Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), “savaş suçu” işledikleri gerekçesiyle ABD Başkanı Barack Obama’yı, Savunma Bakanı Chuck Hagel’i, Dışişleri Bakanı John Kerry’i, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ı “şüpheli” olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ihbar etti.
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), “savaş suçu” işledikleri gerekçesiyle ABD Başkanı Barack Obama’yı, Savunma Bakanı Chuck Hagel’i, Dışişleri Bakanı John Kerry’i, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ı “şüpheli” olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ihbar etti.
Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı’na yapılan ihbar dilekçesinde; ihbar sebepleri ile ulusal-uluslararası hukukta savaş ve saldırı suçlarına kanıt olarak ileri sürülen olaylara yer verildi.
Türkiye’deki basın ve internette yayınlanmış haberlere yer verilen ihbarda, şüpheliler için “4 yıldır topraklarımızda kurulu kamplarda eğitilen teröristlere, sınırdan Suriye’ye geçerek acımasız katliamlar yaptırmaktadırlar” denilerek şu açıklama yapıldı:
“Yürütme yetkisini elinde bulunduran şüphelilerin kararları ve uygulamalarıyla, Ülkemizin güney sınırını oluşturan topraklarımızın bir kısmı, egemen Suriye Devleti’ne karşı savaşan saldırganların üssü durumuna getirilmiştir. Gelinen süreçte bu fiili (de facto) durum, şikayet edilen devletlerin yetkileri tarafından artık açıkça organize edilmektedir. IŞİD bahanesiyle Suriye’li gerici çeteler, Suriye topraklarında savaşmak üzere Türkiye’de ABD ile ortaklaşa eğitilmekte ve silahlandırılmaktadır. Bunun adına da ‘eğit-donat’ planı denilmektedir.”
HKP’nin, Türkiye’de “terörist”lere askeri eğitim verildiğinin uluslararası önemli basın kaynaklarında da yer aldığını belirttikleri ihbarda; daha önce de hem Türkiye Savcılarına hem de yine Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı’na yaptıkları “savaş suçları”, “saldırı suçu”, “savaş kışkırtıcılığı” ve “yabancı devlet aleyhine yetkisiz asker toplama” suçlarıyla alakalı dilekçelere de atıf yapıldı.
Yaptıkları ihbarlara konu olan eylemlerin Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) açıkça suç tipi olarak düzenlendiğini söyleyen Halkın Kurtuluş Partisi, bu eylemlerin TCK’nun 304. Maddesinde düzenlenen “Yabancı devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı savaş açması için tahrik”, yine TCK’nun 306. Maddesinde düzenlenen “Yabancı Devlete Aleyhine Asker Toplama” suçunun kapsamına girmekte olduğunu belirtti.
İhbarda Türkiye’deki şikayetlere dair “Bir takım antidemokratik-şekli cumhurbaşkanlığı-başbakanlık-bakanlık dokunulmazlıkları sebebiyle şüpheliler yargılanamamaktadır Türkiye’de. Oysa savaş suçu eylemleri, görevlerinin bir gereği de olmayıp, GÖREV VE YETKİLERİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI niteliğindedir” açıklamasına da yer verildi.
“EĞİT-DONAT BİRLEŞMİŞ” MİLLETLER ŞARTI’NA AYKIRI
İhbarda uygulanmaya çalışılan “eğit-donat” planının Birleşmiş Milletler Şartı’nın “Amaç ve İlkeler” bölümünün 2/1. maddesinde düzenlenen “Örgüt, tüm üyelerinin egemen eşitliği ilkesi üzerine kurulmuştur.” ilkesi gereğince “egemen eşit” BM üyesi Suriye’ye karşı savaş ilanından başka bir şey olmadığını da değinildi.
Ayrıca BM Şartı’nın 2/4. maddesinde yer alan “Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığa karşı, gerek Birleşmiş Milletler'in Amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.” İfadelerine aykırı davranıldığı belirtildi.
TERÖRİZMİ FİNANSMAN EDEMEYECEĞİNE DAİR ULUSLARARASI ANTLAŞMA İMZALANDI
HKP’nin ihbarında Birleşmiş Milletler’e üye olan devletlerin ve içlerinde Türkiye’nin de olduğu sözleşme işaret edilerek, sözleşme gereğince “terörizmin finansmanının önlenmesi” esasına da değinildi. Ancak Türkiye Devleti’nin IŞİD’e karşı Suriye’deki diğer silahlı ve uluslararası alanda terörist sayılan grupları eğiterek, bu gruplara Türkiye’den de katılım sağlayarak ve silah-mühimmat yardımı yaparak bu hükmü ihlal ettiği belirtildi.
“HALK SURİYE’DE AÇIKÇA KATLEDİLMİŞTİR”
Türkiye Hükümeti’nin Cenevre Sözleşmesi’ne de aykırı davrandığı belirtilen ihbarda “Sivil şahısların harp zamanlarında himayesi için yapılan Cenevre Sözleşmesinin genel prensiplerine de Türkiye Hükümeti aykırı davranmıştır. Henüz bir açık savaş ilanı olmamasına rağmen Türkiye’den gönderilen mühimmat ve silah yardımları sonucunda taraf olmayan sivil halk Suriye’de açıkça katledilmiştir. Türkiye Hükümetinin sağladığı destekle özellikle Suriye’de yaşayan Kürt, Alevi ve Hıristiyan yerleşim yerleri saldırıya uğramış bu bölgelerdeki insanlar açıkça katledilmiştir. “Eğit-Donat” planı ile de bu katliamlar artarak devam edecektir.” ifadelerine de yer verildi.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «
