşitpınar Yumurtalık mevkiinde yakalandığını duyurdu.

Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında,” Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi Mürşitpınar Mahallesi Yumurtalık mevkiinde, Suriye’den yasa dışı yollarla Türkiye’ye giriş yaptıkları ve yapılan mülakat neticesinde, PKK/PYD Bölücü Terör Örgütü mensubu oldukları tespit edilen altı terörist silahsız olarak yakalandı. Yakalanan 6 Bölücü Terör Örgütü mensubundan, Suriye uyruklu 3 terörist Cumhuriyet Savcısının talimatıyla serbest bırakılmış olup, diğer üç terörist ile ilgili adli tahkikata, Suruç İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından devam edilmektedir.” denildi.

SURUÇ DEVLET HASTANESİ YPG/PYD’Lİ YARALILARA HİZMET VERİYOR

Öte yandan Kobani’de IŞİD ile girdikleri çatışmalarda yaralanan ve Şanlıurfa’nın Suruç Devlet Hastanesinde tedavi altına alınan YPG ile PYD’lilerin sayısı 500’ü geçti. Suruç Devlet Hastanesi son 25 gündür tamamen Kobani’de çatışmalarda yaralanan PYD/YPG’lilere hizmet vermeye başladı.

SURUÇ’TA YPG MEZARLIĞI OLUŞTURULDU

Hastanede yapılan müdahalelerde tedaviye cevap vermeyen yaklaşık 100 civarında PYD/YPG’li öldü. Ölen PYD/YPG’lilerin bir kısmı Viranşehir’de bir kısmı Diyarbakır’da 30’a yakında Suruç’ta toprağa verildi. Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde Devlet Hastanesi tarafındaki İlçe Mezarlığında PYD/YPG Mezarlığı oluşturuldu. Kobani’de çatışmalarda ölenlerin de bu mezarlığa defnedildiği öğrenildi.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

HALUK ÖZDALGA: TÜRK ASKERİ, BAŞKA BİR ÜLKEDE REJİM DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN KULLANILAMAZ.

Bağımsız Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, AK Parti'nin komşularla sıfır sorun siyasetinden komşu ülkedeki rejimi savaş yaparak devirmek gibi bir uç noktaya savrulmasının ibret verici bir düşüş olduğunu söyledi. Bu savruluşun hiç bir makul açıklaması olmadığını vurgulayan Özdalga, "Türk askeri, başka bir ülkede rejim değişikliği için kullanılamaz ve yurt dışına gönderilemez. Aksine bir tutum, her şeyden önce uluslararası hukukun kaba bir ihlalidir ve ciddi hukuki sonuçlar doğurur." dedi.
Gelişmelere ilişkin bir açıklama yapan Özdalga, şunları söyledi: "Suriye'de Esed rejiminin dışarıdan askeri müdahaleyle devrilmesi, AKP iktidarının Ortadoğu siyasetinin ana unsuru hâline geldi. Bu hedefi benimsemesi için, şimdi Amerika liderliğindeki koalisyonu tahrik ediyorlar. Eğer ikna edebilirlerse Türk ordusunu, 'Şam'daki rejimi devirsin' diye Suriye'de Amerikan askerleriyle birlikte savaşmaya göndermek istiyor. AKP'nin komşularla sıfır sorun siyasetinden komşu ülkedeki rejimi savaş yaparak devirmek gibi bir uç noktaya savrulması ibret verici bir düşüş. Bu savruluşun hiç bir makul açıklaması yok. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Esed rejimini devirmek gibi bir görevi asla olamaz. Türk askeri, başka bir ülkede rejim değişikliği için kullanılamaz ve yurt dışına gönderilemez. Aksine bir tutum, her şeyden önce uluslararası hukukun kaba bir ihlalidir ve ciddi hukuki sonuçlar doğurur."
IŞİD gibi fanatik örgütleri ortaya çıkaran, on yıllardır Batılı ülkelerin bölgede izlediği yanlış politikalar ve Amerika'nın yakın dostu bazı Arap ülkelerin koruyup büyüttüğü aşırı ideolojiler olduğunun altını çizen Özdalga, bu örgütlerin şimdi kendini besleyenlere karşı saldırıya geçmiş durumda olduğunu ifade etti.
Buna karşılık AK Parti iktidarının Müslüman bir ülkeyi Amerikan askerleriyle birlikte işgal etmeyi ve orada savaş yapmayı planladığını savunan Özdalga, "AKP'nin bu korkunç siyasetini Türk halkı da Ortadoğu halkları da kabul etmez. Amerika'nın hava bombardımanıyla başlattığı harekâtta başarı elde etmesi mümkün değil. Ya geri çekilecek ya da kara savaşı için asker göndermek zorunda kalacak. Ancak o durumda Rusya ve İran seyirci kalmayacak. Afganistan ve Irak'ta olduğu gibi, Amerika bu savaşı da kaybedecek. Amerika ciddi riskleri görüyor ve Türk askerini kullanmak istiyor. Türkiye'nin ve Türk askerinin bu savaşta yeri yok. Eğer Esed rejimi devrilirse, yerini alacak bir muhalefet olmadığı için, tıpkı Libya'da olduğu gibi, bugün olduğundan daha korkunç bir kaos ve kan deryası ortaya çıkacağı neredeyse kesin. Böyle bir ortamda, IŞİD ve Nusra Cephesi gibi aşırı örgütler daha da güçlenecek. Şu anda adına ılımlı denilen Suriye muhalefetinin son derece yetersiz olduğunu AKP iktidarı da biliyor. O nedenle, yabancı ülkelerin güdümünde yeni bir muhalefet yaratmayı planlıyorlar. Dışarıdan besleme yapay bir muhalefet ve dışarıdan askeri müdahaleyle rejim değişikliği, AKP'nin Suriye politikasını oluşturuyor. Bu maceraperest siyaset devam ederse, AKP'nin muhteris ama yeteneksiz liderleri maalesef Türkiye'ye ağır bedeller ödetecek." şeklinde konuştu. CİHAN
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını yapan polisleri pkk infaz listesine mi aldı?

17 Aralık yolsuzluk soruşturmaları gerekçesiyle tutuklanan polislerin kişisel bilgilerinin PKK ile paylaşıldığı ve bu isimlerin örgütün infaz listesinde yer aldığı iddia edildi.
Haftalık haber dergisi Aksiyon'da Haşim Söylemez imzasıyla yayınlanan“Dramdan Serhildan Çıkarmak” başlıklı yazıdaki iddiaya göre,PKK/KCK'nın elinde 750 polisten oluşan bir infaz listesi var. Bu polislerin arasında 22 Temmuz'da başlayan sahur operasyonları ile tutuklanan eski terörle mücadele müdür ve amirleri de bulunuyor.Diyarbakır ve Bingöl'de 4 polisin şehit edilmesi ve Bingöl Emniyet MüdürüAtalay Ürker'in yaralanması, liste iddiasının doğru olduğu endişelerini artırıyor. Bir yandan polisleri hedefine koyan terör örgütü,diğer yandan da kadrosunu genişletip isyan hazırlığı yapıyor.

Diyarbakır ve Bingöl'de polislerin şehit edilmesi PKK/KCK'nın yeni bir strateji edindiği iddialarını da gündeme getirdi. Buna göre artık en büyük düşman olarak emniyet mensuplarını gören KCK, yolsuzluk operasyonlarını yürüten polisleri de infaz listesine aldı. 17 Aralık ve 25 Aralık tarihlerinde yürütülen yolsuzluk operasyonlarında görev alan polis müdür ve amirleri, 22 Temmuz gecesi gözaltına alınmıştı. Bunun yanında ‘paralel' iddiasıyla da birçok polisin görev yeri değiştirilmiş, bazıları ise açığa alınmış ve korumasız durumda bırakılmıştı. Emniyet'te yapılan bu kıyımın etkilediği polislerin isimlerinin PKK/KCK'ya verildiği ve 750 kişilik listede yer aldığı iddia ediliyor. Özellikle Aydın'dan Bingöl'e sürülen Komiser Hüseyin Hatipoğlu'nun şehit edilmesi, terör örgütünün harekete geçtiği yorumlarına sebep oldu.

YENİ PKK ŞEHİRLERDE SAVAŞMA KARARI ALDI

Çözüm sürecinde PKK'nın gücüne güç kattığı, örgütün sadece göstermelik bir ekibi geri çekerek yenilerini atadığı da söyleniyor. İddialara göre, örgüt Türkiye'de 60 yeni kamp yeri açtı ve son bir yılda örgüte yaklaşık 4 bin kişinin katıldı. Ayrıca şehir yapılanmalarına daha fazla önem vermeye başlayan PKK, ağustos ayında üyelerine “Genel isyan için hazır olun.” talimatı verdi. Bu amaçla örgüt, şehirlerde eylem yapma ve zaman zaman silahlı çatışmalar girme stratejisi izliyor. KCK'nın bu plana uygun en etkili yapı olduğu belirtiliyor. Çünkü KCK bir yandan dağdan beslenirken diğer yandan şehirlerde faaliyet yürütmeyi hedefleyen bir örgüt.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Çatışmalarda MHP’yi kullandırtmam!

MHP lideri Bahçeli, partililerin son günlerde yaşanan sokak çatışmalarından uzak durmalarını isteyerek ‘İç çatışmada kesinlikle olmayacağız’ dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefete dönük eleştirilerine sert tepki göstererek, “Siyasi parti genel başkanı gibi. Cumhurbaşkanı Erdoğan hâlâ başbakan gibi nutuk irade ediyor. Bu Anayasal suç. Fotokopi başbakan anlayışı ortaya çıktı” diye konuştu. Bahçeli, Suriye konusunda ABD ile varılan Eğit-Donat anlaşmasına iliştin olarak da ABD’nin Türkiye’yi terbiye etmeye kalkmaması gerektiğini söyledi. Bahçeli son yaşanan iç çatışmalara değinirken, “MHP’yi kullandırtmam” mesajı verdi.

Bahçeli, MYK ve milletvekilleri ile Kızılcahamam’da gerçekleştirdiği kampın ikinci gününe kendi kullandığı 1970 model klasik Ford 20M aracı ile geldi. Kampta MHP kongrelerinin bir an evvel tamamlanmasını isteyen Bahçeli, kongrelerde çok adaylı yarışlar olacağını, kimsenin birbirini kırarak MHP’ye zarar vermemesi gerektiğini kaydetti. Son günlerdeki çatışmalara da değinen Bahçeli, şunları söylerdi:

‘Fotokopi Başbakan’
“Bu benim size kesin talimatım olacaktır. Bu ülkeyi çatışmaya götürüyorlar. MHP olarak iç çatışmada kesinlikle olmayacağız. Kimsenin istediği ile olaylara karışıp sürüklenmeyeceğiz. Nereden gelirse gelsin, kim olarsa olsun hiç kimse MHP’yi bu iç çatışmalarda kullanamayacak.”
Yeni yasama yılında MHP’nin aktif bir tavır sergilemesi gerektiğine dikkati çeken Bahçeli, 2015 seçimlerinin MHP için büyük bir fırsat olacağını dile getirdi. Bahçeli, 7 Haziran 2015 olarak gözüken seçim tarihinin Ak Parti iktidarı tarafından savaş ve çatışmalar bahane edilerek ertelenebileceğini, buna göre MHP’nin çalışma takvimini belirlemesi gerektiğini vurguladı.
Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefet liderlerine yönelik eleştirileri için “bir parti genel başkanı gibi” nitelemesini yaptı. Bahçeli, “2015 seçimlerinde millet iradesini milliyetçi iradeye dönüştürmeyi hedef kılmalıyız. Bu da MHP’nin zaferi ile mümkün. Cumhurbaşkanı Erdoğan hâlâ bir başbakan gibi nutuk irade ediyor. Bu bir Anayasal suçtur. Anayasa sınırları içinde kalması gerekir. Fotokopi başbakan anlayışı ortaya çıktı” diye konuştu. Bahçeli, sona eren kampın çıkışında ise Erdoğan hakkındaki sorulara, “Cumhurbaşkanı mı? Başbakan mı? yerini bilsin. Anayasadan aldığı görevlerine göre hareket etsin. Toplu konut açılışlarını başbakana bıraksın” diye konuştu.

‘ABD terbiyeye kalkmasın’
Bahçeli, ABD ile Türkiye’nin ılımlı Suriye muhalif güçlerini eğitip donatmak konusundaki anlaşmaya ilişkin sert konuştu. ABD’den yapılan konuya ilişkin gelen açıklamaların kabul edilemeyeceğini belirten Bahçeli, “Amerika bizim iç içlerimize karışmasın, bizi terbiye etmeye kalkmasın” dedi.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Y.Tuğrul Türkeş: "Hükumet bölücülere karşı topyekun mücadele etmelidir!

pkk’nın ve özellikle de Güneydoğu’daki nihilist faaliyetleri her geçen gün keskinleşmektedir.
Türkiye’nin farklı noktalarında ‘’ye destek’ kılıfıyla yıkıcı eylemler düzenlenmektedir.
Büyük kentlerimizde kundaklama, molotof atma vb. etrafında şekillenen söz konusu eylemler;
Güneydoğu’da okul ve müze yakmaya, kütüphane yağmalamaya ve masumların başlarını taşlarla ezmeye kadar gitmektedir.
PKK, Güneydoğu’daki son eylemleriyle beslediği ‘bilgi’ düşmanlığını açıkça ortaya koymuştur.
Diyarbakır’da ateşe verilen Ziya Gökalp Müzesi, PKK’nın entelektüel birikime ve kitaba duyduğu nefreti gözler önüne sermiştir.
Bu yönüyle pkk’nın Kamboçya’da bir dönem hüküm süren Kızıl Kmerler’den bir farkının olmadığı en somut örneğiyle anlaşılmıştır.
Demokrasinin kendisine sunduğu fırsatlardan faydalanarak stalinist gündemini paylaşmak isteyenlere özgürlük verilmemelidir.
Demokrasiyi yıkmak amacını güdenlere demokratik nizamın müsamaha gösterme zorunluluğu yoktur.
Türkiye’nin demokrasisini koruma ve kollama hakkına vardır.Bu anlamda söz konusu hakkın doğurduğu tüm yükümlülükleri de yerine getirmelidir.
pkk’nın ihanet faaliyetleri Türkiye’de etnik temelli bir iç savaşı tetikleme aşamasına ulaşmıştır.
Hiçbir değere inanmayan, inandığı değerlerin tamamı da yıkıcı olan 'nın Güneydoğu’da bir diktatörlük kurmasına göz yumulamaz.
Fakat açıkça ifade edilmelidir ki, hiçbir terör örgütü diğerinden ‘üstün’ veya ‘iyi’ değildir.
Nereden ve kimden gelirse gelsin terör, terördür ve terörün kaderinde yok edilmek vardır.
Hükümet; PKK, IŞİD ve Hizbullah terör örgütleri arasında seçici davranmamalı ve tümünün faaliyetlerine karşı eşzamanlı mücadele yürütmelidir.
MHP; Hükümeti terör yapıları arasında hiyerarşi tesis etmemeye ve içerideki tüm terör unsurlarını faal biçimde alt etmeye çağırmaktadır.
Partimiz ayrıca Diyarbakır’daki Ziya Gökalp Müzesi’nin restorasyon sürecinin de yakın takipçisi olacaktır.
#Twitter dan alıntı.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

K.K. Komutanı: Harbe Hazır Olmalıyız "TEHDİT YELPAZESİ GENİŞLEDİ, ATEŞ ÇEMBERİNİN ORTASINDAYIZ"

"Ateş çemberinin ortasındayız" diyen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulisi Akar, ''Her türlü harbe hazır olmalıyız" mesajını verdi.

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulisi Akar, Türkiye'nin belirsizlik ve krizler dönemi yaşadığını belirtirken, "Ateş çemberinin ortasındayız." dedi. Akar, TSK'nin dünyanın 8'inci en büyük ordusu olduğunu kaydederken de, "Her türlü harbe hazır olmalıyız." mesajını verdi.

"BELİRSİZLİKLER VE KRİZLER DÖNEMİ"

Akar, Savunma ve Havacılık Dergisi'nin bugün çıkan yeni sayısına verdiği özel mülakatta, "Yakın coğrafyamızda yaşanan son olayların gösterdiği gibi, bugün dünyada, özellikle de Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada 'belirsizlikler ve krizler' dönemi yaşanmaktadır." diyerek şunları kaydetti:

"HER TÜRLÜ HARBE HAZIR OLUNMALI"

"Tahmin edilebilirlikten öngörülemezliğe, tehdit algısında basitlikten karmaşıklığa, tehdit - tabanlı planlamadan yetenek tabanlı planlamaya, statik yapıdaki müttefiklikten, dinamik yapıdaki ortaklığa, konvansiyonel harekattan asimetrik harekata, birçok alanda değişim gerektiren bir dönem yaşamaktayız. Dolayısıyla ve özetle, her şeyden önce esnek bir anlayışla her türlü harbe hazırlık seviyesinin yüksek düzeyde tutulması gerekmektedir. Türkiye'nin jeostratejik konumu; ülkemize sayısız fırsat ve imkanlar sunarken pek çok belirsizlik, risk ve tehdidi de bünyesinde taşımaktadır."

"Günümüz güvenlik ortamında tehdit yelpazesi genişlemiştir. Yeni güvenlik ortamında, krizler süratle çatışmalara dönüşmektedir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan ülkemiz, tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de jeostratejik öneminden dolayı bir ateş çemberinin ortasında bulunmaktadır. Bu ortamda, 2020'li yıllara yönelik olarak Kara Kuvvetlerimiz, caydırıcılık sağlayan ve simetrik üstünlük kazandıran kuvvetlerin yanı sıra hibrit harekât konseptinin ön plana çıktığı, konvansiyonel kuvvet kullanımı ile beraber asimetrik, özel harekat, siber, hava, uzay gibi ortamlardaki yeteneklerin kullanımının hedeflendiği bir askeri güç öngörmekte ve her an harbe hazır, beka kabiliyeti yüksek, süratli reaksiyon gösterebilen, küresel erişim ve hassas angajman yetenekleriyle donanmış bir kuvvet yapısına ahip olmayı hedeflemektedir."
http://www.sondakika.com/
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «