SAMSUN

Gazinin protez bacağına haciz!

BUNA YORUM BİLE YAPILMAZ ÇOK ACI BİR DURUM :(

İzmirli Bülent Kocaoğlan, Hakkari Çukurca'daki terör saldırısında 16 silah arkadaşını şehit verdi, kendisi de sol bacağını kaybetti. Mucize eseri hayatta kalan Kocaoğlan, o dönemde takılan eski tip protezi, parasını devletten nasıl olsa alacağına güvenip bankadan kredi çekerek modern bir protez bacakla değiştirdi.

Ancak SGK, 'evrakların incelendiği' gerekçesiyle 7 aydır ödeme yapmayınca, gazi Bülent Kocaoğlan'a, borcunu ödemediği için bankadan haciz geldi. Başvurmadığı kurum kalmayan, kendisine ve çocuklarına haksızlık yapıldığını söyleyen Kocaoğlan'ın sesini duyurmak için son çaresi, yaşadıklarını anlattığı, görüntüleri yüklediği sosyal medya oldu.
Kiraz İlçesi'nde oturan Bülent Kocaoğlan'ın, vatani görevini yaptığı Hakkari Çukurca'daki karakol, 1996 yılının Temmuz ayında PKK'lı teröristlerin saldırısına uğradı. Saatler süren çatışmada 16 asker şehit oldu. Aralarında Bülent Kocaoğlan'ın da bulunduğu 21 asker ise yaralı kurtuldu. Ağır yaralanan Kocaoğlan, Hakkari ve Ankara GATA'da, uzun tedavi sürecinin ardından mucize eseri hayatta kaldı, ancak sol bacağını diz üstünden kaybetti.
HAYATA TUTUNDU
Bir bacağını kaybetmesine rağmen hayata tutunan Bülent Kocaoğlan o dönemde takılan protez bacakla ayağa kalktı, devlet memuru olarak çalışmaya başladı, evlenip yuva kurdu. Bu evliliğinden dünyaya gelen 3 çocuğu ve eşiyle, kedisine yepyeni bir dünya yaratan Kocaoğlan, Çanakkale'deki görevinden emekli olduktan sonra ise, tekrar memleketi Kiraz'a yerleşti.
KDERİ ÇEKİP PROTEZ TAKTIRDI, SGK 7 AYDIR ÖDEMEDİ
PKK saldırısından kurtulduktan sonra 18 yıl boyunca devletin kendisine verdiği protez bacakları kullanan Bülent Kocaoğlan, torba yasada yer alan 'gaziler var olan protezlerin en gelişmişini kullanabilir' düzenlemesindeki haktan yararlanmak için müracaat etti. Ancak medikal firması, gazinin günlük yaşamında büyük kolaylıklar sağlayan, hareket edebilen ve düşmesini önleyen 135 bin lira değerindeki protez bacağı, devletin ödemeleri geciktirdiği gerekçesiyle, belli bir avans bedeli karşılığında geçen nisan ayında taktı. Bülent Kocaoğlan da SGK'nın ödeme yapacağına güvenip bankadan 50 bin lira kredi çekip, peşinat olarak medikal firmasına verdi.
Yeni protez bacağıyla adeta bir bacağının olmadığını unutan Bülent Kocaoğlan'ın sevinci çok uzun sürmedi. Kısa sürede ödeme yapılacağını sanan Bülent Kocaoğlan'a, beklediği ödeme bir türlü yapılmadı.
İzmir'deki SGK birimine başvurduğunda evrakın Ankara Maltepe'deki SGK bürosuna gönderildiği söylendi. Oraya ulaştığında ise evrakın henüz kendilerine gelmediğini bildirildi. Kurumun bölümleri arasında evrakı sürekli yer değiştiren Bülent Kocaoğlan'a, aradan geçen 7 ayda herhangi bir ödeme yapılmadı.
Bunun üzerine kredi borcunu ödeyemeyen Bülent Kocaoğlan'a bankadan haciz bildirim kağıtları gelmeye başladı.
ÇAREYİ SOSYAL MEDYADA ARADI
Yaptığı tüm girişimlerden eli boş dönen Bülent Kocaoğlan, haciz kıskacından da parası olmadığı için kurtulamadı. Eşi ve çocuklarıyla da maddi zorluk çektikleri için sıkıntılar yaşayan Kocaoğlan, Cumhurbaşkanından, Başbakana, bakanlara kadar yaptığı başvurulara rağmen sorununa çözüm bulamadığını söyledi.
Kocaoğlan'ın son çaresi sosyal medya üzerinden yardım istemek oldu. Yaşadıklarını en ince detayına kadar, oğlunun cep telefonu kamerasıyla çektiği görüntüde anlatan Kocaoğlan, bunu da sosyal medya üzerindeki profilinde paylaşıp, yaşadıklarını herkesin öğrenmesini sağladı. Yaşadıklarına artık isyan ettiğini, devletin kendisine verdiği 'gazilik' unvanı ile 'övünç madalyasını' bile istemeyecek duruma geldiğini dile getiren Bülent Kocaoğlan şöyle dedi:
"Bu hakkı verdiler. Her gazi gibi ben de yararlandım. Sonra ödeyeceklerine güvenip kredi kullanıp, ödedim. Ama devlete güvenerek hata yaptım. Bugün yuvam dağılmak üzere. Sorumlusu kim? Deselerdi bana ödeme olmadığını, ben zıplayarak gezer yine de almazdım. Bu bana yapılan haksızlık. Ben askere gittiğim zaman sırım gibi delikanlıydım. Böyle değildim. Bizim sorunumuza çare bulunsun."
Bülent Kocaoğlan, sosyal medyada paylaştığı görüntülerden dolayı da, büyük destek aldığını dile getirdi.
MÜFETTİŞLER İNCELİYOR
İzmir SGK Müdürlüğü yetkililer ise, Sağlık Bakanlığı'nın konuyla ilgili yeni kararlar aldığını belirterek şu açıklamayı yaptı:
"Medikal cihazlar, protezler için üst sınırlar belirlendi. Eskiden incelemeyi bölge müdürlükleri yapıp ödemeyi gerçekleştirirken, yeni uygulamaya göre her protez için belirlenen üst sınırı aşanlar için Ankara'da inceleme yapılıyor. Ankara'da müfettişler üst sınırı aşan faturaları 'suistimal var mı?' diye inceleyip onay veriyor, ödeme yapılıyor. Bu konuda da inceleme devam ediyor. O tamamlandığı zaman ödemeyi yapacağız. Ancak sorun bu tür dosyaların yığılmasından."
Bu arada Ankara'da dosya yığılması olduğu, bu nedenle onay ve ödemelerin geciktiği belirtildi.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

T.S.K Mensuplarına Neden Sahip Çıkmıyor (?)

Yıllardır Bir Terör Belası; Ülkenin gündemini meşgul ediyor, sayısız Asker/Polis/Köy Koruyucusu/Sivil Kamu Görevlileri bu sancılı kronoloji de Şehit oluyor Malul kalıyordu… Hiç şüphe yok ki tüm bu yitip giden vatandaşlarımızla malul olanlar tarifi imkânsız acılar yaşatıyor ocaklara ateş düşürüyordu. Ülke insanı olarak Osmanlı’dan bu yana vatan hudutları içerisinde farklı dillere haiz olan doğası gereği yaradılışından ötürü anne ve babası yine farklı olan insanlar olarak bu günlere değin yaşaya geldik yaşıyoruz... Umarız ve Dileriz ki Mevla’dan… Bu Ülke insanının daha fazla acı ve ıstırap çekmesi kader olmasın, bir an evvel çözülmez denklem gibi duran meseleler Demokrasi ve İnsan Hakları temelinde gelişmiş dünya ülkeleri paralelinde nihayete ersin rehabilite edilsin.

İşin SGK boyutunu sorgulayacağımız için konumuza dönelim…

Terör hakikati sebebiyle Şehit olmuşlarla Gazi olan insanlarımız 3713 Sayılı Yasanın şemsiyesi altında kimselerin yadsıyamayacağı vaziyette hak ettikleri şekilde sosyal haklar bağlamında kendilerine müspet manada maddi ve manevi mukabele de bulunulmuş… Ve yine Devlet üzerine olması gerektiği gibi düşeni yapmıştır…

2330 Sayılı Yasanın ihtivası her ne kadar Emniyet ve Asayişle tezyin edilmiş olsa da ( ………Asker ve Polislerin Şehitleriyle Malullerinin tamamı 2330 Sayılı Yasaya tabi edilmelidir… Düşünün X Köyde bir meczup babasını av tüfeğiyle öldürüyor… Oraya intikal eden Asker veya Polis “O” meczubun tüfeğinden çıkan saçmayla Şehit ya da Malul oluyor. Bu meczup referans edilerek Emniyet ve Asayiş 2330’la özdeşleştiriliyor. Aslanlar gibi başka bir Asker veya Polis oldu ya o gün için Asayişle ilgisiz bir vazife başında Şehit veya Malul kalıyor ve O’nu 5434/45’e tabi ediyorlar. Bu çok yaman bir çelişki ile garipliktir ki Asker ile Polisin görev Ölümleri ile Maluliyetlerini 5434/45’e tabi etsinler…….. ) en son AFYON PATLAMASI olarak kamuoyunun vakıf olduğu üzere bir müessif kaza cereyan etmiş yine birçok insanımız Şehit ve Malul olmuşlardı. Bu patlama beraberinde bir çelişki getirecek ve kurumlardan “DOĞAL AFET zayiatı” şeklinde açıklamalar beyan edilecek bunun karşısında medya ve sosyal platformlarla birlikte kamuoyu bu yaftalamayı yoğun şekilde eleştirecek ve Hükümeti mevcut kanunları yeniden gözden geçirmek ve tepkilere binaen yenilemek gereğine zorlayacaktı…

Yeniden kanun da çıkarttılar malumumuz üzere. Bu kanun, tamamen lokal pansuman vasfı taşıyacak ve son derece sübjektif bir tutumu beraberinde hayata geçirmiş olacaktı yeni 2330 ihtivası mukabilinde…

Burada yapılmış olan: 01.01.2012 yılından sonra ki benzeri olayları kapsayan ve bu tarihten öncekileri dışlayan eşitlik ihlal edilerek insan hakları ile Anayasa’nın 10. Maddesi alenen tahrip edilerek yok sayılmasıdır. Bu zaman diliminden önce meydana gelmiş olan benzeri patlamalar sebebiyle Şehit ve Malul olmuşlar bu kapsamın dışına itilerek… “…Biz bunu Afyon Patlaması için çıkardık; bizim için [mühim olan] bu patlamanın kamuoyunda yaratmış olduğu infialdir… Dolayısıyla İNSAN faktörü veya T.S.K’NIN Askerleri filan değildir…” kabilinden okunacak bir neticeyi yazık ki meşrulaştırarak bizlere sunmuştur!

Ve bizi ilgilendiren esas SKANDAL ise:

Hükümet, ( Adalet [ve kalkınma] Partisi ) derece/kademe İlerlemesini bahane etmek kaydıyla5434/45’e Tabi edilmiş Şehit Yakını ve Malul Asker ile Polisleri 2013 Ağustosunda hayata geçirilen 6495 Kanun NO’lu “ torba yasa ” yla Yüzde 25’lik Maaş artışından yararlandırmıyordu… Hoş bu Derece/Kademe ilerlemesi 2002 Yılında DSP/MHP VE ANAP Hükümetleri tarafından verilmiş olan bir haktı… Kaldı ki bu hak “tüm kanunlara teşmil olan Şehit Yakını ile Malullere tanınan bir haktı”.

Hülasa, Bu Hükümetlerin tanıdığı 2002 Yılında ki ilgili kanunla terör malulleri (3713) bugüne değin Emsal Aylığı ala gelmektedirler. Ve biz 5434/45’e tabi edilmişlerin derece/kademe ilerlemesi de ( birkaç yeni yapılan eklentiler hariç ) o günden bu yana devam ediyor…

Yüzde 25’lik zam ile 100 TL EK ÖDEMEDEN DE mahrum bırakılan 5434/45’e tabi Asker ve Polislerin ezici çoğunluğu; derece/kademe ile maksimum kavuşacakları maddi getirileri 45/55 TL’DİR…

Bu sebeple Şehit Yakını ve Malul Vazife mağdurları SAĞLAM EMEKLİ EMSALLERİYLE Bu gün için aynı SGK maaşı almak noktasına gelmişlerdir!

T.S.K’LERİ Şanlı ve Şerefli bir gelenekten gelen bir kurumdur şüphesiz. Ve bu meyanda her anlamda T.S.K’NIN Ahde Vefa ile personeline sahip çıkmak gibi ulvi değerleri göz ardı etmiş olabileceğini düşünmek istemiyoruz… Çünkü bizler Şehit Yakını ve Malul olduğumuz halde dahi bugün için “sapasağlam” ESALLERİMİZLE AYNI SGK MAAŞI ALMAK NOKTASINDA İSEK; BUNUN SONUÇ VE GÖSTERGESİ SÖZÜN BİTTİĞİ YERE GELDİĞİMİZİ SÖYLÜYOR!

Şüphesiz yüzlerce/binlerce sonu ölüm/sakatlıkla bitmiş olan emsal KAZA örnekleri vere biliriz. Çok yakın geçmişte İzmir tersanesinde römorkörün yan yatmak suretiyle alabora olması sonucu 10 personelin hayatını kaybettiği, 17 personelin yaralı kurtarıldığını biliyoruz. Burada 7’si ER Şehitiken 1’i de Astsubaydı malumumuz. Bu tablo karşısında Hükümet yalnızca 5434/45-56’ya tabi ERBAŞ VE ERLERE %25 ZAM yapar iken Astsubayımıza %25 zammı yapmayı zül addediyordu… Onu da vermem bunu da vermem 100 TL’Yİ de vermem/vermem/vermem… Bu da benim tasarrufum diyordu!

Bizler;

T.S.K’NIN Şehit Yakınları İle Malulleri olarak, ( Polislerimizin de Üniformalı olması sebebiyle onlarında adını telaffuz etmekten geri durmuyoruz… Umuyor ve diliyoruz ki aynı duyarlılığı Emniyet Genel Müdürlüğü’ de Onlar için göstersin )

Belki ( 5434/45’e tabi edilmişler ) hiçbir kıymet atfedilmeyenler olarak değerlendirile biliriz amenna… Ama şunu da kimse unutmasın ki bu ülke de muhtar maaşlarına %300 zam yapıldı! Hâkim ve Savcılara ikinci (2) kez iyileştirme geliyor görüyoruz… İmam ve müezzinlerin maaşlarını iyileştiren… Milletvekillerinin maaşlarının azlığını öne sürerek Cumhurbaşkanı maaşının Yüzde 45/50 civarına getirenleri gördük/biliyoruz…

Anayasa’nın 61. Maddesi bizleri de sarih şekilde kollayıp gözetiyor iken; bunları gündeme taşımak ve düşük maaşlarımızın nedenini araştırmakla beraber; Hükümet edenlerin de bu paradoksunu yüzlerine vurmakla da en tabi hakkımızı dile getirmiş olduğumuzu düşünüyoruz.

Bütün bunlar hakikat olarak belleklerimizi işgal ederken; bizler doğal olarak T.S.K’NIN hamiliğine neden mazhar olamadığımızı kara/kara düşünüyor… Şefkatli ve Duyarlı ve Yüreği sağlam bir “Komutan” ın çıkıp bizlerin bu acınacak durumunu dert etsin istiyoruz… En azından böyle umuyor ve diliyoruz…

Bu sebeple: 2013 Ağustosundan geçerli olmak koşuluyla yüze 25’lik maaş artışının biz 5434/45’e tabi edilmiş T.S.K Şehit Yakını ve Malullerine de yapılmasını Kamuoyumuzun önünde arz ve talep ediyoruz.

Tüm 5434/45’e tabi edilmiş rütbeliler adına Saygılarımızla…

Ceyhan KAYA

Vazife Malulü Ast Rütbe de Hüzünlü Bir Asker.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Siirt'te Okuyacak Okul Kalmadı!

Siirt'te yapılan protestolarda kimliği belirsiz kişiler Çal Mahallesi’nde mevcut bulunan Şehit Komiser Osman Demir Orta Okulu’nu ateşe verdi. Kütüphane ve bilgisayar laboratuvarını yakan kişiler aranıyor. Okullara yapılan bu saldırılar kınandı.
Bugün saat 16.30 sularında kimliği belirsiz kişi veya kişiler, Çal Mahallesi’nde mevcut bulunan Şehit Komiser Osman Demir Orta Okulu’nun okulun kütüphanesi ile bilgisayar laboratuvarı ateşe verildi.  
Yangın haberinin duyulması üzerine Siirt Belediyesi’ne ilişkin itfaye ekipleri, okula gelerek yangına araya girdi . İtfaiye ekiplerinin kısa devam eden müdahalesi akabinda yangın söndürüldü.

Olay yerine gelen emniyet güçleri, okulun kütüphanesi ile bilgisayar laboratuvarını ateşe veren kimliği belirsiz kişilin yakalanması amacıyla faaliyet başlattı. Şehit Komiser Osman Demir Orta Okulu, iki hafta evvelki Kobani gösterileri esnasında da yakılmıştı.
Okullarda yangın başladı.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

SAMSUN'da şiddetli fırtına Cumhuriyet Meydanı'nda İstihdam Fuarı'ndaki çadırları söktü.

SAMSUN'da şiddetli fırtına Cumhuriyet Meydanı'nda kurulan Samsun İnsan Kaynakları ve İstihdam Fuarı'ndaki çadırları söktü.

Akşam saatlerinde yağmurla birlikte etkili olan fırtına, kent merkezinde hayatı olumsuz etkiledi. Cumhuriyet Meydanı'nda kurulu bulunan Samsun İnsan Kaynakları ve İstihdam Fuarı'ndaki stant çadırları şiddetli rüzgar nedeniyle yola uçtu. Çadırlar hareket halindeki ve yol kenarında park eden otomobillerin üzerine düştü. Araçta zarar meydana gelirken yaralanan olmadı. 19 Mayıs Bulvarı'na uçan çadırlar yolun bir kısmını trafiğe kapattı. İtfaiye ve polisin çalışması sonucu çadırlar kaldırılarak yol trafiğe açılırken fırtına nedeniyle kısa süreli elektrik kesintileri görüldü.
http://benguturk.com/
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

PROVAKASYON: Yine Türk bayrağı indirilmeye çalışıldı!

Adana’da bir PTT Şubesi’ndeki Türk Bayrağı’nı indirmeye çalışan bir kişi, vatandaşların bağırması sonucu amacına ulaşamayarak kaçtı.

Edinilen bilgiye göre olay, Çukurova ilçesi Kurttepe Mahallesi Süleyman Demirel Bulvarı üzerindeki PTT Kurttepe Şubesi’nde meydana geldi. Pencereden dışarı bakan bir vatandaş, PTT şubesinin önünde bulunan Türk Bayrağı’nın asılı oldu direğe bir kişinin çıktığını fark etti.

Hemen balkona çıkan vatandaş, kimliği belirlenemeyen şahısa bağırdı. Vatandaşın bağırması üzerine korkan şahıs, karanlıktan faydalanarak kaçtı. Vatandaş ise PTT şubesi önüne gelerek ihbarda bulunduğu polisin gelmesini bekledi. İhbar üzerine olay yerine gelen ekipler, vatandaşın verdiği eşkal doğrultusunda mahallede çalışma başlattı.

EREN BOZKURT - İHA

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Türk vatandaşları Türküm demeye utanır hale geldi” dedi.

 Terör örgütüyle müzakere edilen ihanet sürecini eleştiren Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Köse, Türkiye’yi hükümetin değil adadan bebek katilinin yönettiğini söyledi, “Bu çözüm değil çözülme olur.

Türk vatandaşları Türküm demeye utanır hale geldi” dedi.

Haber: Hanife Açıkalın

AKP iktidarının, MİT ile terör örgütü elebaşları arasında 2009’da Oslo’da başlattığı müzakerelerle hazırlanan ihanet sürecinin yol haritasında herkesin bildiği gerçek de dillendirilmeye başlandı. Başbakan Yardımcılığı döneminde ihanet sürecini kararlılıkla sürdüren, AKP Sözcüsü Beşir Atalay’ın Kandil ve HDP’ye sunulan yol haritasında İmralı canisine “koşullarının iyileştirilmesi”, “sekreterya yani büro kurulması” adıyla özgürlük yolu açılıyor. Konuyla ilgili AKP’li bir başkan Bakan da son noktayı koydu: “Cezaevi şartları süreç ilerledikçe değerlendirilebilir, iyileşmeler olabilir.”

İhanet lobisi

Milletvekillerinin, kamuoyunun bilmediği bebek katiline özgürlük haberleri önce, kendilerini Tayyip Erdoğan’ın düşüncelerini yaymakla görevli sayan gazetecilerden öğrenildi. Bu konuda ilk işareti Yenişafak Yazarı Abdülkadir Selvi, “Bence çözüm sürecinin ilerleyen aşamalarında Öcalan’ın konumunu artık Türkiye tartışmalı” diyerek vermişti. Yeni Akit yazarı Ersoy Dede de “Öcalan’ın serbest bırakılması da dahil olmak üzere her konunun tartışılması lazım gelen bir dönemin içindeyiz” diye yazmıştı. AKP Sözcüsü Beşir Atalay, bebek katilinin başka bir cezaevine naklinin gündemde olmadığını açıklamasına rağmen tartışmalar devam etti. HDP, ihanet sürecinde bebek katiline daha çok inisiyatif verilmesini, sekretarya yani özel büro kurulmasını isteğini bu dönemde tekrar gündeme getirdi. HDP Milletvekilleri Adil Zozani, iktidara “İmralı’da Öcalan’a sekretarya oluşturulması” nı şart olarak sundu. Yenişafak Yazarı Hüseyin Yayman, 9 Eylül’de yazdığı yazıda, “2015 süreç için final yılı olacak. Başbakan Davutoğlu önderliğinde yürütülen çalışmalara Ekim’de son şekli verilecek. Çalışmalar 8 ayda adım adım hayata geçirilecek ve seçimden önce büyük final olacak” diye yazmıştı.

Utanıyoruz

Sözde çözüm süreciyle ilgili gelişmeleri değerlendiren Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse, “PKK terör örgütü ne kadar bu ülkeye ihanet etse, ne kadar bu idarecilere hakaret etse, bayrağımızı indirse, vatanımızı böldürse, ezanımızı dindirse, iktidar çözüm süreci diyor başka bir şey demiyor” dedi. Köse şunları söyledi: “Demek ki başlarını eğecek çok büyük bir şey yapmışlar ki aksi şekilde hareket edemiyorlar. Türkiye’yi şu anda AKP iktidarı idare etmiyor, adadan Öcalan idare ediyor. Masanın bir tarafına bu ülkeyi idare edenler; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı otursun, karşı tarafa da Öcalan, bu işi çözsünler. Eğer bu tabloyu içlerine sindirebiliyorlarsa bunu yapsınlar. Bu çözüm değil çözülme olur. İnşallah yakında iplikleri pazara çıkacak. Bunların istekleri, sorunları bitmez. Artık Türk vatandaşları Türk’üm demeden utanır hale geldiler.”
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Erdoğan: Öcalan İçin Başmüzakereci Sıfatı Çok Tehlikeli ve Yanlış!

Yorum: Arada yanlışlar olsa da çoğuna hak verebiliriz ama söylenen başka yapılan başka! Erdoğan çoğu İnsanın güvenini kayıp etmiş durumda!
--------------
HABER: Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm sürecinde gelinen aşama ve terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan'a yönelik "müzakereci" olması yönündeki talepler ile şartlarında bir değişiklik olup olmadığı sorusuna da şöyle yanıt verdi:

"Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olmuş olan bir insan var. Bu insani şartların iyileştirilmesine yönelik yapılması gereken her şeyi bu devlet yapmıştır. Bundan daha ilerisi zaten olamaz. Herhalde kalkıp özel villa tahsis edilecek hal yok. Şu anda orada 2 odası var, 2 odasının dışında televizyonu. Bunların hiçbirisi yoktu, bizim iktidarımız döneminde bunları verdik. Bunun dışında oradaki 5 tane diğer mahkumla görüşebilme imkanı var, bunun dışında daha ne olacak.

Başmüzakereci, vesaire gibi böyle bir şeyler, bunlar çok büyük tehlike, çok büyük yanlış. İstihbarat müsteşarımız gidiyor, zaten kendisiyle görüşülmesi gereken konuları görüşüyorlar. Ama son zamanlarda bir şeyler değişti.

Şu anda bakıyorsunuz İmralı farklı bir havada, dağ farklı bir havada, Parlamento'daki temsilcileri farklı bir havada, böyle bir ayrışmanın, bölüşmenin olduğu yerde ülkemi karıştıranların hali de ortada. Yarın akil insanlarla Başbakanımız toplantısı olacak, hafta içinde kendileriyle konuşur, görüşürüz.

Benim Cumhurbaşkanı olarak kanaatim kesinlikle bugüne kadar olan 11 yıllık tecrübemle budur. Böyle bir genişletilmesi şusu, busu… Ne kadar genişletilecekse zaten genişletilmiş, imkan her şey verilmiş. Sağlık noktasında tedavi falan her şey aksatılmadan yapılıyor."

Erdoğan, bir gazetecinin Öcalan'ın başka bir cezaevine naklinin söz konusu olup olmadığı sorusuna da "Onun sıkıntıları başkadır. Orası cezaevi değil dikkat ederseniz" dedi.
http://www.haberler.com/
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «