SAMSUN

Halit Akçatepe: “Sinemanın 100. Yılı kutlanıyor. Ama bizlere kuru bir daveti bile çok gördüler ”

Türk Milleti vefalı olarak bilinirdi fakat son yıllarda zarar görmeyen hiçbir değerimiz kalmadı ve vefada bunlardan biri!
Ne yazık ki sanatçılarımız da  bu vefasızlık dalgasından nasibini alıyor! Yöneticilerimiz saray  yaparak Türkiye'nin prestij kazanacağını zannediyor ve nice gönül sarayını yıkıyor! 
...................

Haber:
Türk sinemasının usta isimlerinden Hababam Sınıfı’nın “Güdük Necmisi” halit akçatepe bu duruma isyan etti. Usta oyuncu, “Sinemanın 100. Yılı kutlanıyor. Ama bizlere kuru bir daveti bile çok gördüler ” denildği öğrenildi.

Odatv’den Murat Sökdü’ye konuşan Halit Akçatepe, “70 Yıldır sinemanın içindeyim.” Diyen Akçatepe, “Neden halen bizim filmler izlenme rekorları kırıyor, şimdilerde ise yeni film ve diziler ne yapıyor düşünmek gerek” ifadelerini kullandı.

Sinemaya adımını 5 yaşında adım atan Akçatepe sayısız filmde rol aldı. Ertem Eğilmez’in unutulmaz serisi Hababam Sınıflarının Güdük Necmisi Halit Akçatepe, 124 filmde oynadı. 4 senaryo ve 1 yönetmenlik ekibinde yer alan ünlü sanatçı sinemanın 100. Yılında unutulmuş olmalarından ötürü çok kırgın.

“BİZLER UNUTULDUK”

Türk sineması 14 Kasım yani bugün 100. Yılını kutlayacak. Ancak sinemanın emektar isimlerinin festivale davet edilmediği öğrenildi. Halit Akçatepe, 100. Yıl festivallerine davet edilmeyişlerini büyük bir ayıp olarak nitelendirdi.

“Ben 5 yaşından bu yana yani toplamda 70 yıldır sinemanın içindeyim. Türk sinemasının 100. Yol etkinliklerinde bizlere bir davet bile gelmedi.” Diyen Akçatepe şöyle devam etti: “Ne Altın Portakal ne de Adana koza film festivali bizlere unutanlara şunu hatırlatmak istiyorum. Bizler Kemal Sunal,Tarık Akan, Ferdi Merter Fosforoğlu halkın gönüllerinde taht kurduğumuza inanıyorum. Bizlerde de halkımızın ayrı bir yeri var. Ama kuru bir daveti bile esirgeyenlere çok kırgınım. Sinema festivalleri her yerde kutlanıyor bizler yola Ferdi Merter Fosforoglu beraber başladık 5 yaşından beri beraber büyüdük ama bizler unutulduk.”
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Ülkü Ocakları Burs Kardeşliği Projesi

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı; 

Türkiye’de fikri hür, vicdanı hür, yüksek iradeye sahip, devletin ve milletin geleceğini ve sorumluluğunu taşımaya hazırlanan ve kendine güvenen bir gençlik istemektedir. Türk gençliğinin, geleceğin kuvvetli ve müreffeh Türkiye’sinin teminatı ve liderleri olduğu bilincindedir. Bu gaye doğrultusunda,“BURS KARDEŞLİĞİ PROJESİNİ” hayata geçirecektir.

Burs Kardeşliği Projesi, eğitim hayatında başarı gösteren ancak maddi desteğe ihtiyacı olan lisans, önlisans, yüksek lisans ve doktora talebelerine, bir kişi veyahut grup tarafından eğitime katkı sağlama amaçlı belli bir miktar burs verilmesini içeren sistemdir.

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, proje kapsamında, burs bağışında bulunan hayırsever ile bursiyer arasında bağlantı kurulmasına vesile olacaktır.

Burs bağışında bulunmak isteyen hayırseverler, 100-150-200 Türk Lirası tutarındaki bağış seçenekleri arasında tercih yaparak bir veya birden fazla bursiyere burs verme imkânına ulaşacaktır.

Burslar, içinde bulunduğumuz öğrenim yılı için 5 ay (Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs) olarak belirlenmiş olup, 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılından itibaren, Eylül ayında başlayıp Mayıs ayı da dâhil olmak üzere 9 ay olacaktır.

Burs bağışında bulunmak isteyen hayırseverler, 1 Aralık 2014 tarihine kadar “BAĞIŞ BİLGİ FORMU” linkine tıklayarak ulaşabilirler.

Gerekli bilgi için;
0537 513 23 61
0555 448 13 50
0312 285 44 44

Not: Bursiyer adaylarının başvuruları ise hayırseverlerin ve yapacakları bağışların belirlenmesini takiben 2 Aralık 2014 – 31 Aralık 2014 tarihleri arasında kabul edilecek ve değerlendirmeye tabii tutulacaktır.

Formu doldurmak için tıklayınız...
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

Hollanda işçi partisi iki Türk vekili ihraç etti! BİR AB ÜLKESİNDE IRKÇILIK!

Bahane de evlere şenlik  şeffaf değillermiş ! Hiç olmazsa mantıklı bir bahane bulsaydınız. AB ülkeleri böyle başkası yapınca  atıp tutarlar vay efendim  demokrasi, insan hakları vs. KENDİLERİ YAPINCA BİN  TANE BAHANE!

Hollanda'da iktidar ortağı İşçi Partisi (PvdA), Türk kökenli iki milletvekili Selçuk Öztürk ile Tunahan Kuzu'yu partiden uzaklaştırdı. Gerekçe ise; Türk kuruluşlarına yöneltilen "şeffaf olmadıkları ve entegrasyonu engellediklerine" ilişkin iddiaları iki Türk vekilin kabul etmemesi olarak bildirildi.

PvdA'nın olağanüstü toplantısında, tutumlarını değiştirmeleri istenen Kuzu ve Öztürk'ün geri adım atmaması üzerine partiden ihraç edilmeleri yönünde karar alındığı bildirildi.

Türk basın mensuplarına açıklamada bulunan Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk, parti toplantısında bir deklarasyona imza atmalarının istendiğini ve bunu yerine getirmedikleri için ihraç edildiklerini söyledi.

"Hollanda'nın demokrasi tarihinde acı bir gün yaşıyoruz" diyen Kuzu, şöyle konuştu:

"Seçilmiş olan milletvekilleri susturulmaya çalışıldı, biz bunu kabul etmedik ve asla kabul etmeyeceğiz. Geçtiğimiz 10 yıl içinde katılaşan, sağcılaşan, ırkçılaşan o katı entegrasyon politikasına yeni bir haykırış getirmeye ve bunu son nefesimizle mecliste seslendirmeye çalışacağız."

Selçuk Öztürk de Hollanda'da parlamentoda temsil edilmediğini düşünen milyonlarca insan bulunduğunu dile getirerek, bu hissiyata ve sese cevap vermeye çalışacaklarını ifade etti.

Düşüncelerini bundan sonra susmadan dile getireceklerini vurgulayan Öztürk, şunları söyledi:

"15 sene belediye meclis üyeliği yaptım. 6 sene eyalet meclisi üyeliği yaptım ve 2 senedir milletvekiliyim. Tunahan Bey'le son 2 senedir toplumu birleştirmeye çalıştık. Milyonlarca insan Hollanda parlamentosunda kendinin temsil edilmediğini hissediyor. Milletvekillerinin onların sesi olmadığını düşünüyor. O duygulara, o hissiyatlara cevap verilmediğini söylüyor. Buna cevap vermek istedik parti içinde. Buna izin vermediler. Susmamızı istediler. Susmadık, susmayacağız ve önümüzdeki günlerde de insanların meclisteki sesi olacağız. Hollanda'daki Türklerin de, Faslıların da, yabancıların da, Hollandalıların da sesi olmaya çalışacağız."

Kuzu ve Öztürk, gelecek günlerde bundan sonraki planlarına ilişkin detaylı bir açıklama yapacaklarını dile getirdi.

Türk kökenli milletvekilleri Kuzu ve Öztürk, PvdA üyesi Başbakan Yardımcısı Lodewijk Asscher'in, "bazı Türk kuruluşlarının şeffaf olmadığı ve araştırmaya tabi tutulması" yönündeki görüşlerini sert bir dille eleştirmişti.
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

CHP’nin Kerkük raporundaki acı gerçek!

Heyette bulunan CHP’li Toptaş, Türkmenlerin sadece IŞİD’in değil peşmergelerin de hakaret ve eziyetini göğüslemek zorunda kaldığını söyledi. Toptaş, “Türkmenler çaresizlik içinde. Yeterli yardım almıyorlar” dedi.
450 bin kişi evini terk etti
TÜrkmenlerİn büyük göç verdiğini, 450 bin kişinin yurtlarını terk ettiğini, bunların ancak 60 bininin geri döndüğünü gözlemlediklerini anlatan Toptaş, “Gidenlerin geri dönme şansları da çok az” ifadelerini kullandı.
Iraklı Türkmenlere peşmerge zulmü!
CHP’li Toptaş, Türkmenlerin sadece IŞİD’in değil, peşmergelerin de hakaret ve eziyetini göğüslemek zorunda kaldığını ve çaresizlik içinde olduklarını söyledi
Haber: Fatih Erboz
IŞİD terör örgütünün Irak’ta Türkmenlere yaptığı zulüm ve sürgün tartışılırken CHP Kerkük heyetinin hazırladığı ön rapor acı bir gerçeği de gözler önüne serdi. Raporda Türkmenlerin yalnızca IŞİD’in değil çapulcubaşı Barzani’nin peşmergelerinin her türlü hakaret ve eziyetini de göğüslemek zorunda kaldığı belirtilerek, “Türkmenler çaresizlik içinde. Eskisi gibi ticaret yapamıyorlar. Ekonomik durumları zayıf. Kürtler bölgedeki Türkmen işadamlarına ve zenginlere önceki dönemlerde ciddi zararlar vermiş. Ölümle tehdit ederek bölgeden sürmüş, kalanlarını ise suskun, pasif hale getirmiş” denildi.
Yardım yeterli değil
Heyette bulunan CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, bölgedeki Türkmenlerin yaşam koşullarının  sağlığa uygun olmadığını söyledi. Kamplara sığınmak zorunda kalan Türkmenlere Türkiye’den yeterli yardım gitmediğini vurgulayan Toptaş şunları söyledi: “Türkiye, Türkmenleri bölgede yalnız bırakmış. İstedikleri oranda destek alamıyorlar. Türkiye onları özellikle siyasi alanda yalnız bırakıyor. İletilen önemli sorunlardan biri de bu. Türkmenlere insani yardım yapılıyor ama yeterli değil. Kampların durumu iyi değil. Gelen yardımlar organize biçimde dağıtılmıyor. Kamplardaki herkes başının çaresine bakıyor. Özellikle Türkmen doktorların da durumu iyi değil. Onları da süreç içinde zayıflatmışlar.”
Giden geri dönmüyor
Türkmenlerin Irak’ın güneyine büyük göç verdiğini, 450 bin kişinin yurtlarını terk ettiğini, bunların ancak 60 bininin geri döndüğünü gözlemlediklerini anlatan Toptaş, bölgede 150 bin kişinin kaldığını kaydetti. Toptaş, “Gidenlerin geri dönme şansları da çok az. Evlerini IŞİD baskısından dolayı terk edenlerin durumu çok kötü. Kerkük ve etrafındaki yerleşim yerlerinde bazıları okullarda, bazıları da inşaatlarda kalıyor” diye konuştu.
“İhmal ettik” itirafı
Kerkük’e yapılan ziyaretin öğretici olduğunu belirten Toptaş, parti olarak burayı ihmal ettiklerini anladıklarını söyledi. CHP’nin bundan sonra bölgeye daha çok ilgi göstereceğini ifade eden Toptaş, şöyle konuştu:  “CHP olarak Türkmeneli bölgesini çok ihmal ettiğimizi anladık. Ziyaretin bizim açımızdan bir önemi bu oldu. Bundan sonra bölgeyle her anlamda daha yakından ilgileneceğiz. Türkmenlerin yaşadıkları sorunları daha çok dile getirmemiz gerekiyor. Eğer dile getirirsek sorunlar ve oradaki durumlar daha çok konuşulur ve tartışılır. CHP olarak bölgeyle ilişkilerimizi daha da sıklaştıracak ve geliştireceğiz.”
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/chpnin-kerkuk-raporundaki-aci-gercek-105363h.htm
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «

AHISKA ve AHISKA TÜRKLERİ


15 Kasım 1944 tarihinde Ahıska’dan sürülen Türkler, Kazakistan, kırgızistan ve Özbekistan’a gönderilmişti. Stalin’in ölümünden sonra, onun zamanında sürülen topluluklar vatanlarına dönmeye başladılar. Fakat Ahıska ve Kırım Türklerinin vatana dönüşüne müsaade edilmedi.

1956 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi Kongresinde kabul edilen seyahat ve iskân serbestliğine dair kararnameden sonra -1958 yılında- bir kısım Ahıskalı Azerbaycan’a geldi. Burada bilhassa Mugan bölgesinde, Ahıska’daki köy adlarıyla yeni yerleşim birimleri kuruldu. Azerbaycan’a göçler devam etti. 1989 yılında Özbekistan’da cereyan eden Fergana olaylarını müteakip Azerbaycan yeni bir göç dalgasına sahne oldu. Bugün Azerbaycan’da tahminen 150.000 Ahıskalı yaşamaktadır.

Fergana olaylarından sonra işini gücünü ve evini barkını terk ederek Özbekistan’dan ayrılmak zorunda kalan Ahıskalılar, Rusya Federasyonu’nun Dağıstan, Kuzey Kafkasya ülkeleri, Krasnodar, Rostov-Don Ülkesi ve Tataristan bölgeleriyle Ukrayna’ya yerleştiler.

Çeçen sendromunun devam ettiği Rusya’da, Ahıska Türkleri umduklarını bulamadılar. Hüviyet cüzdanını taşıdıkları bu ülke, onlara vatan olmadı. Zira Rusya, Çeçen meselesiyle ilişki kurarak bütün Müslüman toplulukları potansiyel bir tehlike olarak görmektedir. Bunun en belirgin örneği Krasnodar’dır. Bu vilâyetin mahallî yönetimi, onları “kanun dışı mülteci” olarak nitelemekte ve buraları terk etmeye zorlamaktadır. Her türlü insanî haklardan mahrum bırakılan, can ve mal güvenliği olmayan Krasnodar’daki Ahıskalılar, her an bir tehlike bekleme korkusuyla yaşamaktadırlar.

Bu insanlar bir an evvel vatana dönmek istemektedirler. Vatana dönme ümidini kaybeden yüzlerce ailenin Türkiye’ye kabul edilme başvurusu tarafımızdan Türkiye Dışişleri makamlarına teslim edilmiş, herhangi bir cevap alınamamıştır.

Diğer taraftan ABD’nin Krasnodar Ahıskalılarından 5000 kişilik bir grubu Amerika’ya götürmesinin arkasındaki niyet ve maksat esrarını muhafaza etmektedir. Bu durum hakkında çeşitli spekülasyonlar yapılmaktadır. Orada kendileriyle görüşen Türkiye yetkililerinin, “Burayı vatan edininiz!” tavsiyesi, Ahıskalılar arasında infiale yol açmış, “Altmış yıldan beri Türkistan’ı vatan edinemeyen Ahıskalılar Amerika’yı nasıl vatan edinecekler?” diye sormuşlardır.

Ahıska Türkleri, Kuzey Kafkasya ülkelerinde de kendilerini emniyette hissetmemektedirler.

Ukrayna’daki Ahıskalılar da bu sürgünün ne zaman ve ne şekilde sona ereceğini merakla beklemektedirler.

Şu hususu açıkça belirtmeli ki ilk sürgün yerlerinden ayrılmak zorunda kalarak eski Sovyet coğrafyasına serpilen bu insanlar, vatandaşlık haklarından mahrum olarak kendi tahsil ve meslekleriyle ilgisi olmayan işlerde çalışarak hayat mücadelesi vermektedirler.

Kazakistan ve Kırgızistan’da yeni bir Fergana’nın yaşanması korkusu kendini hissettirmektedir.

Kısacası Ahıska Türkleri, bulundukları ülkelerde güven içinde değiller. Çünkü onlar ikinci sınıf insan olarak görülmektedir. Ufak tefek cemile gösterileri bu gerçeği değiştirmez.

Türkiye’yi temsilen o bölgelere giden yetkililerin, “Biz bütün Türk topluluklarının kendi bulundukları yerlerde yaşamasını istiyoruz, Türkiye’ye göçe karşıyız!” sözü ilk bakışta haklı ve doğru gibi görünse de, bu sözü söyleyenlerin Ahıska Türkleriyle ilgili bilgilerinin noksan olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bütün Türk toplulukları şu veya bu şekilde kendi vatanlarında yaşamaktadır. Ahıska Türkleri ise sürgün yaşayan tek halktır. Bunlara, bulunduğunuz yerde yaşayın demek, sürgün hayatına devam edin demek değil mi?

Türkiye, Ahıska Türklerine bazı yardım programları geliştirmekle israftan başka bir şey yapmamaktadır. Bilhassa Azerbaycan’da görülen bu yardımlar, hem Ahıskalılarla yerli ahalinin arasına husumet sokmuş hem de derde şifa olmamıştır. Bu yardımlar kısmî bir fayda sağlasa da sürgün halkın tarihî yarasını sarmaktan uzaktır. Hele bol keseden vaadlerde bulunup sonra söylediklerini unutanlar, bu insanların Türkiye sevgisine gölge düşürmekte, duyulan güveni yıkmakta ve ümitlerin kırılmasına sebep olmaktadır.

1992 yılında kabul edilen 3835 Sayılı Ahıska Türklerinin Kabulü ve İskânına Dair Kanun da sessizce akamete uğratılmış, uygulanmaz hâle getirilmiştir. Birkaç senede bir verilen ikamet izinleri, herkesi canından bezdirmiş, birtakım insan kirlenmelerine yol açmıştır.


Ahıska’nın coğrafî konumu


Ahıska şehri, Türkiye’nin kuzeydoğusunda, Ardahan ilimizle sınır teşkil eden, Gürcistan toprakları içinde yer alan, çok eski bir Türklük yurdunun merkezidir.

Abastuban, Adigön, Aspinza, Ahılkelek, Azgur ve Hırtız gibi kasabaları ve bu kasabalara bağlı 200 kadar köyü vardır.

Ahıska, Türkiye sınırına 15 km. mesafede bulunmaktadır. Posof Çayının iki yakasında yer alan şehir, karayolu ile Tiflis, Batum ve Türkiye’ye bağlıdır. Ayrıca batıda Türk sınırının çok yakınına kadar uzanan bir demiryolu, Ahıska’yı doğudan Tiflis’e bağlar.

Ahıska topraklarının en önemli akarsuyu, Kür ırmağıdır. Batıdan gelip Ahıska’ya ulaşmadan birleşen Posof veAdigön çayları, şehrin doğusunda Kür ırmağına karışır ve Hazar Denizi‘ne doğru akarlar. Yer yer düzlükler görülmekle beraber dalgalı bir yapıya sahip olan Ahıska toprakları, sulak ve tarıma elverişlidir. Posof’ta olduğu gibi buralarda da yaylacılık geleneği vardı. Ormanlık tepelerin aralarındaki yüksek ve bol otlu vadilerde hayvancılık yapılırdı.

Çam ormanlarıyla kaplı dağlar arasındaki dar vadide kurulmuş olan kaplıcalı Abastuban, görülmeye değer tabiî güzelliklere sahiptir. Ahıska yakınındaki linyit yatakları da işletilmektedir.

Bugün sakinleri orada yaşamayan Ahıska ve çevresinde nüfus da seyrek, hatta ıssız hâldedir. 1944 sürgünüyle boşaltılan köylere, zorla veya zaruretle gelenler dışında nüfus hareketlenmesi olmamıştır. Bölgeye iskân edilmek istenen Gürcüler gelmediği gibi, kasabalara da sadece Ermeniler yerleşmiştir. Buralarda resmî kişilerden başka Gürcü varlığından söz edilemez.

1828′de 50.000 olan şehir nüfusu, 1887′de 13.265′e düşmüştür. Günümüzdeki nüfusu 24.650′dir.

Ahıska

Bir gül mevsiminde seyrine gittim,
Hani goncan hani gülün Ahıska?
Baktıkça hâline kahroldum bittim;
Korlanır mı bir gün külün Ahıska?

Güneş orda batmış, ay orda batmış,
O altın sabahlar uykuya yatmış,
Âşıklar kopuzu elinden atmış,
Tutulmuş söylemez dilin Ahıska.

Evlâdın ağulu şerbetler içmiş
Seyranın düğünün devranı geçmiş,
Yuvalar bozulmuş turnalar uçmuş,
Bulanmış ırmağın gölün Ahıska.

Dirliğin düzenin oban bozulmuş,
Yazık alın yazın böyle yazılmış,
Kavim kardaşından bağın çözülmüş,
Yaman esmiş kara yelin Ahıska.

Hani müezzinin hani minaren?
Şerha şerha olmuş kanıyor yaren,
Ayağa kalkmaya yok mudur çaren?
Doğrulur mu acep belin Ahıska?…

BU YAZI BİZİM AHISKA ADLI BLOG DAN ALINMIŞTIR DAHA FAZLASI İÇİN  KAYNAĞINA GİDİNİZ; http://www.ahiska.org.tr/?page_id=1839
» Devamını Görmek İçin Tıklayınız «