SAMSUN

Şehit ve gazi aileleri derneğinden 'Öcalan' tepkisi!

Çankırı Şehit ve Gazi Aileleri Derneği Başkanı Yüksel Teke, Abdullah Öcalan için yapılacağı iddia edilen düzenlemelere sert çıktı. Teke, "Bu düzenlemelere şehit aileleri, terör gazileri ve ülkesini çok ama çok seven Türk halkı rıza göstermez" dedi.

İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın 'Çözüme katkıda bulunacaksa, Öcalan'ın cezaevi şartlarını iyileştiririz' açıklaması ile Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da aynı şekilde bir açıklama yapmasına sert tepki gösteren Şehit ve Gazi Aileleri Derneği Başkanı Gazi Astsubay Yüksel Teke şunları söyledi: "Oldu olacak, yapacağınız düzenleme ile bölücü başını serbest bırakın. Çözüme katkısı muhakkak olur! Şehidin, gazinin canını ve kanını vererek bedel ödediği ülkemde; teröristlere bir çırpıda tanınan hakların, terör gazilerine, Kıbrıs ve Kore gazilerine verilmediğini de çok iyi biliyoruz. Devlete kurşun sıkan, askerimi polisimi şehit, beni sakat(Gazi) bırakan, ülkemi bölmeye çalışan, teröristte kol kanat açtığınızı da biliyoruz. Bu vatan için şehit düşmüş, gazi olmuş vatan evlatlarının döktüğü kanlarla suladığı aziz ve kutsal vatan toprakları kardeşlik, dostluk, barış, analar ağlamasın, açılım ve barış naraları ile kirli, pis, hain, kişilerin ayakları altında çiğnenirken yetkililerin şehit yakınları ve gazilerimize bayram müjdesinin ne anlama geldiğini bilmediğimizi mi zannediyorsunuz? şehit ailelerinin ve Terör Gazilerinin bu yaptıklarınıza ses çıkarmamaları sizleri cesaretlendirmesin. Tamamen vatan sevgisi ve edeptendir. Hükümet tarafından şehit ailelerine yönelik yapılan düzenleme ve sosyal haklar sizleri cesaretlendirmesin. Ben de soruyorum Sayın Bakanlara; Hayatlarının baharında vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna şahadet şerbetini içerek iki metre kare toprağın altında yatan aziz şehitlerimiz için nasıl bir iyileştirme düşünüyorsunuz? Gencecik yaşta Dul kalan eşler ve baba sevgisine, baba şefkatine, baba kelimesine muhtaç olan yetimler içinde var mı bir iyileştirmeniz? Allah aşkına yeter artık. Çözüm, çözüm, çözüm. Hükümet olarak bu uğurda her türlü düzenlemeyi bizleri hiçe sayarak yaptınız. Canımız yansa da sabredip bekledik. Artık anlamanız lazım. Bunların amacı barış filan değil. Gördünüz; Kobani bahanesi ile bir haftada ülkeyi ne hale getirdiler. 1984'ten beri bölgede Kürt vatandaşlarımıza aynısını kendileri yapmadı mı? Çoluk çocuk, kadın kız demeden insanları bir araya toplayıp üzerlerine binlerce mermi sıkmadılar mı? Evlerinde diri diri yakmadılar mı? Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak sizler zeytin dalını uzattınız. Birazda onlar barışı istediklerini göstersin, fedakârlık yapsınlar."
(CİHAN)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

"Türk kelimesini kullanmak yasak" MERAK ETMEYİN "HENÜZ" TÜRKİYE DEĞİL!

Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Zülfettin Hacıoğlu, ''Balkanlarda Türklerin yaşadığı en büyük sorun, Türkçe eğitim, Türk okullarında lise sona kadar eğitim alan öğrenciler hiçbir üniversiteye kabul edilmiyor'' dedi.
Hacıoğlu, yaptığı açıklamada, Balkanlarda yaşayan Türk ve akraba Müslüman toplulukların sorunlarını tespit ederek, çözüm konusunda çalışmalar yaptıklarını belirtti.
Balkanlarda 2,5 milyona yakın Türk yaşadığını, en fazla Türk nüfusun Bulgaristan ve Batı Trakya bölgesinde olduğunu ifade eden Hacıoğlu, açıklamasına şöyle devam etti:
"TÜRK KELİMESİNİ KULLANMAK YASAK"
''Balkanlarda Türklerin yaşadığı en büyük sorun, Türkçe eğitim. Yunanistan'da Türk okullarında lise sona kadar eğitim alan öğrenciler hiçbir üniversiteye kabul edilmiyor. Bir çok genç işsiz kalıyor. Ayrıca okul öncesi eğitimde de 2 yıl Yunancayı zorunlu kılıyorlar. Gençlerimiz de mecburen Yunanca eğitim almak zorunda kalıyor.
Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan'da Türk kelimesinin kullanılması bile yasak. Türk Gençler Birliği, Türk Öğretmenler Birliği gibi çok güçlü sivil toplum kuruluşları, tabelalarına Türk kelimesini koyamıyorlar. Aynı şekilde Müslümanlar kendi müftüsünü kendi seçemiyor. Şu anda Yunanistan ve Bulgaristan'da müftülük sorunu var. Devletin atadığı müftü var, birde toplumun seçtiği müftü var. Bu iki başlılık tabiki topluma zarar vermekte. Bu konuda hem ülkemizde hem de uluslararası kamuoyunda girişimlerde bulunduk. Çalışmalarımızı sürdürüyoruz.''
Hacıoğlu, Balkanlarda genelde kırsal bölgelerde yaşamak zorunda bırakılan Türklerin olduğu bölgelere hükümetin yatırım yapmadığını, işsizlik oranının en fazla Türk azınlığın yaşadığı bölgelerde olduğunu söyledi.
Türkiye'de son günlerde sokaklarda bazı gösteriler düzenlendiğini de ifade eden Hacıoğlu, ''Biz ülkemizde kargaşaya sebep olan bazı grupları da buradan uyarıyoruz. Toprak kaybetmiş ve son 100 yılda zorunlu göçe tabi tutulmuş topluluk olarak, Türkiye'nin bir karış toprağının bile verilmesine tahammülümüz yok. Her zaman bunun karşısında olacağız'' diye konuştu.  TRT HABER
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Diyarbakır'da pusu: 1 polis yaralı! AKP Polise siyasetle, pkk'da silahla vurmaya devam!

Diyarbakır'da yol kesip kimlik kontrolü yapan göstericilere müdahaleye giden polis ekipleri pusuya düşürüldü.Teröristlerin açtığı ateşte 1 polis yaralandı.

Diyarbakır'ın merkez Sur İlçesi'nde bu akşam saatlerinde bir grup IŞİD'in Kobani'ye saldırılarını protesto etmek için yol kesti. Ellerinde pompalı tüfekler bulunduğu belirtilen grup, yoldan geçen bazı araçların kontak anahtarlarını alarak trafik akışını engelledi. Daha sonra yoldan geçen araçlar üzerindeki kişilere kimlik kontrolü yapan göstericilere polis müdahale etti. Göstericiler polise el yapımı patlayıcı, havai fişeklerle saldırdı.
lay yerine gelen takviye polis ekibine de ise pompalı tüfekle ateş açılırken 1 polis memuru yaralandı. Çenesinden yaralandığı belirtilen polis memuru hastaneye götürülerek tedavi altına alındı. Polisin de karşılık vermesiyle ara sokaklara kaçan saldırganların yakalanması için geniş çaplı soruşturma başlatıldı. Bölgeye çok sayıda takviye polis ekibi gönderilirken, güvenlik önlemleri arttırıldı.
Kaynak: DHA
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

"Türk milletinin istiklal ve istikbalini peşmergeye peşkeş çekmenin hesabını en ağır şekilde ödeyecektir"

MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri, "Türk milletinin istiklal ve istikbalini peşmergeye peşkeş çekmenin hesabını en ağır şekilde ödeyecektir" dedi.

Cengiz ALDEMİR/Sozcu.com.tr

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi de ‘Kobani’ye yardım için Türkiye ve ABD ile iş birliği içindeyiz’ açıklaması yapmıştır. Peşmerge güçlerinin destek için Kobani’ye geçmeleri için yardımcı oluyoruz. PYD’nin Suriye’ye yönelik amaçları, Özgür Suriye Ordusu’ndan farklıdır. . PYD bu emellerini sürdürdükçe Özgür Suriye Ordusu’nun da desteğini alamaz. Türkiye’nin desteğini de alamaz” diye açıklama yaptı.

Bakan Çavuşoğlu’nun açıklamalarına tepki gösteren MHP’li Özcan Yeniçeri, her türlü hıyanetin meşrulaştırıldığı bir yönetim ile karşıkarşıya olduklarını belirterek, Türk devletinin imajını aşirt, çadır devleti seviyesine indirildiğini ifade etti.

SÖZCÜ’ye değerlendirmelerde bulunan Özcan Yeniçeri şöyle konuştu :

” Kobani aslında Öcalanın ekolojik , feminist kominal kantonu olarak kurulmuş durumdadır. Bölgedeki Kürt aşiretler şeyhler ve müslüman şafiler, orada kurulan stalinist kantondan kovulmuşlardır. Onlar, Irak ve Sriye ye giderek IŞİD ile birlikte Koobani’de PKK’nın PYD formatında ki ateist unsurlarla çatışmaktadırlar. Türkiye nin kendisini de tehdit eden PKK terör örgütü uzantılarını yardım etmesi, yataklık yada destek vermesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Hükümet kumar oynuyor. TC devletini bir aşiret devleti gibi, çadır devleti olarak görüyor.

TÜRKİYE KENDİ EGEMENLİK HAKKINI AYAKLAR ALTINA ALDI

Türk topraklarından yabancı güçlerin gelip geçmesine izin vermesi kendi egemenlik hakkını kendi eliyle ayaklar altına alması anlamına gelmektedir. Yakın gelecekte başka unsurlar da bu tür taleplerde bulunabilirler. Şimdiden bunun yolunu AKP iktidarı açmış bulunmaktadır. Her türlü hıyaneti meşrulaştıran bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Türkiye bu yanlış tehlikeli ve kendi aleyhine olacak bu politikaların kötü sonuçları ile çok yakın zamanda karşı karşıya gelecektir. İktidar Türk milletinin istiklal ve istikbalini peşmergeye peşkeş çemenin hesabını en ağır şekilde ödeyecektir. AKP PKK’dan önce Türkiye’nin kafasına silah doğrulttu ” sözleri ile tepki gösterdi.

» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

MHP'li Mehmet Günal: Haram lokma yiyenler yargıdan kaçamayacaklardır!

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, siyasi iktidar yargı üzerinde hangi oyunu oynarsa oynasın 17-25 Aralık'ta gün yüzüne çıkan hırsızlık, vurgun, talan ve haram lokmayı örtbas edemeyeceğini söyledi.
Ülkede, 17 Aralık'ta Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk vurgunun yapıldığını ve bunlarının somut belgelerle ortaya konulduğunu belirten Günal, 77 milyon Türkiye insanının bu hırsızlığı ve soygunu gördüğünü, dosyayı kapatmak için yargıya baskı yapanların milletin pak ve temiz vicdanından silemeyecek ve sıfırlayamayacaklarını kaydetti. Milletvekili Günal, partisinin belediye başkanları için geldiği Manavgat'ta ülke gündemiyle ilgili açıklamada bulundu.

Yolsuzluk ve rüşvet olayı ortaya çıkınca 18 Aralık'ta siyasi iktidarın yürütme eliyle bağımsız yargıya resmen darbe yaptığını belirten Günal, "Siyasi iktidar, 17-25 Aralık'ta ortaya çıkan kirli çamaşırlarını örtbas temek için bağımsız yargıya resmen darbe yaptı. Yargı öyle bir kuşatıldı ki hırsızı yakalayan polisler gözaltına alındı, hırsızlar salınarak mavi sularda tatile çıkarıldı. Bu iktidar ne yaparsa yapsın milletin temiz vicdanından kurtulamayacaktır. İktidar, 17 Aralık'ta bize darbe yaptı yalanlarına kimse inanmıyor artık. Bu millet eninde sonunda ülkeyi soyanlardan hesabını soracaktır. Ülkeyi soyanlar ne yaparsa yapsın yargı önüne çıkacaktır. Milletin vicdanında yer alan bir dosyayı hiç bir güç kapatamaz. Zaten AKP'lerle bunu bildiği için yeni yargı paketi aldatmalarıyla hukuku ayaklar altına alıyor. Tüyü bitmemiş yetimi hakkını yiyen haram lokmacılar eninde sonunda bağımsız yargıya hesap vermeye mahkumdur. Milletin vicdanında mahkum olanları hiç kimse aklayamaz." dedi.

Siyasi iktidarın, 17-25 Aralık'taki suç üstüne yakalanmayı paralel devlet, paralel yapı yalanlarıyla kapatmaya çalıştığını belirten Günal, paralel yapı söylemlerinin de siyasi iktidar tarafından bakan çocuklarının evlerinde çıkan para kasası, para sayma makineleri ve bakanlara verilen rüşvet görüntülerini örtbas etme algısı olduğunu kaydetti.

MHP Merkez Yönetim Kurulu üyesi Kemal Çelik'te yaptığı açıklamada, cumhuriyet tarihinin en büyük talan ve ekonomik vurgunun AKP iktidarı döneminde olduğunu, 17 Aralık'ta ortaya çıkan kirli görüntüleri yargıya hangi baskı yapılırsa yapılsın hiç kimsenin örtbas etmeye gücünün yetmeyeceğini kaydetti.

Siyasi iktidar ne yaparsa yapsın 17 Aralık'ın bir milat olduğunu belirten Çelik, "Dört bakanın istifasını getiren 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayının üzerini hiç kimse kapatamayacaktır. Ülkeyi soyanlar eninde sonunda bağımsız yargı önünde hesap verecektir. Bunda hiç kimsenin şüphesi olmasın. O kirli görüntüleri hiç kimse örtbas edemeyecektir." ifadesini kullandı.

(CİHAN)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

MHPli Erkan Akçay, yeni yargı paketi 12 Eylül’ün bile yapamadığı bir darbe...

MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, yeni yargı paketinin 12 Eylül’ün bile yapamadığı bir darbe olduğunu belirtti . Twitter hesabı üzerinden konuşan MHP Manisa Milletvekili Akçay, "'Aksi ispatlanana kadar herkes masumdur’ ilkesini ‘Aksi ispatlanana kadar herkes uygun şüphelidir’e dönüştürüyor. MHP Manіsa Mіllеtvеkіlі Erkan Akçay, yеnі yargı pakеtіnіn 12 Eylül’ün bіlе yapamadığı bіr darbе olduğunu bеlіrttі . Twіttеr hеsabı üzеrіndеn konuşan MHP Manіsa Mіllеtvеkіlі Akçay, "'Aksі іspatlanana kadar hеrkеs masumdur’ іlkеsіnі ‘Aksі іspatlanana kadar hеrkеs uygun şüphеlіdіr’е dönüştürüyor. Masumіyеt karіnеsі hangі yеrdе ? Yеnі yargı pakеtіnе görе uygun kuşku nе dеmеktіr? Şu dеmеktіr: Gözünün üstündе kaşın var. Makul şüphеlі kіmdіr? Makul olan hеrkеs. Yеnі yargı pakеtі 12 Eylül'ün bіlе yapmadığı bіr darbеdіr." dіyе bеlіrttі .

http://www.habered.com/
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

AKP Vakıfbankı hazineye devrediyor!

Hükümetin, bugün Meclise gönderdiği tasarıdan Vakıfbank bombası çıktı. Tasarının 7. maddesi ile Vakıflara ait olan yüzde 58'lik hissenin tamamı, belli bir bedel karşılığı Hazine'ye devrediliyor. Menderes'in talimatıyla kurulan bankanın hisselerinin Hazine'ye devredilmesi 'kamulaştırma' olarak değerlendiriliyor. Yetkililer, vakıf malının kamulaştırılamayacağını, bu düzenlemenin yasalaşması halinde Anayasa Mahkemesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden döneceği konusunda uyarıyor.

Hükümetin, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu başta olmak üzere bazı kanunlarda değişiklik öngören yasa tasarısında Vakıfbank ile ilgili çok önemli bir değişiklik yer aldı. Tasarının 7.maddesi ile 6219 Sayılı Türkiye Vakıflar Bankası Kanunu'nun 6.maddesine yeni fıkralar eklenmesi öngörüldü.

BEDELİ HÜKÜMET BELİRLEYECEK!
Buna göre banka hisselerinden, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olan yüzde 58.5 oranındaki payın tamamı, Bakanlar Kurulunca belirlenecek beher hisse değeri üzerinden Hazine'ye devredilecek. Hazine'nin ödeyeceği rakam; banka tarafından üç ayrı firmaya yaptırılan bedelin ortalaması göz önünde bulundurularak Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek.

Yine ödemenin nasıl yapılacağına da hükümet karar verecek.

Bankacılık yetkilileri, kamulaştırma adımının arkasından Vakıfbank'ın özelleştirilmesinin gündeme geleceğine dikkat çekiyorlar.

VAKIF MALI KAMULAŞTIRILAMAZ
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden üst düzey bir bürokrat, Vakıflar Bankası'nın bizzat Adnan Menderes'in talimatıyla 1954 yılında kurulduğunu ve Menderes'in kendi cebinden 50 lira verdiğini anımsattı. Bürokrat, "Türkiye yüzölçümünün neredeyse yüzde 25'i vakıf malı. Vakıfların banka ihtiyacı mı kalmadı da Vakıfbank özelleştirilecek. Vakıflar'ın hangi malı bu kadar süre içinde böylesine değerlenmiş? Banka 1954'te 50 milyon lira sermayeyle kurulmuş. Bugün değeri 10 milyar dolar. Bunun yaklaşık yüzde 60'ının vakıflara ait olduğunu düşünürsek; 6 milyar dolar. Var mı böyle başka bir yatırım" diye sordu.

Aynı bürokrat, bunun yasalaşması halinde Anayasa Mahkemesi, orası olmaz ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden döneceğini iddia etti. Hükümet gerekçesinde, BDDK'nin temettü izni vermemesinin gösterildiğini vurgulayan bürokrat, "Ne olmuş daha önce de izin verilmiyordu. Vakıfların paraya ihtiyacı varsı, yüzde 5 hissesini halka arz etsin, kendisine düşen miktarı, 300 milyonu cebine koysun" dedi.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

218 -627 milyar dolarlık petrol var denilen kuyular neden kapatıldı?

Niğde'de 2007 yılında havza etüdü çalışmalarında bulunan petrol çalışmalkarı hüsranla sonuçlandı. MTA , 7 yıllık bir çalışmanın ardından petrol kuyularını kör kuyular diyerek kapatıp köyden ayrıldı.

Vatan Gazetesi'nin haberine göre, 2007 yılında haber ajanslarından "Niğde'de petrolbulundu" haberlerinin gelmesi Badak köylülerinin yüzünü güldürdü. Köylüler talih kuşunun üstlerine konduğunu düşündü.

Yapılan ilk haberlerde 218 -627 milyar dolarlık bir petrol varlığından söz edilirken köye "Türkiye'nin Teksas'ı" dendi. Köylüler köyde açılan büyük petrol kuyularının önünde zengin olma hayaliyle poz verdiler. Ancak MTA , 7 yıl sonra kör kuyular diyerek kapatıp köyden ayrıldı.

İki kişi aldı

400 nüfuslu Badak Köyü Muhtarı Ayhan Kolkan, o yıllarda 1 dönüm arazinin fiyatı 400 lira ederken dönümünü 1000 lira verip alanların olduğunu söyledi, hatta iki kişinin 7 bin dönüm arazi satın aldığını söyledi.

2007'DE BULUNMUŞTU
MTA, Bor ilçesine bağlı Badak köyünde yürüttüğü "Havza Etüdü" çalışmalarında, yeraltında 1000 metre derinlikte petrol bulgusuna rastlanıldığını ifade etmiş ve bunu kamuoyuna duyurmuştu.  Petrol bulgusu TPAO'ya bildirmiş ve TPAO'nun yaptığı ilk inceleme ve alınan numunelerden edinilen ilk intiba, havzada kaliteli petrol rezervi olduğu yönünde olmuştu.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Erdoğan, Villa mı vereceğiz dedi ama öcalan'ın yeni yeri ortaya çıktı!

öcalan'ın hücrede kalmadığı, iki odalı, banyolu, bahçesi olan yerde kaldığı ortaya çıktı. Meğer öcalan çoktan ev hapsine çıkmış MHP defalarca dile getirmişti ama yalanlamışlardı!.. Ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan bir mahkum Mahkeme kararı olmadan nasıl oluyor da böyle bir yere taşınıyor? AKP'nin Yargıyı hızlı bir şekilde dönüştürmesi bu suçları yüzünden mi?
------------
Öcalan’ın 1999’da ilk tutulduğu bölüm restore edildi. İnşaat 4-5 ay sürdü. İmralı heyeti, adaya yaptığı 5’inci ziyarette Öcalan ile birlikte inşaatta incelemelerde bulundu. Ağustos 2013’te inşaat tamamlandı ve Öcalan adaya ilk getirildiğinde tutulduğu bölüme taşındı. Öcalan’ın şu anda kaldığı yer, birbirine geçiş yapılabilen bir yatak odası, bir çalışma odası, banyo ve küçük bir de bahçeden oluşuyor. Toplam kapalı alanı 20 metrekareden fazla.

Kobani ve çözüm sürecinin dillerden düşmediği son günlerin en popüler ve çarpıcı konusu Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarıydı.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “Cezaevi şartları süreç ilerledikçe değerlendirilebilir, iyileşmeler olabilir” demişti. Akdoğan’ın bu sözleri Amasya’da İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya soruldu. Onun cevabı da “Bu sorunu kökten çözmek hedefine katkı sağlayabilecek ve milletimizin de aleyhine olmayacak adımlar atarız, yolumuza devam ederiz. O adımın atılması gerekiyorsa da o adım atılır. Ama milletin bu sorununun tamamen çözümüne katkıda bulunacaksa...” oldu.

HÜCREDE DEĞİLMİŞ

Bu iki açıklama, “Çözüm süreci yol haritasında planlandığı gibi giderse Öcalan ev hapsine çıkacak” yorumlarına neden oldu.

Ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan devreye girdi ve noktayı koydu:

“Bu insani şartların iyileştirilmesine yönelik yapılması gereken her şeyi bu devlet yapmıştır. Bundan daha ilerisi zaten olamaz. Herhalde kalkıp özel villa tahsis edilecek hâl yok. Şu anda orada 2 odası var, 2 odasının dışında televizyonu...”

Bütün Türkiye Öcalan’ın bir hücrede yaşadığını ve küçük bir havalandırması olduğunu bilirken, Erdoğan’ın 2 odadan söz etmesi bir ilkti.

Çünkü Öcalan’ın 1999’da ilk yakalanıp İmralı’ya konduğunda tutulduğu yer, 2009’da değişmiş, Öcalan F Tipi Cezaevlerinde olduğu gibi küçük bir avlusu olan, 12 metrekarelik tek kişilik bir hücreye taşınmıştı. Çözüm süreci başladıktan sonra da Öcalan’ın koşulları sorun olmuştu. Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin raporları da dikkate alınarak Öcalan’a 5 yeni komşu getirilmiş, kendisine 12 kanalı izleyebildiği bir televizyon verilmişti.

İNŞAATI TEFTİŞ ETMİŞ

Nisan 2013’te ise Öcalan’ın 1999’da ilk tutulduğu bölümün restorasyonuna başlandı ve bu bölüm Öcalan’ın yeni yeri haline getirildi. İnşaat 4-5 ay sürdü. İmralı heyeti, Ada’ya yaptığı 5’inci ziyarette Öcalan ile birlikte inşaatta incelemelerde bulundu.

Ağustos 2013’te inşaat tamamlandı ve Öcalan adaya ilk getirildiğinde tutulduğu bölüme taşındı. Öcalan’ın şu anda kaldığı yer, birbirine geçiş yapılabilen bir yatak odası, bir çalışma odası, banyo ve küçük bir de bahçeden oluşuyor. Toplam kapalı alanı 20 metrekareden fazla.

Çözüm sürecinin yol haritasına göre 2 odalı, banyolu, bahçeli yeni yer, Öcalan’ın ömrünü geçireceği alan olmayabilir, Öcalan daha da geniş bir yere çıkabilir.

Bunun koşulu da PKK’nın Şubat 2015’e dek Türkiye sınırlarını tamamen terk etmesi ve Öcalan’ın da silahları ebediyen bırakmanın bir adım öncesi sayılan ‘mutlak eylemsizliği’ ilan etmesi olacak.

İMRALI’DAN ÇIKIŞ YOK

Bu arada çözüm süreci planlandığı gibi ilerlerse ve Öcalan’ın yaşam koşulları tekrar ve olumlu yönde değişirse bile, değişmeyen tek şey adresi olacak. Yani, Öcalan’ın adresi hep İmralı Adası olarak kalacak. İmralı’da mevcut askeri binaların ve cezaevinin dışında tek yerleşim yeri ise Ada’nın güney ucunda, 80’li yıllarda yargı mensuplarının tatillerde kullandığı kamptan ibaret. (Kaynak: Hürriyet)
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «